Arkadaşım Ekmekçi

Demirhan Tuncay (DİSK Basın-İş (Gıda-İş) Sendikası Eski Genel Başkanı)

Ekmekçi, sevdiğim, saygı duyduğum bir arkadaşımdı. Ara sıra Cumhuriyet gazetesindeki bürosuna uğrar yurt sorunlarını görüşürdük. Onun kapısı "Dertlilerin Umut Kapısı" idi, haksızlıkları köşesinde dile getirir yönetenleri uyarmaya çalışır, dert sahiplerini de rahatlatırdı.

Ekmekçi, çok cömert bir arkadaştı. Her ziyaretimde yemeğe alıkoymak isterdi; çoğu zaman işlerimi bahane edip kaçardım. Toplantılarda, konferanslarda bir araya gelirdik; ara sıra, nefes darlığı nedeni ile yolda ona ayak uyduramazdım; çektiğim sıkıntıyı görür üzülürdü.

Ekmekçi'yi tanıdığım ilk günü hiç unutamam. 27 Mayıs 1960 devriminden sonra kurulan İnönü Hükümeti'nde Bülent Ecevit Çalışma Bakanı olmuştu. Bazı sendika yöneticileri Ecevit'i ziyarete gitmiştik. Bu ziyaret sırasında tanımadığım şişmanca, yanık yüzlü bir genç geldi. Bakanın ısrarına rağmen oturmadı, ayaküstü bir konuyu anlattı ve izin isteyip ayrıldı. Sanki temmuz sıcağında harmanda döven sürürken öküzlere "daha"deyip (dur) işini bırakarak gelen köy delikanlısı gibiydi.

Bu anımı Ekmekçi'ye de anlattım işte. Ekmekçi'yi ben Bülent Ecevit'in odasında böyle bir günde tanımış oldum. Yakın arkadaşlığımız 1984 yılında başladı. DİSK davasında idam istemi ile yargılanıp dört yıl tutuklu kalmıştım. Anılarım ilgisini çekmişti. Uğur Mumcu ile de merhabam vardı. Konuşmalarını özellikle izlerdim. Yine bir toplantıda Uğur Mumcu'yu beraberce dinledik Ekmekçi ile... Toplantıdan sonra Mumcu, Ekmekçi, bir de hakim arkadaşları ile Ekmekçi'nin davetlisi olarak lokantaya gittik, birer kadehte rakımızı içtik. Mumcu bazı konulardaki çalışmalarını anlattı. Söz, can güvenliğine geldi; tehditlerden bıktığını söyledi Mumcu. O günlerde belki yararı olur diye tabanca almış; Ekmekçi, bana dönüp, "Ben de tabanca alsam mı? Ne dersin" diye sordu. Ben de "Eldeki ile cepteki çok farklıdır. 1980 öncesi Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türker koruma polisinin yanında vurulup öldürüldü, polis de hafif yaralandı. DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk İstanbul Valisi'nin koruma polisi  verme teklifine hayır demişti. Vali tabanca isteyenlere hemen belge verileceğini söyledi. Ben yarar görmediğim için silah taşıma belgesi almadım" dedim.

Densizlik .

Atalarımız 'latife latif' gerek demişler. Can korkusu silah, koruma, korunma konuları açılınca, ben Mumcu ve Ekmekçi'ye "Beyler siz namlunun ucundaki insanlarsınız, sizinle bir arada bulunmak pek akıl işi değil ama..." gibi bir şaka yaptım, sonrada bu şakama çok üzüldüm.

Mumcu'nun sonu malum, Ekmekçi eceli ile ölme şansına erişebildi. Tanrı iyiliklerini herhalde onlardan esirgemeyecektir.