Bugün Sultanahmet'te

Zülfü Livaneli

Bugün Sultanahmet'te bir miting var.

Cumhuriyeti laik olduğu kadar demokratik, demokratik olduğu kadar laik kılmak isteyenlerin, çetelere karşı çıkanların, aydınlık, saydam bir rejim özleyenlerin toplantısı.

Yani sayıları milyonları bulan, ülkenin temel direğini oluşturan, namuslu, demokrat, uygar yurttaşların mitingi.

Hükümeti ve karar mekanizmalarını uyarmak ve onları hukuk çizgisine çekmek için aylar boyu ışık söndürenlerin, yurttaşlık sorumluluk ve bilincine sahip olanların ve Türkiye'nin aydınlık yüzünü oluşturanların ortak sesi.

Bugün Sultanahmet'te aydınlık bir nehir akacak.

Ve bütün dostlarım orada olacak!

* * *

Türkiye, son yıllarda nefes kesici sivil toplum girişimlerine sahne oluyor.

Halk, birbirinden ilginç buluşlarla siyasileri uyarmak niyetinde.

Bütün bu eylemler sivil yurttaş girişimlerinin, Meclis'in ve hükümetin çok ötesinde bir bilince sahip olduğunun göstergesi.

Türkiye'yi bu girişimler yönetse her şey yerine oturacak.

Suç işleyenler, devletten yana - devlete karşı ayrımı yapılmaksızın yargı önüne çıkarılacak.

Eğitim, aydınlık bir eğitim olarak yeniden düzenlenecek.

Faili meçhul cinayetler sona erecek.

Devletin yarı içinde, yarı dışında yuvalanmış olan suç örgütleri temizlenecek.

Ne var ki iş halka bırakılmıyor.

* * *

Peki, yurttaş neden bu kadar bilinçli?

Neden milyonlarca insan tavrını belli ediyor, ışık söndürüyor, toplantılara, mitinglere katılıyor?

Bu işin sırrı "Yaşam Biçimi" nde.

Daha önce de birkaç kez belirttiğim gibi, insanlar yaşam biçimlerini korumak niyetindeler.

Kendi hayatlarına, kendileri karar vermek istiyorlar.

Özel yaşamları üzerine karar verecek ve nasıl yaşamaları, nasıl giyinmeleri gerektiğini söyleyecek buyurgan modellere karşı çıkıyorlar.

"Ne şeriat ne darbe"  ya da Sultanahmet'in güzel bulunmuş sloganıyla "Ne Refahyol, ne hazırol!"  diye haykırmaları bu yüzden.

Tam bu noktada muhafazakar bir arkadaşımız çıkıp "İslamcılar da yaşam biçimlerini savunuyorlar!"  derse bir ölçüde haklı olabilir.

Ama zayıf bir noktaları var: Darbeye karşı çıkarken, şer'i hükümlerin geçerli olmasını destekliyorlar.

Çok hukukluluğu savunuyorlar.

Bu da tutarlılıklarına gölge düşürüyor.

"Ne şeriat, ne darbe!"  diyenlerin demokratik tutarlılığına sahip değiller.

Demokrasiyi ve özgürlüğü kendi çıkarlarına göre yorumlayıp, kendi yaşam biçimlerini dayatan bir tahakkümü savunuyorlar.

Bu yüzden demokrasi ve özgürlük talepleri ya da kendi yaşam biçimlerini savunma talepleri inandırıcı olamıyor.

Türkiye'nin demokrasi cephesinde yer alamamaları bundandır.

Not : Ekmekçi'nin ekmeği namusla, onurla, yurt sevgisiyle yoğrulmuştu. Yirmi beş yıl öncenin Ankara'sında bana gösterdiği dostluğun sıcaklığını hiç unutmayacağım.

Milliyet, 25 Mayıs 1997

Dünya Değişirken