Ekmekçi'yi Yitirmek

Yılmaz Akkılıç

Günlük yazımı yazıyordum. ÇGD Güney Marmara Şubesi Başkanı Bünyamin Tokmak aradı. Lafı bir iki dolaştırınca işkillendim, "Ekmekçi nasıl?" diye sordum.

Bünyamin acı haberi doğrudan vermektense, "Ekmekçi artık hasta değil" demekle yetindi.

Mustafa Ekmekçi yaşamıyordu artık!

İnsanın inanası gelmiyor, ama doğru. Daha dün gibi yakın zamanda o sakin, dostça tavrıyla çevresindekileri ikna eden, inandıklarını kırıcı olmadan savunan, olağanüstü alçak gönüllü basın ustası yaşamıyordu artık.

Faşizan baskı dönemlerinin "Hasırşapkalı" sı bizimle olamayacak şimdiden sonra.

Her türlü olumsuz direnmelere karşın, bağımsızlık çemberini kırarak Türkiye'de domuz üretiminin akıllıca yol olduğunu savunan o yürekli insan aramızda değil.

En has basın emekçisinin, "köşe muhabirlerinin en kıdemlisi" nin yaşam serüveni sona erdi.

Laik, demokratik hukuk düzenin, aydınlığın, insan haklarının, barışın ve kardeşliğin öncü savaşımcısı da sırasını savdı işte...

O'nunla dostluk çok güzeldi, tadı damağımdan eksilmeyecek.

Diyarbakır'da ağustos güneşinin altında birlikte ter döktüğümüz, ÇGD Genel Yönetim Kurulu'nda tartıştığımız, mesleğin acı tatlı günlerinde basın özgürlüğü uğruna sürdürdüğü tükenmez uğraşısında omuz vermeme izin verdiği o dolu dolu günleri unutabilmek olanaklı mı?..

Yaşadığım sürece anımsayacağım...

Mustafa Ekmekçi öldü.

Bir zamanların Yeni Ortam' ında başlayıp basın klasiği Cumhuriyet' te sürdürdüğüm tiryakiliğimden kopmak zorundayım ne yazık ki!..

Hazin!..

ÇGD/Çağdaş Basın, 21 Mayıs 1997