Çörekçi ve Erkaya Şûra'da Yok

İsmet Solak

Deneyimli ve ünlü bir siyaset adamı söyledi:

"Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, Yüksek Askeri Şûra toplantısına katılmayacaklar. İkisi de ABD'de olacak. 31 Mayıs'taki Milli Güvenlik Kurulu'na da katılmaları beklenmiyor. Yani Paşalar, kendi işleri ile ilgileniyor."

Kulislerde "Ya Erbakan Askeri Şûra'ya emeklilik işlemlerini getirirse?" diye soruluyor. Buna bir yetkiliden yanıt geliyor:

"Getirse ne olur, getirmese ne olur. Orduda, devamlılık esastır. Bir komutan gitse, yeni gelen de kendinden önceki komutanın söylediğini söyler, çizgiden sapmaz."

Çiller'i hayret ve ibretle seyredenlerin sayısı çığ gibi arttı. Çiller, başbakan olursa komutanların itiraz etmeyeceğini söylüyor. Öyle mi sanıyor, yoksa sırf başbakan olabilmek için mi bunu yayıyor? Ayseli Göksoy anlattı:

"Atatürk Barış Ödülü törenine gittim. Bir Paşa, 'bu kadını görmemek için çapraz duruyorum' dedi. Ama hâlâ bundan habersizmiş gibi davranıyor."

O törene Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı katılmışlardı. Ödülü alan Paşa teşekkür ederken, "Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Komutanım, Değerli Misafirler..." diye söze başlıyor. Başbakanı ve yardımcısını yok sayıyor. Bu kaçıncı kez yaşanıyor. Ama ikisi de görmezlikten, duymazlıktan geliyor. Olayların gerçek yönü yazılınca da, "bir kısım medya uyduruyor" diye suçluyorlar. Demirel mektebinden yetişen DYP'li olan Nihan İlgün, gensorudan hemen sonra bundan sonraki stratejilerini açıkladı:

Biz bu gensoruyu reddettirmek zorundaydık. Aksi halde DYP'nin kapısına kilit vurmuş olurduk. Şimdi görev bize düşüyor. Bu hükümeti biz bitireceğiz. 19 değil, 59 DYP'li ilk adımını attı bile.

Nahit Menteşe de, sırf grup kararı yüzünden ret oyu verdiğini söyledi. Evren Bulut da, "Göbeğimizi biz keseceğiz. Şimdi hükümeti biz bozacağız" dedi. Ve DYP'den istifalar başladı. Çiller'i bunca yıl ayakta tutan Cevheri bile yardımcılığından ayrılıyorsa fren boşaldı demektir. Doğan Güreş Paşa faks çekti:

Çiller'den izinli oy kullandığım konusunda, yazınızda belirttiğiniz haber kaynakları gerçekleri yansıtmıyor. Güvenli evlerden çıkmam gibi hususların konu edilmesi de mantık dışıdır. Çiller ile görüşmemde, RP'yi şiddetle eleştirip gensoruya kabul oyu vereceğimi ifade etmiştim.

Güreş Paşa ile ilgili bilgileri bir değil birkaç kaynaktan duyduğum için tırnak içinde yazdım. Paşa, "Doğru değil"  diyorsa, değil miymiş ne.

Bu üslup, Koca Usta Mustafa Ekmekçi'nin yazılarında vardı. Ekmekçi'yi de toprağa verdik. Mesleğimizin bir ulu çınarı daha devrildi. 70'li yıllarda Erbakan'ın Karadeniz gezisini birlikte izlemiştik. Hoca, "Bir dahaki gelişte burada fabrikalarımızın bacaları tütecek. Yapacağımız limana kendi denizaltılarımız ve gemilerimiz yanaşacak" diye nutuk atıyordu. Bir ağacın gölgesindeydik ve yanımızdaki iki Karadenizli konuşuyordu:

"Ne diyo bu politikacı?"

"Atayi, işkembeden atayi... Bizi kandırayi."

Ekmekçi'nin kahkahaları hala kulaklarımda çınlıyor.

Hürriyet, 24 Mayıs 1997
Ankara Kulisi