Dünyanın Bütün Dertleri Beni Bulur

Mülayim Tirfil (Kırklarelili Şair)

"1996 Sabahattin Ali Günleri" ydi. Bu nedenle Mustafa Ekmekçi ve eşi, Filiz Ali, Karikatürist İsmail Gülgeç ve tanımadığım birçok insan Kırklareli'ne gelmişlerdi. Köy-Koop merkezinde toplanmışlardı. Benim kahvem  de buraya yakın bir yerdeydi. Geldiklerini öğrenince Köy-Koop'a gittim. İçerde 15-20 kişi vardı ve konuşuyorlardı.

Mustafa Ekmekçi ile daha önceden tanışmıyorduk. Sabahattin Ali Günleri vesilesiyle tanıştık. Bu toplantıları baştan beri izleyenlerdendim. Filiz Ali'yi bu toplantılar sırasında tanıdım. Hatta babası hakkında bir bilgimi aktardım.

Köy-Koop toplantısı sırasında benden şiir okumamı istediler. Orda kendime ait dört şiir okudum. Okuduktan sonra Ekmekçi teybini açtı, "Şu şiirleri bir daha oku" dedi. "Okumam Ekmekçi, başım derde girer" diye söyledim. Bu kez bana, "Sen nasıl şair olduğunu biliyor musun"  diye sordu. "Bilmiyorum. Fakat çok acılı yaşadım" dedim. Bu sıra Köy-Koop Başkanı Erdoğan Kantürer, Ekmekçi'ye benim okuma-yazma bilmediğimi söyledi. Ekmekçi bu duruma şaştı ve bu kez şiirleri daha büyük bir ısrarla istedi. Veremeyeceğimi tekrar ettim. Bunun üzerine cebinden kartını çıkarıp, "Al bu kartımı. Ben çok yaşamam. Şiirleri adresime gönder" dedi; sesimi çıkarmadım. Toplantıda bulunanlardan biri, "Ekmekçi kartını herkese vermez" dedi. Kahveme gitmek üzere toplantıdan ayrıldım.

Biraz sonra Mustafa Ekmekçi kahveme geldi. Yorgun görünüyordu. Kendisine bir çay yaptım. Bir poşete koyduğu yığınla çeşitli ilaçtan 6-7 tane seçti. Bunları birer birer içti; "Haplarla yaşıyorum", "Dünyanın bütün dertleri beni bulur. Bunlara çare ararım. Benim işim budur. Gücüm yettiğince her yere koşarım" dedi. Tekrar şiirleri istedi. "Ver o şiiri bana" diye ısrar etti. "Vermem Ekmekçi! Cahilim, korkarım" dedim. Ekmekçi'nin istediği şiirin biri Nazım Hikmet'e değiniyordu ve o şiir şöyleydi:

Bir şair gördüm
Sınırların dışında mezarı
Sözleri var dünyada pazarda
Gelenler eğiliyor başında
Ne acı ki Türk yazıyor mezar taşında
Ömrünce yürüdün ezilenlerin yanında
Kan gibi dolaşıyorsun dünyanın damarlarında.

                                               *

Almaz bu kitap seni ne kadar yazsam
Senin mezarını
Doğum sancılarından ölmüş
Doktor yüzü görmemiş
Ayşe bacımın bağrına kazsam
Alev alev yanarsın yattığın yerde
Dünya durdukça insanlar kalacak pencerende.
Ekmekçi'nin ısrarla istediği, kendince önem verdiği ikinci şiirim de şuydu:
Bazı beyinler yer altında yaşar
Bazı beyinler yer üstünde biter
İnsanlar dünyaya zavallı gelmez zavallı gider
Milyonlarca insan gelip göçtü bu yerden
Dünyaya insan gelipte haberin var mı hayvan gidenlerden
Ahlakın varsa eğer Allah'tan çok şeyler alacaksın
Ahlakın yoksa eğer seni Kur'an-ı Kerim'e sarsam
İmansız kalacaksın.

                                         *

Gıda sorununda yenik düşmüş bir ulusun
Durum sürüsünü kaybeden çobana benzer
Eğitim üretime geçmemişse eğer
O ulusun halkı sakat bir insana benzer
Cahil bırakılmış bir ulusun aydınları
Kendi evladını soyan hırsıza benzer
Ozanı susturulmuş bir ulus
Anasını kaybeden bir evlat gibi
Kucaktan kucağa ağlayıp gezer.

Rahmetli Mustafa Ekmekçi'ye bu şiirleri vermediğim için şimdi çok pişmanım. Onları Ekmekçi'nin anısına sunmak suretiyle teselli buluyorum.