Ekmekçi'yi Anmak

Hasan Metin (Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı)

Çok ama çok özledim gönü karayı... Dernek başkanlığımın ilk yıllarında (Veteriner Hekimleri Derneği) yakın olabilmek için çok çaba sarfettim. Bir kez olsun içtenlikle bana bakar mı ki diye debelendim durdum. Zamanla oluşan dostluğu tanımlamaya a, b, c yetmez oldu.

Kalbini dinlerken zatürreeden beklenmedik bir etkilenme ile bizi öksüz koydu. Ben Ekmekçi'yle Aldoğan Abla'mın kuru fasulyesine kaşık sallarken, "Seninle yola gidilir Hasan Metin, seninle rakı içilir Hasan Metin" sesleriyle kalakaldım. Çok sevdiği paçozları (kangal kırması köpekleri) ile üçümüz, arkadaşlardan aldığım arabalarla Ziraat mahallesindeki Veteriner Hekimliği Fakültesi'nin kliniklerine gidişimizi, Eylem ve Özlem'in sabırsızlıkla bizi bekleyişlerini, arabaya kusan paçozun çıkardığı kokulardan utanmalarını, kendi elleriyle mutfakta yemek hazırlayışlarını, köşesine ne zaman nasıl konu edileceğimi bilmeden hep saygıyla, kıvançla bakışlarımı, yer yer şımarıklıklar yaptığımda kendi gençliğini bende bulmanın hazzıyla saklı saklı tebessümünün birden gök gürlemesine benzeyen kahkahalara dönüşünü hep yaşayacağım.

Özledim Ekmekçi'yi, özledim domuzların kalemini, özledim koluma girip Kızılay'dan Sakarya'ya, Sağlık Sokağa, bizim lokale gelişimizi, Sadun Aren'lerle, Teoman Erel'lerle, Akın Birdal'larla "bu efenin rakısı içilir" diyerek safları sıklaştırdığımızı...

İnsan hayvan iç içeliğini konu alan ülke çapıdaki fotoğraf yarışmasının jürisinde, Muzaffer Erdost'ların, Nevzat Helvacı'ların fotoğraflar arasında göz gezdirirlerken birbirlerine bakışlarını, Ekmekçi'nin bana "niçin domuzlu fotoğraf hiç yok, domuz doktorlarının başkanı?" der gibi bakışını, çalışma odasındaki (Cumhuriyet' in) domuz maketlerini seyrederken "niçin ülkemizde domuz beslenmesinin kavgasını vermiyorsun?" diye sitem edişlerini, öğleden sonraları "biraz yürüyüp eve gideyim, hafif kestireyim" diyerek çelebi çelebi gidişini nasıl unutacağım?..

Köy Enstitülerinin ülkemizin sosyolojik ve ekonomik yapısıyla ne kadar uyumlu bir eğitim yöntemi olduğunun yılmaz savunuculuğunu, politikadaki ayak oyunlarından iğrenişini, Çankaya'daki resepsiyonlarda, Meclis'teki resepsiyonlarda "Hasan Metin nerede" diye arayan gözlerini, birileriyle sohbetlerimden ilginç saptamaların peşine düşüp beklenmedik zamanlarda köşesinde konu edişini nasıl unutacağım?..

Bir halk adamıydı şapkasıyla, özen göstermediği değer vermediği giyim tarzıyla... Tüm okurlarının, satır aralarındaki gizli hazzın kendileriyle bütünleşmesinin haftanın üç gününe sığdırılmasının doyumsuzluğu ile yüreklerde yer edişini, beklenmedik şekilde bizi bırakıp gidişini, Metin Aksoy'un deyimi ile, "o kadar çok dostu var ki parti kursa iş yapardı" boyutundaki sevenlerinin Ekmekçi'yi özleyişini nasıl unutacağım, fırınlar dolusu ekmeklerin çokluğundaki özlemimi, Aldoğan Abla'ya, Eylem'e, Özlem'e sağlıklı uzun yaşam dileklerimle...

Seni çok özlüyorum Ekmekçi...