Satır Satır Kazanılan Güven

Tan Oral

Cumhuriyet  gazetesinde, bundan tam yirmi yıl önce, Mustafa Ekmekçi'nin yazılarını resimlemeye çalışarak işe başlamıştım. Ülkede ulusal gerilimin çok yüksek olduğu MC'li o karanlık günlerde, haberciliğin bütün çilelerini çekmekte olan bir yazara, sevgili Ekmekçi'ye çizgisiyle eşlik etmek, benim için daha az çileli, ama çok heyecan verici ve onurlu bir uğraş olmuştu.

Satır satır kazanılmış bir güvenilirlik sonucu elde edilen sağlam ve yaygın haber kaynaklarından, yani ilk elden derlenerek oluşturulan "Ankara Notları" nın, sabahın erken saatlerinde Ankara'dan teleksle İstanbul'a geçişini izlemek ve onu biraz sonra çizgiliyor olmak doğrusu heyecan vericiydi.

O yazılarda haber ve yorumların aktarılmasından başka, onların nasıl toplandıkları ve nasıl yazıldıklarının da serüveni anlatılır. "Ankara Notları" nın çatısının nasıl, nerede, hangi koşullarda kurulduğunun öyküsü de yine aynı yazıda yer alır. Böylece, içinde yaşadığımız politik olaylar, yazıyla yorumlanır ve soyutlanırken yeniden insan boyutuna ve ılıklığına da indirilmiş olurdu.

Ama bu ılıklığı yaratan asıl önemli özellik ise ülkede kıyasıya süren demokrasi savaşımında en önde, yani sıcak hatta yer alan ve direnen küçük insanların bu yazılarda kendilerini, savaşımlarını ve yürekten desteklenmekte olduklarını görmeleri ve okumalarıydı. Zaten okuyucu mektupları, o yazılarda her zaman önemli bir yer tutmuş, sıcak ve yaşamsal bir bağ oluşturmuştu.

"Ankara Notları" nda hiç eksik olmayan, Ekmekçi'nin atak düşünceleri ve savları ise haber ve okuyucu mektupları ile yoğrularak yepyeni bir tat ortaya çıkarırdı. Bu yeni tadın bir ilginç yanı da bu çok yönlülüğün doğal sonucu olarak mizahla yüklü olmasıydı. Yazıları okurken her zaman onun hafif alaycılığı ile karşılaşabilir ve onun küçük kahkahalarını satır aralarında duyabilirdiniz. En sert savları, en acı olayları izlerken bu size güven verir, umut verirdi. Ben o yazıları resimlemek için okurken orada umut görürdüm. Haksızın gelgeç olduğunu, kaybedeceğini, haklının er geç kazanacağını ve yaşanmakta olan tüm karanlığa karşın, yaşamın güzel ve umutlanmaya değer olduğunu bulur, işte bunların anlatıldığını görürdüm. Onu kaybetmiş olduğumuz için çok üzgünüm, ama onu hep böyle hatırlayacağımızı biliyorum.

Cumhuriyet, 23 Mayıs 1997