Acı haber tez geldi; Ankara Notları sustu. Mustafa Ekmekçi'nin genç gazetecilere öğüdüydü: Bırakın lider konuşmasından yazı yapmayı. Yeni konular yaratın. Köy Enstitüleri gerçeği üzerinde durun, dilin özleşmesini anlatın. Domuz eti üstüne yazın.
Ekmekçi öldü... Geride bıraktığı düşün dolu yazılarıyla her zaman yaşayacak...
Ekmekçi öldü... Ankara Notları'ndan 10 Aralık 1989 tarihlisi canlanıverdi dün sabah:
"Takke düşüp kel görünecek. Yıllardır süren din sömürüsü, foyasıyla birlikte ortaya dökülecek. İsmet Paşa'nın ne denli haklı olduğu çıkacak ortaya.
Hacı Turgut Bey, Meclis'te ANAP'lıların oylarıyla cumhurbaşkanı seçildikten sonra, yabancı gazetelerin muhabirlerine bir çay vermişti. Burada, Atatürk'ün yakın arkadaşlarından Hasan Cemil Çambel'in kızı, Neue Zurcher Zeitung gazetesi muhabiri Leyla Çambel şöyle dedi:
Cumhurbaşkanı andı içtikten sonra, Atatürk yolunda olacağınızı söylediniz; bunun bir sinyalini vermeyi düşünür müsünüz? Bunun çok kolay bir yolu var; ne bir formalite, ne bir işlem ister; Allahüekber yerine, daha güzel olan Türkçe 'Tanrı uludur' demek.
Leyla Çambel sorusunu sordu bekledi. Hacı Turgut Bey karşılık verdi, 'Olmaz' dedi, 'fikir hürriyeti var; ayrıca Katolikler de Latince dua ediyorlar!'
Leyla Hanım, sustu bir şey demedi ama 'Yobaz anlayışa düşünce özgürlüğü, Kemalistlere ise, yok' diye geçirdi içinden...
'Türkçe ezan' konusunu, 12 Eylül'ün en sıcak günlerinde atmıştım ortaya: 12 Eylülcüler, madem Atatürkçüydüler, haydi bakalım, ezanı Türkçeleştirsinler de görelim! Cumhuriyet'i bir kapatmadıkları kaldı. Genelkurmay'dan zılgıt geldi; 'Kesin bu tartışmayı' diye. Ben tartışmayı zorunlu kestim, Tercümancılar da bana sövmeyi kestiler. Haydar Saltık'ın halkla ilişkiler yöneticisi Deniz Albay Salim Dervişoğlu, telefonda şöyle diyordu:
'Sayın Ekmekçi, Türkçe ezanla ilgili tartışmanın durması iyi oldu, size sövgüler de bitti.'
Öyleydi o zamanlar, kimi yazarlar, 12 Eylül'ü arkalarına alır, bizlere veryansın ederlerdi."
Ekmekçi öldü... Mayası sağlamdı... Emekten, bilgiden, bilimden, akıldan yana durdu her zaman; sonsuza dek hep öyle kalacak.
Cumhuriyet, 22 Mayıs 1997
Vaziyet