Mustafa Ekmekçi her şeyden önce insandı... Öyle laf olsun türünden değil: Herkesin mahkum etmek için yarıştığı, yargılanan, cezaevine konulan, devletin aforoz ettiği gençlerin, aydınların hep yanında olmuştur. Haksızlığa uğrayanlara hep yardım elini uzatmıştır, O koca çınar... Kalemini doğrudan, güzelden, demokrasiden yana kullanmış, Babıali'nin yozlaşan değerlerine karşı duran tavrıyla saygınlık kazanmıştır.
Mustafa Ekmekçi'yle birlikte olduğumuz yıllarda O'nun örgütçü ve insan yanını daha iyi tanıma olanağı buldum. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı olduğu 1990-1996 yılları arasında mesleğin sorunlarına karşı gösterdiği duyarlılığı ve genç bir muhabirin dinamizmi içinde örgüt toplantılarına katılımını unutmak mümkün mü?
Ekmekçi, ÇGD'yi gözü gibi korurdu. Güney Marmara Şubesi Lokali'nin keyfi biçimde kapatılmasına büyük tepki göstermiş, Lokal'in yeniden açılışı dolayısıyla Bursa'da düzenlenen toplantıda öfkesini "biz faşizme karşı mücadele veriyoruz" sözleriyle dile getirmişti. Metin Göktepe'nin öldürülmesi üzerine görüşme talebine yanıt vermeyen dönemin Başbakanı Tansu Çiller'e olan kızgınlığını da "kendisine Yüce Divan'da başarılar dileriz" diye göstermişti. ÇGD'nin Türkiye genelinde örgütlenmesi de O'nun genel başkanlığı sırasında gerçekleşti. Ege, Akdeniz ve İçbatı Anadolu şubeleri O'nun döneminde açıldı. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'na (IFJ) üye olunmasında Ekmekçi'nin çabaları unutulabilir mi? Balkan Gazeteciler Konfederasyonu'nun Selanik'teki kuruluş kongresine rahatsızlığına karşın katılması da Mustafa Abi'nin örgütsel sorumluluk konusundaki duyarlılığının bir başka örneğidir.
Konya-Hadim'de başlayan yaşam serüveni 21 Mayıs 1997'de Ankara'da noktalanana dek dolu dolu yaşadı Ekmekçi... O hayat dolu kahkahaları, "Haberlerden ne var?" sorusundan yansıyan o hep canlı tuttuğu gazetecilik heyecanı, kendisiyle simgeleşen şapkası ve kitaplarını taşıdığı el torbası, telefonu açtığınızda ilk duyduğunuz "Ben Ekmekçi" sesi hiçbir zaman unutulmayacak... Mustafa Abi'nin unutulmayacak bir başka yönü de halk adamı oluşuydu. Pazarda, otobüste, gittiği her yerde insanlarla hemen sıcak bir ilişkiye geçerdi. Belki inanılmaz gelecek ama ilk kez bindiği bir takside koyu sohbete daldığı sürücünün derdine derman aradığı sorununu çözmek için telefon başında Bakanları arar yardım isterdi. Mustafa Ekmekçi, karşılık beklemeden yardım etmeyi severdi.
Yükselen değerlerin rüzgarında kendi çıkarları için yelken açan gazetecilerden değildi Mustafa Abi... O, kızlarının işe girmesi sırasında en yakın arkadaşlarına telefon etmekten özenle kaçındı. Bu yüzden ailesiyle bile kırgınlığı göze aldı. Ekmekçi, gözü malda mülkte olan bir adam değildi. O'ndan geriye sadece yazıları ve kitapları kaldı.
Mustafa Abi, gelecek kuşak gazetecilerin meslekte örnek alabilecekleri az sayıdaki ustadan biri olarak hep anımsanacaktır.
Ekonom, Haziran1997, Sayı: 5