Ekmekçi'yi Özledik

Attila Aşut

Mustafa Ekmekçi aramızdan ayrılalı bir yıl olmuş... Buna inanmak güç... Çünkü, hemen hergün onunla birlikteyiz... Anadolu bozkırına benzeyen kavruk yüzü, hilesiz gülen gözleri, sevecen sesi ve gevrek kahkahasıyla Ekmekçi hep aramızda... Bir gün, kamu emekçilerinin eyleminde karşılaşıyorum onunla; bir başka gün, resim sergisinde... Öğretmen etkinliklerini hiç kaçırmıyor. Basın toplantılarında selamlaşıp, kokteyllerde kadeh tokuşturuyoruz. Gecenin bir vaktinde sözcüklerle boğuşurken, deniz fenerine benzeyen aydınlık sureti, bilgisayarımın ekranında beliriyor birden! Gözleri üzerimde, Ekmekçi bana bakıyor! Sanki, yazı yazarken denetliyor beni! Sonra keyifli bir söyleşiye dalıyor, düşüncenin bin çiçekli bahçesinde daldan dala dolaşıyoruz... Sıklıkla da, "dostların arasında, güneşin sofrasında" oluyoruz.. Zaman zaman, kimi konularda danışma gereğini duyduğumda, telefon numarasını çevirdiğim bile oluyor!

Böylesine iç içeyiz Ekmekçi'yle... Onun öldüğüne nasıl inanabilirim?

* * *

21-23 Mayıs günleri, Ankara'da "Ekmekçi Etkinlikleri" vardı... İlk gün yakınları, sevenleri ve okurları, Cebeci'deki gömütünü ziyaret ettiler "Ekmek Adam" ın... Can dostları, kendisi gibi gün görmüş bir akağacın dingin gölgesinde yatan Ekmekçi'yi selamladılar özlemle. Ertesi gün, Çağdaş Gazeteciler Derneği ile A.Ü. İletişim Fakültesi'nin ortaklaşa düzenledikleri "Ekmekçi ve Basın" panelinde buluştu meslektaşları.

Son etkinlik ise, 23 Mayıs Cumartesi günü, Çankaya Belediyesi'nin Anıttepe'deki Yılmaz Güney Sahnesi'nde yapıldı. Dikmen Halkevi'nin düzenlediği bu toplantıyı baştan sona ilgiyle izledim...

* * *

Mustafa Ekmekçi'nin yaşamında, iki eğitim kurumunun çok ayrı ve ağırlıklı bir yeri vardır: Köy Enstitüleri ve Halkevleri...

Çünkü, "Cumhuriyet Devrimi"nin ürünü olan bu kurumlar, Anadolu aydınlanmasının yapı taşlarıdır.

Ne yazık ki, gerici iktidarlar bu iki devrimci kurumu da "tehlikeli" bularak birini yok ettiler, diğerine pek çok zarar verdiler.

Mustafa Ekmekçi'nin ölüm yıldönümündeki etkinliklerden birinin Dikmen Halkevi'nce düzenlenmesi, bu bakımdan çok anlamlıydı. Sanırım, Ekmekçi'nin ruhu da bu toplantıdan pek hoşnut kalmıştır...

İlhan Selçuk, etkinlik için İstanbul'dan kalkıp gelmişti; Ekmekçi'yi yalın çizgilerle anlattı, onun birleştirici kişiliği ve yazarlık biçemi üzerinde ilginç değerlendirmeler yaparak, dedi ki: Ekmekçi, Türkiye'de solcu, sosyalist, komünist, ilerici, hatta merkeze doğru giden siyasal yelpazede sola açık, demokrat, dürüst kim varsa hepsine sahip çıkar, bu ülkenin bütün değerlerini kucaklardı. Birleştirici, derinleştirici yazılarında her sözcüğün üzerinde titizlikle durur, Ankara Notları'nı oya gibi işlerdi.

Muzaffer İlhan Erdost, "Bir ansiklopedik sözlük hazırlasaydım, iyi adam maddesinin karşısına 'Mustafa Ekmekçi' yazardım." diye başladı söze; sonra, "Ekmekçi ölmedi, öldürüldü!" dedi. Ekmekçi'nin "öldürüldüğünü" söylerken, şu gerekçeye dayanıyordu değerli yazarımız: "Öldürme mutlaka kurşunla, idamla olmaz. Bir insanın yaşamında karşılaştığı güçlükleri göğüsleme savaşımı, bedeninden birçok şeyi alıp götürür. Bu koşullarda gelen ölüm ise bir erken ölümdür. Bu nedenle Ekmekçi öldürülmüştür diyorum..."

ODTÜ öğretim üyelerinden Erhan Karaesmen, "kadim dostu" Ekmekçi'nin yazılarındaki cesareti ve pervasızlığı övdü; onu, "Aydınlanma hareketinin ve faşizme karşı savaşımın yiğit bir neferi" olarak selamladı. Ekmekçi'yi, "Bir adamda çok adamdı" biçimiyle tanımlayan Karaesmen, "Onun büyük dostluğundan yoksun kaldığım için kendimi artık çok yalnız hissediyorum" diyerek hayıflandı. Karaesmen'in duygulu konuşması, salonda hüzün bulutları dolaştırdı. Ancak, izlencenin akışı içinde, bu hava daha sonra umuda ve dirence dönüştü...

ÇGD eski Genel Sekreteri Metin Aksoy, etkinlik için belgesel bir film hazırlamıştı. Ekmekçi'nin yaşamından önemli kesitler içeren bu filmde, kör karanlıklarda el yordamıyla kendine yol açan yoksul bir köy çocuğunun ilginç serüveni anlatılıyordu. Etkinliğin dinleti bölümünde ise, Mustafa Ekmekçi'nin sevdiği türküleri, Sinan Sarıateş ve Nurettin Rençber seslendirdiler.

Jülide Gülizar'ın sunduğu anma toplantısı, Dikmen Halkevi plaketinin, Ekmekçi ailesi adına Aldoğan Ekmekçi'ye verilmesiyle son buldu.

* * *

Demek, Ekmekçi öleli bir yıl olmuş...

Bir yıldır ne çok şeyini özledik Ekmekçi'nin...

En çok da "insan sıcaklığı" nı..

Damar Kültür, Sanat, Edebiyat, Temmuz 1998, Sayı: 88