Ekmekçi Bir 'Aziz' di

Sacit Somel

Ortaçağlarda yaşayan Aziz Hieronymus'un kaybettiği bir yakını için söylediği şu sözler ne kadar güzel: Onu kaybettiğim için, yas tutmak istemiyorum. Onunla şimdiye kadar yaşadım, bu mutluluğu tattım, bundan sonra onunla yaşamakla mutluluk bulacağım.

Sevgili Ekmekçi'nin ölümü bana Hieronymus'un sözlerini anımsattı.

Başta Sayın Aldoğan Ekmekçi ile kızları Eylem ve Özlem olmak üzere bütün Cumhuriyet gazetesi topluluğunun acılarını paylaşıyor, Hieronymus'un sözlerinde teselli bulmalarını diliyorum.

Yitirdiğimiz kimseler arkasından güzel şeyler söylemek, hatta bazen de abartmak eski bir adettir. Ben bu adete uymadan, samimiyetle inandığım bir şeyi söyleyeceğim: Eğer Ekmekçi Batı ülkelerinde yaşıyor olsaydı ona "aziz" diyenler olabilirdi.

O, sağlığını, yaşamını hiçe sayarak, bugün içinde yaşadığımız bozuk düzenin sillesini yiyen yoksula, garibana harcadı. Sabahleyin daha Ekmekçi bürosuna gelmeden onlar gelip kapısının önünde bekleşir, o gelir gelmez içeri dolarlardı. Haksız yere işinden çıkarılanlar, okula gitmek isteyip de bürokratik engellerle karşılaşanlar, Anadolu'dan gelip de adamı olmadığı için hasta eşini ya da ateşli çocuğunu hastaneye yatıramayanlar, sokakta kalanlar hep onu bulurdu. Nasıl olurdu bu? Anadolu'da adı mı çıkmıştı? Bilmiyorum.

Kim olduğunu bilmediği, yüzünü ilk kez gördüğü bu insanların hüzün verici öykülerini sonuna kadar dinler, sonra "dur bakalım, belki bir çözüm bulabiliriz; adın nedir" diye sorduktan sonra bakanlara, müsteşarlara, genel müdürlere telefon ederdi. Çoğu zaman gelenlerin işlerinin şu ya da bu şekilde sonuca bağlanmasını sağlardı.

Ekmekçi bunlarla meşgul olurken çoğu zaman yemek ve dinlenme saati kaynayıp giderdi.

Bu temponun geceleri de sürdüğünü ve Ekmekçi'nin, ayıp olmaması için, çağrıldığı bütün kokteyllere, resepsiyonlara, resim galerilerinin açılış törenlerine, ne kadar yorgun olursa olsun, uğradığını yakından biliyorum.

Bir seferinde İstanbul'daki bir arkadaşı ısrarla doğum gününe çağırmış. O gün Ekmekçi'nin ateşi vardı ve çok öksürüyordu. Gitmemesini söyledim. "Yapamam, çok ısrar etti. Sonra gücenir" diye yanıt verdi.

Ben öyle sanıyorum ki, sağlığını yitirmesine hep böyle yemek saatlerini, istirahatini, uykusunu düşünmeden başkaları için yaşaması neden olmuştur. Böyle bir insandı. Ruhu şad olsun.

Cumhuriyet, 31 Mayıs 1997
Arada Bir