Af, Siyasal Haklar ve Siyasi Parti

Karaoğlan kendi kendine kaldığında düşünmüş müdür?

-Bu çıkacak af, benim de içime sinmedi... diye.

CHP tek başına bir iktidar değil. Bir ortak bulup, bir hükümet kurmuş. Nerden biliyoruz, o hükümetin bile -meclislerde el altından- ne yapıp edilip, düşürülmek yerle bir edilmek istenmediğini? Kolay değil, yeni, denemelerden geçmemiş adamların öyle ağır hücumlar karşısında sağlam direnip, dayanmaları. Ufak ufak söylentiler bile çıkmağa başlar:

-Bilmem şu kadar milyon lira ayırıp, MSP'lilerden birkaç tanesini koparsak, haaa?

Hazır ortada zamlar nedeniyle veryansın gidiyor, herkes.

Af, çıkabildiği kadariyle ha çıktı, ha çıkacak. Önümüzdeki hafta Meclis'e gelecek. Meclis'te ne kadar engellenirse engellensin, çabuk çıkar Meclis'ten. Geriye kalır Senato. Senato'dan çıkmasını engelleyebilecek mi AP'lilerle DP'liler? Kamuoyunun büyük tepkisini göze alabilecekler mi, gerçekten bilmiyorum.

Geciken affın kabak tadı verdiğini gören okurlar bile mektuplarında aftan söz etmez oldular.

Bazı cezaevlerinde "açlık grevleri" yaptı hükümlüler. Çıkacaksa şu af doğru dürüst çıksın diye. Adapazarı'nda da mı yapılmış cezaevinde açlık grevi? Kadın, erkek tüm mahkûmlar katılmışlar mı? Behice Boran otuz altı saat katılmış greve diye duydum. Açlık grevine giden hükümlülerin, siyasal ve siyasal olmayan mahkûmların suç ayrımı gözetilmeden gerekli bir genel affın kısa sürede çıkarılması için süreli grevler yaptıkları geliyordu kulağıma. Adapazarı'ndaki de öyle olacak dedim. Ne bileyim, kolay mı açlık grevi hiç denemedim. Açlığa dayanamam sanıyorum. Ya ayılır, bayılırsam? Bir de doktor çağırırsın gelmezse?

Ankara'da, Kazıkiçi Motel'de de kız tutuklular açlık grevine gitmişlerdi sıkıyönetim döneminde. Haberini yazabilmek için ne yollar arardık, duyurabilmek için kamuoyuna? Şimdi aydınlığa doğru gidiyoruz, yazıyoruz çok şeyi. Perdelerin daha da aralandığını sezmiyor musunuz?

Ben asıl af üstünde durmayı düşünüyordum yine. Asıl düşündüklerim de affın içerden çıkacak gençlere, aydınlara ve siyasal hükümlülere ne getireceği?

Bence siyasî hükümlüler için çıkarılacak af, siyasal hakların geri verilmesine ilişkin Anayasa değişiklikleriyle çok yakından ilişkilidir. Af Yasasıyle içerden çıkacaklara siyasal hakları tanınmazsa af güdük kalacak, gelecekte birçok sorunları da birlikte getirecektir. Dışarı çıkmalarına evet, fakat Parlamentoya girmelerine, girebilmelerine hayır dediniz mi, özlenen özgürlük ortamını dikenli tellerle çevirdiniz demektir.

-Canım, adım adım... Önce çıkıp evlerine bir gitsinler, ondan sonraki adımda da siyasal haklarına kavuşurlar... dediniz mi, demokrasi anlayışına kocaman bir balyoz indirmiş olursunuz.

Gerçekten şimdiye değin, siyasal haklar dendi mi, eski DP'lilerin Parlamentoya girebilmeleri akla gelirdi. Onların bir çeşit meslekleri de politikacılıktı da ondan.

Öyle... Kırk yıllık politikacılar, örneğin Celâl Bayar, İş Bankası Genel Müdürü mü olacaktı?

Sonra, genel af suçları bütün sonuçlarıyla kapsıyor demek, benim anlayışıma göre, cezaevine girmeden önce avukatsa avukatlığını yapabilecek, politikacıysa yine politika ile uğraşabilecek demek. Örneğin siyasal parti kurucusu olabilecek, bir seçimde adaylık koyup seçilerek Parlamentoya girebilecek demek. Bu bakımdan genel af, siyasal haklara ilişkin Anayasa değişikliğiyle yakından ilgili. DP'ye sorarsanız, siyasal hak deyince, Celâl Bayar'ın hakkı gelir de aklına, örneğin TÖS dâvasından hüküm giymiş, Fakir Baykurt gelmez, ne bileyim bir Sadun Aren, Şaban Erik, Sait Ciltaş, Tuzgut Kazan, yahut halen yargılanmakta olan binlerce genç gelmez aklına.

Fikir suçundan yargılanacak, hüküm giyeceksiniz. Af olacak, çıkınca -bir demokratik özgürlük ortamında- düşüncelerinizi açık açık Parlamentodan söyleyemeyeceksiniz. Böyle şey olmaz.

Sosyalist Parti, ya da partiler kurulacaktır Türkiye'de. Bu sosyalist partilerin, şimdi içerde olanlar da, kurucuları olabilmeli, üyeleri, parlamenterleri olabilmelidirler.

Onların bu hakları olmazsa, Türkiye'de kurulacak sosyalist partiler - kim ne derse desin- "güdümlü" parti olmaktan kurtulamazlar...

İçerdekiler çıkacaklar, -kuracaklarsa- siyasal parti kuracaklar, iktidara gelmeye çalışacaklar. Koalisyon ortağı olacaklar. İşçi sınıfının Parlamentoda temsilcileri olarak, görevlerini yapacaklar.

Bir de hemen sorulacak soruları düşünüyorum.

-Ne zaman kurulacak, kim ya da kimler kuracak?

Galiba Prof. Mümtaz Soysal demişti. Bunun Demirel'ce karşılığı, şöyle:

-Kurulduğu zaman kurulmuş olur...

Çok kişi, "Yani açık söyleyin, ne zaman kurulur?" diyecektir.

Bu konuda, gerçekten ciddi inceleme yazıları yayımlandı. Aylık "İlke" dergisi, mart sayısını buna ayırmış gibi. Burada, "İlke" imzalı "Sosyalist Parti Sorunu" adlı inceleme ile, "Burjuva Sosyalizmi Yine Sahnede" başlıklı incelemeleri, bir de "Özgür İnsan"ın mart sayısında Mümtaz Soysal'ın "Solun Örgütlenişi" yazısını ilgi çekici bulduğumu söylemeliyim. Herhalde, bu konular af sonrasının gündeminde olacaktır. Sözü ilk kim söylemiştir, kimse bilemez ya, sözü herkes bilir:

-Parti kurmak, turşu kurmaya benzemez...

16 Mart 1974