Cumhurbaşkanlığı seçimlerine üç gün kala, Gürler kulislere iyi girdi doğrusu. Sunay, 1966'da Kontenjan Senatörü olarak ant içtiğinde, öyle kulise filan boş vermiş, seçim gününe kadar evine gidip oturmuştu. Gürler öyle yapmadı. Önceki gün, Senato toplantısına gelip, -kısa süre de olsa- görüşmeleri izledi. Sonra, öbür parlamenterler gibi, kuliste bir koltuğa kurulup çevreyi izlemek istedi. O kadarını pek yapamadı galiba, hemen kalkıp üst kata çıktı. Parlamenterler, Gürler'i iyice inceliyorlar, görücü gibi bakıyorlardı. Biri:
-Gözleri ne renkti, maviydi galiba?
-Açık mavi, hafif de şehlâ.
-Deme... Eeee...
Doğruydu gözlerinin hafif şehla oluşu. Bir gözünden bir zamanlar ameliyat geçirmiş, şehlalık ondan sonra olmuştu.
-Gürler, nasıl kazanabilir mi başkanlığı?
-Vallahi... Yapacağı kulislere bağlı bu tabii...
Gürler hakkında en çok bilgi tabii senatörlerde olmalıydı, onlar da eski askerdiler. Çoğunun ya arkadaşı, ya da yakınında bulunduğu kişiydi.
-Karadenuzlen ilişkisu var midur?
-Neden sordunuz?
-Bilmeyrum, eşi tarafından Karadenuzludur dedular da.. Arkasından, gelsin Karadenizli fıkraları...
Gazeteci Orhan Duru ile Meclis kulisinde tur atıyoruz. O anlatıyor, Karadenizli fıkralarını. Buyrun:
Eski Milli Savunma Bakanlarından Hüsnü Çakır'a bakanlığı sırasında imzalaması için bir evrak getirirler. Evrak, en alt kademeden en üst kademeye kadar, küçük büyük rütbeli subayın parafından geçmiş, ona kadar gelmiş. Yirmi-otuz kişinin parafı...
Hüsnü Çakır, yazıyı imzalamadan şöyle bir okumuş:
-Bu yazıda parafı olanların hepsu celsun, demiş...
Bütün parafı olanlar, tabii daktilo kızcağız da var aralarında, gelmişler. Hüsnü Çakır, onlara yazıyı uzatmış:
-Alın şu yaziyi, pir don ciydirin de öyle geturun.
Meğer yazının en sonu, yanlışlıkla "donsuz saygılarımızla..." diye yazılmışmış...
Başbakan Ferit Bey, ne kadar değişmiş ben görmeyeli... Bir tuhaf şişmanlamış gibi geldi, çenesi sarkmış, dişleri ağzına uymuyor gibi duruyorlar. O da, Senato'nun gerisindeki koltuklarda gazetecilerle söyleşide. Ferit Bey'in bütün esprisi, gördüğü yerde kırmızı aramak. Hani ikide bir takılırlar:
-Oooo, kırmızı kravat takıyorsun... Demek...
-Bak, bak... Papyonunda kırmızı benekler var...
Ferit Bey, CHP’li Fikret Gündoğan'la tatlı bir takışmada. Gündoğan, "solun meşruluğunu şerefle taşıyacak ve anlatacağız..." diyor. Ferit Bey, Feyzioğlu'nun etkisinde ne kadar kalmış böyle? Tatlı atışmalarda, Anadolu Ajansı'nın -Başbakanlığa bağlıdır- muhabirleri, Ferit Bey'i tutuyor görünüyorlar...
Görüyorsunuz, Meclis kulislerini buradan...
10 Mart 1973