Ankara'da Hava Durumu

Ankara'mızda hava dün sabah günlük güneşlikti. Hafif ayaz, insanın yüzünü çıbartıyor, gözlerini yaşartıyor ya olsun. Önemli olan, gelecek günlerdedir. Bir dirilik, canlılık bekliyor insan. Umut, fakirin ekmeği...

Ecevit'in tikleri vardır. Tiklerinden, yüzünün ifadesini okursunuz. Marmara Köşkünde, yakınında oturanlar söylüyorlar: "Sağ ve sol, üstümüzdeki göğü, altımızdaki yeri cehenneme çevirdi…” Ecevit’in kaşı, gözü oynuyor. "Sağ nurcudan mı ibaret? der gibi. Mihri Belli, kaç kez Türkiye'ye girip çıkmış? Şimdi, Halep'te mi, neredeymiş? Neden yakalanıp, yargılanmamış? Brifingde, Süleyman Bey de, Bülent Bey de “tariz"lerden nasiplerini almışlar. Süleyman Beyin tikleri yoktur. Ama, o da renk verir hemen.

CHP hükümetten Bakanlarını çekme kararı aldı. Ankara'da da yorumlar bunun üstüne kuruluyor. CHP'nin yakasının kolay bırakılacağını sananlar yanılırlar. Bırakılmak İstenmeyecektir. Şimdiye değin, kurulan hükümetler "CHP'yi parçalama" amacı güderdi, şimdiden sonra, "CHP'yi küçültme" amacı güdecek mi? CHP buna ne diyecek? Ecevit’in tiklerine bakmalı.

İnönü'nün CHP’den ve milletvekilliğinden istifası çeşitli çevrelerde nasıl çeşitli kullanılmak istenecek? İnönü, CHP lideri olsaydı, CHP hükümetten Bakanlarını, çekebilir miydi? İyi ki, lideri değildi diyenler var. Demokratik rejim, dıştan aslan gibi görünüp, içinden yenir bitirilirdi diyenler de İnönü, CHP’den istifasını geciktirmekle, CHP'nin Ecevit liderliğinde büyümesini mi bekledi? Hükümetten çekebilmekle rejimi güçlendirdiğini farkedip, artık kendisine de, bu rejimi gücendirmede bir rol düştüğünü düşünmüş olabilir. İnönü'yü CHP'den ayırmak için, Yalova istirahati sırasında, Satırlar az çalışmamışlardı. Bunları kısa geçmiş, hatırlayanlar bilirler. Kafasında kırk tilki, kuyruklar, birbirine değmeden dolaşan İnönü, o zaman oyuna gelmemiş olmalıydı. Şimdikini bir oyun saymak da akılsızlık olur azından. Bu oyuna geleceğim sanmak, 90’ına merdiven dayayan İnönü'ye haksızlık olur.

CHP'nin İstediği ortadadır. MGP'nin şimdiye kadar sürdüğü saltanat

yıkılmalı. AP'nin istediği de o. AP'nin istediği de, kendisine alternatif bulunması. Bu alternatif, sağda değil, solda, “orta solda”dır. CHP’yi  alternatif olmaktan çıkarmak, Metin Toker’in deyimiyle söylersek “kuş beyinlilik"ti.

Dediğimiz gibi, İnönü'nün istifası yine kullanılmak istenecek. “İnönü gitti CHP bitti" sloganı yayılacak her yere. İnönü gitmekle, üye olarak CHP'ye değilse, 90'lık bir sağlam demokrasi yanlısı olarak, rejime de mi

katkıda bulunmuş olmuyor? Herhalde İnönü, yıllar önce hesabını gördüğü adamların ekmeğine yağ sürmek için gitmiyor. Bunu da unutmamalı. CHP'lilere, hükümetten çekilmeden önce sormuştum: "İnönü'nün düşüncesi nedir?" diye. "Biliyoruz, çekilme taraflısı değil, belki ondan sormuyoruz" dedilerdi. İnönü, çekilmeden sonra, fikrini soran bir CHP'li Senatöre, "bu kadar oturmuş, düşünmüşsünüz, herhalde sağlam karar verdiniz" cevabını vermiş.

İnönü'nün CHP'den ve milletvekilliğinden istifası, "ben göreve hazırım" anlamına da yorumlanıyor. Hangi göreve acaba?

Bu durumda, ordunun havası nedir? Bunu, bugün başlayacak olan, "Komutanlar Toplantısı"ndan sonra anlayacağız. Ordu, 12 Mart Muhtırasının tastamam uygulanmasını istemektedir. Türkiye'de, içten politikacıların da bunu istemesi doğaldır. 12 Mart Muhtırasının ikinci maddesi, katıksız "reformların uygulanmasını" ister, insanın "hani nerede?" diye soracağı gelir. Reformların sulandırılandan bahsetmiyor 12 Mart Muhtırası.

Bir de, hükümetlerin durumu var, ordu açısından. Ordu, 12 Mart'ın sahipleri, "12 Mart'tan beri, hükümetler ayakta duramıyor" diye bir umutsuzluğa kapılabilir mi? Gelen hükümetlerin, taviz vere vere, 12 Martlardan bir şeyler götürdüklerine şüphe yok. 27 Mayıs'tan tavizler verildiği gibi. Melen Hükümeti ayakta kalsaydı, CHP'nin olmadığı bir hükümette, "sağ koalisyon" görünümü altında ne yapabilecekti? Hem reform hükümeti, hem sağ hükümet, bu çelişmeyi unutmamak gerek.

Komutanlar bugün toplanacaklar. Bu konuda kendiliğimizden "yorum" yapma yerine, askeri çevrelerde geniş istihbaratı olan "Yankı" dergisinin, bu konuda yazdıklarını vermeyi uygun bulduk. Şöyle diyor dergi:

"Yankı muhabiri 'etkili çevreler' içinde bir araştırma yaptı. CHP'nin görüşlerinin bir kısım ilgili tarafından paylaşamadığını gördü ama bir başka grup ise, 'Meien'in fikirleri kimi temsil ediyor? Onu sorun' görüşündeydi. 12 Mart Muhtırasını, Türk Silahlı Kuvvetleri adına verenler meselelerin hallini parlamentoya bıraktıklarına göre Meien'in ağzından kendi fikirlerini empoze etmeleri bahis konusu olabilir miydi? CHP, Genelkurmay Başkanının 29 Ekim mesajında belirtilen temel prensipleri candan paylaşıyordu ama, bunların Melen tarafından tatbik edilme bir yana tam tersine itildiği kanısındaydı. Bütün mesele de bu kanıdan çıkıyordu..."

6 Kasım 1972