Sönen Balonlar...

Eylem radyoda masal saatini dinliyordu. Masalcı, saat 21’de masalı bitirirken şöyle dedi:

-Masalımız burada sonra eriyor. Hepinize iyi geceler, tatlı rüyalar sevgili çocuklar.

Arkasından “24 saatin olayları” yani haberler var. Eylem annesine seslendi:

-Anne, masalım bitti. Şimdi sizin masalınız başlıyor, hadi dinleyin…

Seçim gecesiydi ama, TRT seçim haberlerini - kendine yaraşı biçimde - gereği gibi vermedi. Gıdım gıdım verilen sandık haberleri, Anadolu’nun dört bir köşesinde merakla sonuç bekleyenleri neredeyse fıtık edecekti. Seçim haberleri de isteksiz isteksiz okundu desem yeri. O sıra televizyon meraklısı Hüsamettin Çelebi, karşısına getirebildikleriyle “koalisyonculuk” mu oynuyordu televizyonda? Konuşmacılar hiç mi merak etmiyorlardı, seçim sonuçlarını ne oluyor, nereye varıyor diye?

Seçim geceleri sabahlarız gazete bürolarında. Gelenimiz, gidenimiz çok olur ne güzel. Bir ara Özer Derbil’in getirdiği köpüklü şarabı bile patlattık. Yerli malı köpüklü şarap. İhsan Topaloğlu, Celâl Vardar (şairdir) uğradılar. Yenigün’den Cemalettin Ünlü kapı komşu olduğumuz arkadaş.

CHP Genel Merkezi bayram havasındaydı. AP’de başlarda bir durgunluk, suskunluk. Sanki seçimde umdukları sonucu alamayışlarında siz sorumluymuşsunuz gibi, korka korka telefon ediyorsunuz. Karşılık:

-Daha bir şey belli değil efendim.

CGP’nin fazla beklediği yoktu zaten. Fakat Turhan Bey’in yüzü neden bozuk, gözleri neden bu kadar kanlıydı? O, AP’yi desteklememiş miydi? Süleyman Bey’in “sağ cephe” çağrısına ilk koşan o değil miydi? Biraz bekledikten sonra erkenden kapadı dükkânı, gitti.

Aklıma Turhan Bey’i ilk gördüğüm 1957 seçimleri gelir. O zamanki CHP Genel Merkez telefonunun başında yalnız o vardı galiba. İllerden gelen haberleri o alıyor, oradakilere buyuruyor, çıkışıyor zaman zaman. Yüzünü gördükten sonra, bir şey bile sormadan camdan bakıp uzaklaşmıştık oradan. Turhan Bey , ilk 1957 seçimleriyle politikaya atılmıştı. İsmet Paşa tutuyordu. Hakkında yazı da yazmıştı. Fakat, beni çok kez şaşırtan bazı tesadüflerdir. 1957'de Turhan Bey, kendi istediği yerlerden adaylık koysa ve adaylık yerini değiştirmeseydi, belki de Türk siyasî hayatı Turhan Bey'den kurtulmuş olacaktı. O, 1957'de İstanbul ve Denizli'den aday olmak istemişti. Fakat -aklımda kaldığına göre- o zaman, Genel Sekreter Yardımcısı olan Kâmil Kırıkoğlu, onu uyardı, "Yahu sen kaybedeceksin. Çünkü İstanbul'la Denizli'de zayıfız" demişti. Turhan Bey'in gözleri parlamıştı. Bu işi tam bilen biri gibi davrandı, yani kurnazca:

-Kâmil Bey, siz nereden aday olacaksanız ben de oradan olayım.

Ankara ve Sivas'tan aday oldu. Kazandı. O gün bugün, Parlamentoda...

Turhan Bey'in önceki gece yüzü neden bozuktu acaba? Eski günleri ve bir de sönen balonları düşünmüş olmalıydı. Ne bileyim...

CHP'deki bayram havasına karşın, zaman zaman "Ahhhh...", "Eyvah..." sesleri de gelmiyor değildi. Çok küçük oy farklarıyla Antakya'yı, Sinop'u kaybediyordu CHP. CHP örgütü buralarda iyi çalışmamıştı. Daha geçenlerde Antakya'dan genel merkeze telefon edilmişti.

-Ne olur, buraya Ankara'dan birini gönderin. Biri gelirse kazanabiliriz.

-Bizim genel başkandan başka oy sürükleyecek adamımız yok şu anda Ankara'da. Genel Başkan da ayrılamaz.

-Yahu, başka birisi gelsin hiç değilse. Örneğin Turan Güneş gelsin...

-Turan Hoca yok, İzmit'te.

Antakya 150 küsur oyla kaptırılıyordu. Sinop da öyle.

Karaoğlan alelacele çıkıp kahve kahve dolaştığı İzmir ile 20 bin kişiye konuşmasını dinlettiği Muğla'da CHP kazanıyordu.

Şimdi, "mahallî seçimler"le ilgili türlü yorumlar yapılmaya başlanacaktır. AP küçük bölge belediyeliklerini ortaya dökerek, hiç de zararlı olmadığını, CHP ile nerdeyse eşit belediyelik aldığını bile söylecektir. Gerçekte ise, Ankara, İstanbul, İzmir'le birlikte, Çukurova ve Kocaeli sanayi bölgesinin, kıyı şeridinin CHP’ye oy vermesi, şimdiye değin bir “mit” olagelen AP’nin artık göz hazırlıklarının açık belirtileridir. Bu, 14 Ekim’de ilk kez ortaya çıkmıştı. 9 Aralık seçimleri 14 Ekim’i perçinlemekten başka, Karaoğlan’ın başka yol olmazsa “azınlık hükümeti” kurabilmesi için yeni bir güç kazanması niteliğindedir.

Bu secim sonucu da alındıktan sonra, Süleyman Bey ne yapacak? Daha doğrusu Süleyman Bey’i AP'nin başından uzaklaştırmak isteyen AP’lilerle DP’liler bir birleşmeyi sağlayabilecekler mi? Belki, önümüzdeki günlerde gazetelerde buna ilişkin haberler göreceğiz.

Demokratik Parti, bu seçimlerde üçüncü parti olduğunu gösterdi MSP'yi -zaten dördüncüydü oy sayısı bakımından- dördün dibine itti. Ve MSP kadar, AP'ye yardımcı olmadı. MSP balonu da sondu gitti...

1968 seçimlerinde AP 52 ilde belediye başkanlığı kazanmıştı. Buna karşılık, CHP sadece 12. Önceki günkü seçimler, AP balonunun söndüğünü rahat göstermiyor mu? 52 ilden 22’ye düşen bir AP. Buna karşılık, Türkiye ölçüsünde büyük başarı sağlayan bir Karaoğlan…

Bu, “demokrasi cephesi”nin büyük başarısıdır.

11 Aralık 1973