Allende'ye İndirilen Balyoz

Çekik gözlü, bıyıklı, alnında saçları azalmış adam, düşünüyordu. Dünyada da, Türkiye'de de günün konusunu düşünüyordu. Allende’ye indirilen balyozu. Oradaki demokrasiyi tuzla buz eden balyozu...

Dünyada, Marksizmin seçim yoluyla iktidara gelebileceği savının tek örneğiydi Şili'deki Allende denemesi. Allende'nın yanılgısı neredeydi?

Çekik çözlü, bıyıklı, alnı açık adam, kafasın, salladı kendi kendine...

-Bu konuda usta olanların dedikleri mi çıkıyordu acaba?

-Yani?

-Yani kapitalizmin ve emperyalizmin kalıntıları üzerine nasıl olursa olsun bina edilemez demokrasi. Alınan mirasın gözden geçirilmesi gerekli, demek...

Kamunun malı silâhları, kamuya çevirebildi Şili Silâhlı Kuvvetleri. Dünya kamuoyu önünde, "yazık oldu" diyenlerin ve taraftarlarının gözünde düştükçe düşecektir, Şili Silâhlı Kuvvetleri.

Kim ne derse desin, emperyalizmin, iç ve dış düşmanların ellerinde ölmemek için, yiğitçe öldü Allende.

Demek; "neden olmasın, seçimle gelsinler efendim iktidara" diye, "bunlar gelince ihtilâl yaparlar" diye, "gelirlerse bir daha gitmezler” diye söylenenler, bıyık altından gülerlermiş. Emperyalizm ağını bir kez sardı mı, ihtilâlleri de yapmaktan, darbeleri de yapmaktan ya da yaptırmaktan çekinmez. Bunun örnekleri bakın, pek çoktur.

Allende'nin aklına gelmeyen neydi? Yeraltı kaynakları bu denli zengin bir ülkenin kapitalistlerse serbest bırakılmayacağı mıydı? Dünyanın en zengin bakır yataklar, oradadır. Kapitalizmin gözü de ondan başkasını görür mü? Adamın çıkarları ile oynanırsa, o da işte böyle yaptı. Darbe yaptırdı Şili'de.

                                                                                                                                            ★

Bundan yıllar öncesinde Türkiye'de de aynı konu nasıl tartışılıyordu diye düşündü çekik gözlü, bıyıklı adam. Türkiye'de yabancı gazetecilerin, bazı politikacıların "Marksist" diye adlandırdıkları, gerçekte ise "sosyalist" bir parti vardı. TİP... Seçimle gelmeyi programına koymuştu, başka bir yol düşünmüyordu. Zaman zaman, yetkililerine sorular yöneltilirdi. Üniversite hocası bir yetkilisi bir gün şöyle karşılık vermişti:

-Açık söyleyelim. Biz, samimi olarak seçimle iktidara gelmeden yanayız. Seçimle geleceğiz, seçimle gideceğiz. Gerçi dünyada bunun örneği yok deniyor. Olmayabilir. Amma, bizim programımız da tasarımız da budur. Seçimsiz bir iktidarı kafamızdan geçirmiyoruz.

Böyle diyordu. Fakat rakipleri, durur mu? Durmuyorlardı:

-Doğru söylemiyorlar, seçimle de gelseler gitmeyecekler ki...

-Nereden biliyorsunuz gitmeyeceğimizi?

Tartışmalar, yıllarca böyle sürüp gidiyordu. Değil iktidara gelme, şöyle güçlü bir muhalefet olması korkusu bile nasıl sarıyordu egemen çevreleri?

İhtilâllerle de iktidara gelinebilirdi. Ancak, TİP böyle bir parti değildi, olmayacaktı...

Meclis kürsülerinden, bütçe komisyonlarında, sıralardan yöneltilen sorulara, hep bu karşılık veriliyordu. Açık açık. Neden dinletemiyorlardı acaba?

Sağ gazeteler, Endonezya'dan söz ediyorlardı. Solcu bırakmamacasına kıyımdan kıyamdan dert vuruyorlardı.

TİP, Anayasa Mahkemesi'nce Partiler Kanununu'nun bir maddesine aykırı kongre kararı aldığı gerekçesiyle kapatıldı. Kapatma işlemini o zamanın Anayasa Mahkemesi Başkanı, zamanın Başbakanına telefonla haber veriyordu.

Sıkıyönetim Mahkemeleri, TİP yöneticilerini Anayasa Mahkemesi'nin kapatma gerekçesinden değil, Anayasa Mahkemesi'nin ele almadığı TCK'nun 141. maddesinden 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırıyordu.

                                                                                                                                       ★

-Allende'nin hesabı görüldü. Şimdi sıra Karaoğlan da... Öyle mi?

Olaylardan ders almak gerekir elbet. Ancak, gerçek demokrasinin var olabilmesi, sol iktidarların seçimlerle işbaşına gelip, iktidardan gidebilmelerine bağlı. bu denemelerin başarısızlığı, bunları balyozla öldürmek, demokrasiye ve insanlığa ihanet etmekten başka şey değil.

14 Eylül 1973