Kırıp Sarma Toplantısı!

-Karaoğlan’ın böylesine kazanmasında Amerika’nın büyük rolü olduğunu biliyor muydun?

-Ne gibi?

-Amerika, Türkiye’de afyonu yasaklatınca halk uyuşukluktan kurtuldu, uyandı. Uyanır uyanmaz da oyunu Karaoğlan’a verdi…

Bir arkadaşım var, adı Dursun. Televizyonu var. Televizyon gecelerinin sabahında telefon eder:

-Süleyman Bey, çok neşeliydi dün gece televizyonda…

-Yaaa, demek canlanıyor yeniden Süleyman Bey?

-Bilmem artık orasını.

Bir başka gün, yine telefon:

-Süleyman Bey çok bozuktu azizim. Çok da kötülemiş, zayıflamış. Neredeyse boynu ip gibi olacak.

Hımmmmm… Ben de yüzlere bakıp, yargıya varacakmışım gibi düşüncelere dalıyorum. Süleyman Bey’in yüzü neden neşeli, yok neden asık onu araştırmaya başlıyorum.

Çaktırmadan, erken seçimlerin Ekim 1974’te yapılmasını mı istemiştir? O zaman neşeli olmalı ve kurnaz kurnaz bakmalıdır. Çünkü, Karaoğlan 1974’ün Ekim ayının Ramazana rastladığını nereden bilecek? Bunun çakıldığını anladığında da bozulmuş olmalı harita…

Bazı bazı işlerin iyice karıştığı oldu. Örneğin, Talû başkanlığında hükümet kurulmasına “evet” dediği zaman. Sonra da biri hatırlatmıştır:

-Süleyman Bey ne yapıyorsunuz? “Evet” dediğiniz tamı tamına Ferruh Bey’in önerisi.

İş buralara gelip dayanmışken, Korutürk işte dün liderleri Çankaya’ya çağırıverdi. Yine kulislerde konuşmalar:

-Çağırdı ama, herkesi, Tural da gittikten sonra oradan bir şey çıkmaz azizim...

Bir başkası, CHP'li toplantıyı özetledi:

-Kırıp, sarma toplantısı olur bu.

Anlaşılan, CHP kolay yanaşıcılardan değil. Görürüz bakalım, Süleyman Bey'in yüzü nasıl olur? Anlarız o zaman bir şeyler.

Korutürk'ü, başkanlığa geldiğinden beri iyi tanımaya çalışıyorum. Çankaya'nın kapısını basına ardına kadar açtığını açıkladı ya, Gürsel'den başka kişi pek yapmamıştı bunu. Korutürk'ün zaman zaman basında bile çıkmayan "tekzip" bile olsa açıklamalarına dikkat etmeli. Her birinin bir anlamı olduğunu kavramalı bence.

Örneğin, geçenlerde bir dergide çıkan birkaç satırlık bir haber dolayısıyle yapılan açıklama. Dergi, "Korutürk Konya'da düzenlenen Mevlâna törenlerine giderken yanında Genelkurmay Başkanı'nı ve kuvvet komutanlarını da götürdü" diye yazmıştı. Habere göre, Genelkurmay Başkanı da kuvvet komutanları da "Şeb-i Arus" törenini izlemişlerdi. Şıp diye açıklama çıktı, Çankaya'dan. Yoktu böyle bir şey. Cumhurbaşkanı Korutürk'ün şimdiye değin uygulayageldiği tutumu bilmeyenler, "Canım ne var bunda? Bu da tekzip edilecek haber mi yani?" diyebilir. Kazın ayağı öyle değil ama, Korutürk diyor ki, "Bu hükümet kurulması, kurulamaması sıralarında böyle haberler can sıkabilir. Hükümet kurulması, ya da kurulamaması siyasi partilerin ve Parlamentonun işidir. Öyle olur olmaz, eğri büğrü haberlerle kafa karıştırmayın. Ben politikamı ve de yolumu çizdim. Silâhlı Kuvvetler yöneticileri hiç bir biçimde siyasi partilerin ve Parlamentonun işi olan işlere karışmazlar, karışmayacaklardır..." Benim açıklamadan, çok dikkatli yazılmış tekzipten anladığım bu...

İhtilâli yapan Cemal Ağa, Cevdet Sunay'ı pek sevmez miymiş? Zaman zaman yakın ihtilâlci arkadaşlarına söylediği olurmuş:

-Gelin emekliye sevkedelim Cevdet'i. Sonra başınıza iş açar. Karışmam o zaman...

Bir gün de çok içerlemiş, telefonda bağırmış:

-Bak, gelirsem yanına bastonla belini kırarım...

Cemal Ağa, Türkiye'de değeri bilinmemiş başkalardandır.

O zaman, müteahhitlik yapan Süleyman Bey, başı sıkışınca Cemal Ağa’ya mektuplar döşenir, "Paşam, bana güçlük çıkarıyorlar" diye sızlanırmış. Cemal Ağa buyururmuş yanındakilere:

-Yahu, yapmayın Süleyman'a. Verin istediklerini.

Mektuplar herhalde, devlet arşivlerindedir.

Genelkurmay Başkanlığımdan Cumhurbaşkanlığıma yol gitti, gidiyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bunu herkes izledi. İzlediklerimiz demokrasinin kurtuluşuydu gerçekte.

Korutürk, başkanlığından beri, Çankaya'nın kapılarını basına açık tutmakla kalmadı. Çankaya'nın -iyi olmayan- geleneklerini de yıktı. Örneğin, Korutürk'ün ağzından, "Ülkü ocaklılar milliyetçi, vatansever kimselerdir. Onlar komünistlerle mücadele ediyorlar" gibi bir söz dünyada duymazsınız. Bir üniversiteyi, "Burayı komünistler sarmış, almış yürümüş" diye konuşmaz, onu ziyaretinden sonra. İşkencelerle işkence görenlerin yakınlarının dertlerini dinleyerek, mektuplarını okuyarak ilgilenmiştir. İşkencelerin dünya kamuoyunda onurumuzu nasıl sarstığını, haberlerden yakından izlemiştir.

Çeşitli çevrelerce -belki şimdiye değin alışılan gelenek haline getirilen usullerle- o da işlenmek, etki altında bırakılmak istenmiştir. Belki yanılıyorum, yanılıyorsam doğrusunu öğrendiğimde yazmaktan kaçınmam, kontr-gerilla örgütü dağılmışsa, Korutürk'ün bunda büyük etkisi olmuştur.                                                                    

Korutürk, iyiniyetle hükümet kurulması çabalarını da sürdürmektedir. Kendisine de bu konuda görev düştüğünü sanarak. Her şeyden önce, iyi niyet saygıya değer niteliktedir.

Bakalım ne çıkacak kırıp sarma toplantısından?

26 Aralık 1973