Parlamento, yasama döneminin son yılına başlarken, gözler parlamentoya ve parlamenterlere çevrildi. Yeniden Meclis Başkanı seçilen Sabit Osman Avcı, bu konuda düşüncelerini açıkladı.
Kontenjan Grubu Başkanlığına seçilen Fahri Korutürk, isteklerini yazılı olarak da Senato Başkanlığına verdi. Özetle: "Senato'nun ulusça beklenen biçimde çalışmadığım" söyledi. Korutürk'e göre, TBMM tarafından benimsenen 12 Mart Muhtırasının tarif ettiği duruma ve tayin ettiği hedeflere uygun nitelikte işletilen bir çalışma ahengi kurulamamıştı.
Gerçekten, parlamento çalışmaları ve parlamenterlerin durumlarını yakından izleyen gazeteciler, Korutürk'ün iddialarında gerçek paylarının bulunduğunu elbet kabul ederler.
Gazeteci arkadaşım Fikret Otyam, "ne öğrendiysem, parlamentoda öğrendim" diyordu. Gerçekten, parlamento gelmiş geçmişiyle bir okul.
Orada neler neler konuşulmaz, tartışılmaz ki. Arada bir kavgalar, küfürleşmeler, yumruklaşmalar olur tabii. Bu her dönemde olurdu. Neden olurdu, bilemem.
Ancak bildiğim ve üzüldüğüm bir şey, parlamenterlerin çoğunun, öyle bilimsel, ciddi tartışmaları pek ilgi ile izlemedikleri.
Kurucu Meclis'ten hatırlarım: Anayasa değişikliklerinin hazırlıkları sırasında, Prof. Tarık Zafer Tunaya'nın adı kulislerde "sigaralık"tı. O konuşmaya, kürsüye çıktı mı, Kurucu Meclis Üyelerinden sıkılanlar, birer, ikişer kulise çıkarlar ve çay, kahve içerlerdi. Tunaya, Mümtaz Soysal ve daha başkaları örneğin İsmet Giritli de "sigaralık"lardandılar.
Ferit Melen'le o zaman İlhami Soysal takışırdı. Artık karşılıklı atışmalar, cevaplar, önergeler, önergeleri geri almalar birbirini izlerdi.
1965-1969 Meclisi, TİP'liler yüzünden renkli geçerdi. Çetin Altan, Şaban Erik, M. Ali Aybar konuşurken kavga çıkmasın olanaksızdı. Bir Sadun Aren, biraz da Behice Boran ne yapar yapar dinletirlerdi. Parlamenterlerin, özellikle AP'lilerin çoğu yine dışarı çıkardı tabii. Dışarı çıkmak her zaman serbest olmuştur.
Meclis Başkanlığı yerinde oturan Ahmet Bilgin, Behice Boran'a "Hatice" diye hitabeder, "benim adım Hatice değil efendim, Behice" cevabı verilince de "ha Hatice, ha Behice fark yok" diye cevaplardı Bilgin. Seçim gezilerinde Osman Bölükbaşı'nın yanından ayrılmamakla tanınmış, Meclis Başkan Vekilliğine kadar yükselmişti. Bir gün Çetin Altan'ın “Sizin burada yukarıda oturmanız, bir marangoz hatasıdır” sözü, nasıl ortalığı karıştırmıştı?
1969 Meclisi, yine renklidir. Kavgacıları vardır. Celâl Kargılı, çok AP’li veya MGP’linin “ah elime bir geçirsem de şunu bir iyice dövsem” diye aklından geçirdiği, çıkışlar yapar. Bir İhsan Ataöv, ne olmuşsa, eskisi gibi değildir. Sesi, sedası fazla çıkmamaktadır. Ancak Kabadayı belki, Hamido’yu aratmayacak derecede sertti. 1. Erim Hükümeti zamanıydı. Toprak Reformu Komisyonunda, Karaosmanoğlu toplantıyı terketmiş, herkes ağzına geleni söylemeye başlamıştı. Kabadayı da, “ah elime bir geçirsem, şu Karaosmanoğlu’nu” diye konuştu. Dövecekti. Komisyon toplantısı dağıldı. Dışarı çıktı. Talihsiz Karaosmanoğlu, bir şeyden habersiz karşısındaydı. Kabadayı, Karaosmanoğlu’na saygılarını sundu, geçti.
Parlamenterlerin, belki de üzerinde durulacak en önemli kusurları bence fazla okumayı sevmemeleridir. Meclis Kütüphanesinden kitap, eser alıp okuyanlar parmakla gösterilecek kadar azdır. Gazeteler, Meclis Kütüphanesinde okunur, o da tıklım tıklım değildir. Bir Senatör, bir gün “sen ne diyorsun, ben günde tek gazete okumayan Senatör bilirim” demişti de şaşırmıştım. Çünkü, Senato’nun gazeteci dilindeki adı “Okumuşlar Meclisi”ydi. Senatör olabilmek için, kırk yaşını bitirme yanında bir üniversite ya da yüksek okul bitirme zorunluluğu vardı. Yüksek okullar, okumamayı öğrenmek için değildi herhalde.
Bir de, parlamenterlerimizin, nedense yeniliklere karşı bir direnişleri vardır. “SOS” lafını duyan, neredeyse kaçar, uzaklaşır. Bunlar, çoğu zaman espri yollu ifade edilir. MGP’nin Sayın Genel Başkanı Prof. Turhan Feyzioğlu, Meclis koridorunda karşılaşıp selamlaştığımızda, “ne o, dedi, neden bize yüz vermiyorsun, sana Maocu mu dedik?” diye takılmıştı. Bir şey demedim, diyeceğini demişti.
AP’li Senatör Fethi Tevetoğlu’nun “Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler” adlı kitabından aldığım, aşağıdaki pasajlar, 1910 Osmanlı Meclis-i Mebusanında yapılan bir oturumu canlandırıyor:
Varteks Efendi (Erzurum)-Devamla-… Talât Bey, rica ederim darılma. İki söz söyleyeceğim. Diyeceğim ki, sosyalizmin asıl esaslarını bilmeyen adamlar sokakta, şurada burada işitilen lâkırdıları burada söylemesinler. (Gürültüler)
Reis - Geçen gün ziraattan gelen bir zatın ağzından çıkan bu “sokakta toplanmış” lâkırdısını Meclis reddetmişti. Onun için bunu şimdi tekrar reddederler.
Muradyan Efendi (Kozan) - Benim bu hususta söyleyeceğim yok. Müsakkafat vergisi hakkında söz söyleyeceğim...
Mecdi Efendi (Karaşi) - Eğer sosyalizmden bahsolunacaksa, ben de söz alayım. Esasını burada halledelim. Bu meselenin ne münasebeti var, mesele neyse onu halledelim. O halde söz isterim Reis Beyefendi.
Reis - Efendim, sosyalizm meselesi bitti.
Muradyan Efendi (Kozan) - Gerek Zohrab Efendi, gerek Varteks Efendi lüzumundan ziyade ümit ediyorlar. Bugün hiç bir devlet, hiç bir hükümet yoktur ki, sosyalist lehinde söylemesin. (Gürültüler).
Hacı Bayram Efendi (İçel) - Reis Bey, bu sosyalist ne demek? Biz bunu dinlemeyiz.
Reis (Muradyan Efendi'ye) - Rica ederim, lütfen madde hakkında söyleyin.
Muradyan Efendi (Kozan) - Efendim, niçin lehinde söylendiği zaman dinleniyor da aleyhinde söylendiği zaman dinlenmiyor? (Gürültüler, sadede gel sesleri).
Muradyan Efendi (Devama) - Verginin müterakki olmasını istemeyen efendiler söylüyorlar. İsteyen efendiler ne söylüyorlar? Diyorlar ki ne vakit müterakki üzerine vergi alınırsa, o vakit memleket terakki eder. Bunu her bir sosyalist söyleyebilir. (Gürültüler) Günah mı, sosyalistlik nedir? (Şiddetli gürültüler...)
Varteks Efendi (Erzurum) - O istibdat zamanı geçti. (Şiddetli gürültüler).
Reis - Efendim âdettir. Her memlekette sosyalistlikten bahsolundu mu gürültü olur. Rica ederim gürültü etmeyin, (maddeye dair söylesin, sosyalistliği dinlemeyiz) sesleri...
Kostantin Kostantinidi Efendi (İstanbul) Sosyalist, kapitalist hakkında söylemeyin.
Muradyan Efendi (Kozan) - Başka bir lügat söyleyelim, iştirakiyun diyeyim...
Reis - Müzakereyi kâfi görenler ellerini kaldırsın, (ekseriyet) kâfi görüldü.
Dagavaryan Efendi - Efendim, bir sözüm vardır, sosyalistlikten bahsetmeyeceğim.
Reis- Müzakereyi kâfi gördüler efendim...
4 Kasım 1972