Kulislerde Neler Var?

-Fuat Bayramoğlu, Vehbi Koç'un nesi olur?

-Vehbi Koç'un bacanağının damadıdır.

Parlamento kulislerinde, her konu gündemdedir. Konuşulur. Zaman zaman Çankaya'nın tutumu eleştirilir. Bazı çevrelerin, bu arada Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu'nun Korutürk'ü etkilediği ileri sürülür. Yok neymiş? Fuat Bayramoğlu, CHP-AP koalisyonundan yanaymış, onun için uzun zaman verilmemiş Ecevit'e hükümeti kurma görevi. Bir de, 12 Mart sonrasına benzer hükümetler olsa daha iyi olur mu dermiş? Örneğin Naim Talû'ya hükümet üstüne hükümet kurdurma girişimlerinde, uzaktan da olsa etkisi mi olmuş?

Ben pek tanımam Fuat Bayramoğlu'nu. O, 1946-1950 yılları arasında o zamanki CHP bakanlarının örneğin bir Şükrü Saraçoğlu'nun özel kalem müdürlüğünü yaparken, ortaokul yahut lise sıralarında var, yoktum. O yıllardan birinde, CHP'den aday da olmuş. Ancak, artık CHP kaybetme dönemine girdiğinden, 1950'de galiba CHP ile birlikte kaybedip diplomatlığa dönmüş. Adaylığı da konsolosluğuna rastlarmış...

Fuat Bayramoğlu, Hacı Bayram Veli sülâlesindenmiş. Menderes’in müsteşarlarından Ahmet Salih Korur'un da kayınbiraderi. Rübailer yazar, şair yaradılışlı anlaşılan. Pek çok meziyetleri olan Bayramoğlu'nun belki bir kusuru da vardır. Örneğin, pek vefalı değil miymiş? 1960 İhtilâlinde eniştesi Ahmet Salih Korur, Yassıada'ya gittiğinde -kurulu düzene saygısından mı ne- pek ilgilenmemiş kızkardeşiyle.

Söylentilere göre, CGP'liler de onun kanalıyle Çankaya ile bağ kurarlarmış. Emin Paksüt'le arkadaşlığı neredendir bilmiyorum. Bayramoğlu 1941'lerde Afyon'da savcıymış. Emin Paksüt'le eski Afyon Milletvekillerinden Ali Çetinkaya'nın damadı, oradan mı?

Neyse, kulisleri bir an için bir yana bırakalım. Fuat Bayramoğlu halen, Türkiye'de oldukça önemli bir görevdedir. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteridir. Kulislerde bile olsa böyle söylentilerin çıkmaması için çok titiz davranmak zorundadır. Kendine çekidüzen vermek zorundadır yani.

Benim aklıma Bayramoğlu'nun Sayın Korutürk'ü etkileyecek yapıda bir kişi olmadığı da gelir. Diplomattır ama, öyle yön verici, yahut gelecek için ufuk açıcı bir yeteneği de olduğunu pek sanmam. Ancak, kendisine verilen görevi iyi izleyen bir kişi diyebilirim. Yani, katılmıyorum bu bakımdan kulislerdeki iddialara.

Cumhurbaşkanı'nın bazı konularda yardımcılara ihtiyacı yok mudur? Olmaz olur mu? Belki de bu eksiklikten dolayı, işler zaman zaman sarpa sarabiliyor. Bayramoğlu, şöyle olsun, böyle olmasın istermiş, kime ne? Türkiye'de toplum gelişmesinden haberleri olmayanlar, bir süre sürüklerler işleri. Ancak, olaylar ve gelişmeler öyle düşünenleri geride, çok geride bırakıp yürür, gider.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, öteden beri yıldırımlar çeken bir yer olmuştur. Örneğin 27 Mayıs Devrimi'nden sonra Gürsel'in Genel Sekreteri Nasır Zeytinoğlu, kulislerde adı çok söylenen kişi olarak belleklerde kaldı. Ayrıldıktan sonra unutuldu. Belki şimdi bir bankanın yönetim kurulundadır. Millî Birlikçiler, politikacılar o zamanlar çok kızarlardı Zeytinoğlu'na. Cumhurbaşkanı'nı yanıltıyor, Çankaya ile kendileri arasında bağları kopartıyor diye...

Bunca uğraşıdan, çeşitli çevrelerin çabalarından sonra hükümet kurma işi, olayların da gelişmesi sonucu rayına oturuyor gibiydi. Bu da baltalanmak istenmeyecek mi? İstenmiyor mu? Yer yer konuşmalar:

-Kursunlar da görelim. Üç ay dayanamaz. Sonra, Ecevit'e hükümet kurma görevini veren kim?

TRT'dekiler yıllardır ilk kez, "gazetecilik" mi yapmaya başladılar? Haberler de hep bıyık altından gülerek veriliyor gibi...

Askerlerin toplantıları, filân yerde brifingler hep arka arkaya ilginç haberler olarak sıralanıyor.

Gazetelerde haberler.

-Erbakan'ın 38, Ecevit'in 5 dokunulmazlık dosyası var...

-Komisyonları da nasıl bölüşmüşler? Millî Savunma, Adalet Komisyonu Başkanlıklarını MSP almış...

-Bundan ne çıkar?

Ne çıkacak? Komisyon Başkanı isterse, Erbakan'ın dokunulmazlık dosyasını dört yıl getirmez gündeme.

Hiç unutmam, Çetin Altan günlerce AP'den "88 sanıklı iktidar" der de kimse kulak aşmazdı. Kimsenin dokunulmazlığı kalkmadı da, sadece Çetin Altan'ın -sabahlara kadar uğraşarak- dokunulmazlığı kaldırıldıydı. Dosyaları Meclis Komisyonlarında yıllarca bekler, kimse aldırmazdı da, 12 Mart sonrasında üç gencin dosyası yanlışlıklar bile yapılarak apartopar komisyonlardan, Meclislerden geçirilivermişti... Anayasa Mahkemesi usulden bozmuştu bunu sonra...

MSP'yi "kapattırma" istekleri de var mıdır? MSP hükümete girmeyi bu endişeden mi çabuklaştırmayı düşünmektedir? TİP kapatılırken, -hatırladığım- hiç bir yerden itiraz sesi gelmemişti. Kapatılan partinin yöneticileri içerdeler şimdi. TİP'in kapatılmasını sağlayan, o zamanki "ortam"dı, estirilen havaydı bildiğim. Şimdi bu hava var mı?

MSP, içindeki çelişkilerin ve şimdiye kadar uyguladığı politikanın gereği, koalisyon masasına zayıf oturuyor. Bu açık. Zayıflığı nedeniyle, oranından fazla sandalye istiyor anladığım, iç çelişkileri sürdüğünden, ben koalisyonun kurulmasından sonra MSP’den bazı istifalar olacağını da tahmin ediyorum. Ancak istifa edenler nereye giderler? AP ile bütünleşmeye mi? Bunların sayısının çok olacağını sanıyorum...

Kulislere, sözün başına geleyim. Soru şu:

-Ecevit'e hükümet kurdurulacak mı, kurdurulmayacak mı? Sorun bunda...

12 Ocak 1974