Burjuva Kimdir?

Yıl 1971. Toplanıp getirilen, doldurulmuş Balmumcu'ya. Balmumcu, İstanbul'da. Ruhi Su, Turhan Selçuk, Nevzat Hatko, Sabahattin Eyüboğlu... Daha kimler? Kimse neden getirildiğini, suçunun ne olduğunu bilmiyor. Biraz sonra Adlî Müşavir Turgut Akan geliyor oraya:

-Çevremde halka olun. Kimin önünde durursam, kimliğini ve suçunun ne olduğunu söyleyecek...

Halka olurlar. Müşavir Turgut Akan, kiminin önünde durur:

-Adım Ruhi Su. Müzisyenim. Buraya neden getirildiğimi bilmiyorum.

-Siz Kafkas Kulüp'te çalıştınız mı?

-Evet...

Turgut Akan, biraz sonra oradakilere şöyle der:

-Arkadaşlar, bizim aradığımız üç kişidir. Sîzlerin çoğunuzu boşuna toplayıp getirmişler.

Haydiii, herkesin kafasında bir soru. "Acaba üç kişiden biri ben miyim?" kuşkusu...

Aradan zaman geçer. Oradakiler, bırakılırlar ardı ardına. Ruhi Su bir gün Emniyet Birinci Şube'ye çağrılır. Soru:

-Siz Kafkas Kulüp'te, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın "Almanya'da Çöpçülerimiz" şiiri ile Kazak Abdal'ın taşlamasını okuyormuşsunuz?

-Evet...

-Bunlarda komünizm propagandası varmış...

-Allah Allah nerden çıkmış bu iddia?

Komiser, gün görmüş adam. Sormuş:

-Ruhi Bey, sanatçı arkadaşlarınız arasında sizi çekemeyen biri ihbar etmiş olmasın?

-Vallahi bilmem...

Gel zaman, git zaman Ruhi Su'yu bu kez sorgu yargıçlığından, arkasından Ağır Ceza'dan çağırmışlar. Dâva aynı dâva. Bilirkişi seçilen Sulhi Dönmezer, Kazak Abdal taşlamasının tarihsel bir metin olduğunu, Dağlarca'nın şiirinin de, ozanın duygularını dile getiren bir eser olduğunu bildirir. Mahkeme devam etmektedir. Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesinde. Galiba, savcı bir ara önerir yargıca:

-Muhbirlerin de dinlenmesini istiyoruz.

Sonra mahkemede muhbirler de dinlenmiş. Muhbirler: İstanbul Operası'nda çalışan Ender Arıman ile eşi, Sevinç Arıman...

Almanya'da Çöpçülerimiz'i de, Kazak Abdal'ı da çok önceleri dinlemiştim Ruhi Su'nun sazından. İki dörtlüğü şöyleydi taşlamanın:

Eşeği saldım çayıra,

Otlayıp karnından doyura

Gördüğü düşü hayıra

Yoranın da...........................

Gammaz ile madrabazın,

Malı vardır da yemezin,

İkisin meyyid namazın,

Kılanın da.............................

Ruhi Su, İstanbul'a yarın dönecek artık. Bir gece kulübünde birkaç haftadır çalıştığını söylemiştim. Birkaç dostla onu dinlemeye gittiğimizi sonradan öğrenince, görüşemediğine çok üzülmüş. Bir arkadaş evinde, sazını dinletti yine bize. Sonra konuştuk. Birkaç yıl önce, Anadolu'ya yaptığı bir geziyi anlattı:

-Bir avukat arkadaşla çıktık yola. Pir Sultan için çalışmalar, derlemeler yapacağım. Maraş, Malatya dolaylarını dolaşıyoruz. Bir kahveye iniyoruz. Hoşbeş sohbet... Daha önceden de kararlıyız. Öyle politik konuşma filân yapmayacağız. Bir gün yine kahvede oturmuş, konuşurken biri sordu:

-Pir Sultan devrimci miydi?

Hoppalaaaa... Buyurun bakalım. Anlatıyorum, dilim döndüğünce. Sonra, orada tanıdık birkaç arkadaş da çıktı. Kahveden ayrıldık, konuşuyoruz.

-Filân seni sıkıştırmış yine?

-Öyle oldu.

-O, her uğrayana yapar bunu. Geçenlerde biri daha gelmişti. Ona da sordular... Adam dayanamamış, sormuş:

-Sen söyle bakalım, burjuva nedir?

-Onu bilmeyecek ne var, karısından korkandır...

Böyle karşılık vermiş bizimki iyi mi?

Köylülerimizin, kasabalılarımızın giderek daha bilinçlenmekte olduklarını konuştuk, söz arasında. Karacaoğlan'dan, öbür ozanlardan çaldı, söyledi. "Dursun Bebek"i dinledik. Dursun Bebek şimdi 23 yaşındadır... 1951'de Behice Boran, cezaevine girdiğinde dünyaya gelmişti. Melih Cevdet Anday'ındır şiiri...

Tahsin Saraç, Ruhi Su için yazmış bir şiir. Daha yayımlanmadı. Son dörtlüğü şöyle:

Al sevgiye ak gül durmak

Ve kavgayı bin dağ sürmek

Sesle ölümleri vurmak:

Ruhi Su'da türkülenmek.

Eylem, Ruhi Su'yu uslu uslu dinledi. En çok, "Kiziroğlu Mustafa Bey..." türküsünü sevmiş. Dün sabah kendi kendine söyledi bana bakarak:

-Kiziroğlu Mustafa, poh, poh, poh...

24 Şubat 1974