Ecevit, Meclis'in ikinci katındaki Genel Başkanlık odasında Meclis oturumunu veren hoparlörün düğmesini kapadı. Meclis Başkanı ile ilgili turların uzamasından çok Başkanlık yerinde oturan AP'li Kinyas Kartal'ın, turları sürdürmeyip birleşimi ertelemesine üzülmüştü. Meclis dağılınca CHP'liler pek bir yere kımıldamadılar. Üzgün Ecevit, alt kata grup salonuna indi. Grup toplanmıştı.
Meclis Başkanlığı oylaması yapılırken CHP'nin yakın gelecekteki Dışişleri Bakanı adayı Haşan Işık, sürekli olarak Orta Doğu olaylarındaki gelişmelerle ilgili son bilgileri Genel Başkan Ecevit'e iletiyordu. Durum kritikleşmişti. Böyle bir durumda Meclis 1 Kasım'a kadar tatile girmemeli, aralıksız çalışmalıydı. Ecevit'e gelen bilgilere göre Türkiye, Türkiye'deki Amerikan üslerinden, Amerikalılar'ın Orta Doğu'ya asker sevketmelerine izin vermemişti. Almanya da öyle yapmıştı. Orhan Birgit, Orta Doğu olayları hakkında Meclis'i aydınlatmak için konuşma yapmak istemişti. Fakat o sırada Kinyas Kartal, Meclis'i 1 Kasım'a kadar tatile soktuğunu açıklayıvermişti. CHP'lilere göre, Meclis böyle bir kritik durumda sürekli çalışma halinde olmalıydı. Grup toplantısında Ecevit, CHP'lilerin 30 Ekim'de Meclis'te grupta olmalarını istedi. Milletvekilleri bu arada, Ankara'dan ayrılmayacaklar, kulakları Genel Başkanın çağrısında olacaktı. CHP'lilerden bazıları da Ferda Güley'e oy vermemişlerdi. Acaba, Ferda Güley'i tutmayanlar birkaç tur sonra Güley'in yerine başka bir adayın gösterileceğini mi düşünmüşlerdi. Ecevit Meclis'te CHP'liler arasında bir dayanışma örneğinin verilememesine de üzülmüş olmalıydı. Anlaşılan oydu ki, Cumhuriyetin 50. yılına CHP kendi hakkı olduğu halde CHP'li bir Meclis Başkanı ile giremiyordu.
Bir zamanlar dağlara hükmeden aşiret reisi, dağlar hâkimi Kinyas Kartal neden öyle yapmıştı ki? "Ne de olsa AP'lidir. Ohoooo, daha ne ince politik oyunlara tanık olacağız bakalım" diyenler çıkar belki. Kinyas Kartal'a da.
-Boş ver, uzat. Burunları sürtülsün biraz... mı demişlerdi AP'nin ileri gelenleri?
Sabit Osman Avcı'nın frağı bir güzel uymuştu Kartal'a. Bu yüzden, oradan buradan frak arama derdi kalmamıştı. Ama, Sabit Osman Avcı'nın boyu daha uzun değil mi?
-Canım kim görecek, kürsünün arkasında oturan adamı? Herkesin işi yok da, pantolonun kıvrık olup olmadığına bakacaktı...
Dağlar hâkimi Kartal, Van'da Ferit Melen'le seçim kavgası verdi geldi. Yirmi dört bin kişisi vardı. Bunun yirmi bini oyunu verdi Kinyas Ağasına. O da geldi işte, hem Parlamentoyu yönetme görevi ile üstlenerek.
Melen'e, Ferit Bey'e yani, için için kızmıyor değildi. Gerçi, Ferit Bey geçmişte yardımcı olmuştu. Van Üniversitesi için Van'daki çiftliğini kamulaştırmış, bilmem kaç milyonu kazandırmıştı ya, sudan ucuza kamulaştırılmıştı yine de.
Ferit Bey, Van'a bir eski Başbakan olarak gitti. Köylüler, Ferit Bey'i yine Başbakan olacak sanıyorlardı kim bilir? Van'a iki helikopterle mi gelmişti, neden? Ferit Bey, Van'dan ayrılsa köylüler:
-Herhalde Ankara’dan çağırıyorlardı. Belki de Genelkurmay Başkanı çağırmıştır. Bir şey danışacaklardır. Seni beni çağıracak değiller ya...
Van'da seçim kızıştıkça kızışmıştı. Hattâ, bir düğün öyküsü de anlatırlar. Damat, Kinyas Ağa tarafı, gelin Ferit Bey. Düğün olup biter. Gelin mi, gelinin yakınları mı Ferit Bey'e oy verecek olur. Fena bozulur Kinyas Ağa tarafı. Haber salınır:
-Gelini geri göndeririz vallahi...
O kadar kişiyi yöneten Kinyas Ağa dinlemez vallahi, gönderiverir de...
Ferit Bey, yoklamaları kazanıp, Ankara'ya gelişlerinden birinde - galiba Meclis'te- asansör kapısında, CHP'li İlyas Seçkinle karşılaştı. "Tebrik ederim" dedi İlyas Seçkin'e. Sonra sordu:
-CHP olarak Ankara'da kaç çıkarırsınız?
-Sizin Türkiye’de çıkaracağınız kadar... 12 tane çıkarırız.
-CGP'ye neden bu kadar veriyorsun?
-Eeeeeee, o kadar işte. Çünkü siz, on dört tane çıkarırsanız, hükümet kurarsınız...
Ben ummuyordum doğrusu, Kinyas Kartal bir bakıma iyi yönetti doğrusu. O kadar üyeliği sırasında ant'tan ant'a kürsüye çıktığını hatırlarım. Yine de iyi yönetti diyorum kendi kendime. İnce politikalarına kulak asmasaydı AP'li ileri gelenlerin daha iyi olurdu ne bileyim...
MSP'nin naz dönemi başlıyor gibi biraz. Kulislerde söylendiğine göre, ağır bakanlıkları istiyor koalisyon için. Örneğin, Milli Eğitim, Adalet, İçişleri belki Millî Savunma da vardır. Koalisyon koşulları içinde lâyiklik konusunda da bir Anayasa değişikliği istese ya? Bülent Bey'i derin derin düşündüren konulardan biri de buydu.
Çeşitli çevrelerde, çeşitli kulislerde konuşmalar:
-Fakat, nasıl olacak bu iş?
Süleyman Bey, ellerini ovuşturuyor, anlayacağınız.
Cumhurbaşkanı Korutürk'ün liderlerle görüşmesi tamamlandı. Korutürk'ün eğilimi öteden beri Parlamento'da sandalyesi en kalabalık parti liderini hükümeti kurmakla görevlendirmek. Ecevit'e düşüyor bu görev belli.
Ancak, Ecevit’in de karamsar olmaması gerek. Seçimleri nasıl Türkiye'de özgürlük isteyenlerin oylarıyla alıp geldiyse, bundan böyle de yurtta huzuru sağlayıcı girişimlerde gözünü kırpmamalı.
Karaoğlan'ın bir kafa adamı olduğu kadar duygu adamı olduğunu bilir çok kimse.
Babam, ramazanda oruç tutanlar az oldu mu, "Bu ramazan çok garip geldi" derdi. Önümüz bayram. Bu bayramda gülenler az oldu mu, "Bu bayram çok garip geldi" diyeceğim.
Bayram garip gelmese...
27 Ekim 1973