İlginç Şeyler Oluyor Son Günlerde

Rahmetli baba Demirel, çok severdi onu. Süleyman'dan, Ali'den, Şevket'ten ayırmazdı doğrusu:

Benim bir oğlum da sensin, derdi. Adı "Orhan"dı. Orhan Büyükalp. Süleyman Bey'in sınıf arkadaşı. Çoktanberi de Karayollarının Antalya Bölge Müdürü.

CHP'li Erol Çevikçe CHP-MSP ortaklığında Bayındırlık Bakanı olun­ca, yapılan şikâyetlere dayanamamış, Orhan Büyükalp'ı Antalya'dan Ankara'ya almıştı. Orhan Bey'in ağabeyisi de o zaman Karayolları Ge­nel Müdür Yardımcısıydı, o da görevinden alındı, bir danışmanlığa veril­di. CHP-MSP ortaklığı bitti, gel zaman git zaman "Cephe" hükümeti ku­ruldu. Bayındırlık Bakanlığı'nın başına MSP'li sakallı Fehim Adak, Kara­yollarına da Orhan Batı getirildi.

Yapılan ilk işler arasında, Orhan Büyükalp'in Ankara Karayolları Bölge Müdürlüğünden yeniden Antalya Bölge Müdürlüğü'ne atanması, kardeşinin de Bayındırlık Bakanlığında bir göreve getirilmesi vardı. İyi mi? Kardeşinin adı, Öztekin Büyükalp.

Erol Çevikçe, bu iki kardeşi neden görevlerinden aldı, cephe iktidarı Orhan Büyükalp'i Ankara gibi yerden Antalya'ya neden geri verdi? Or­han Büyükalp'in Antalya bölgesinde milyarlar tutan arsası, arazisi oldu­ğu doğru mudur? Görevden alınırken, arkadaşlarına neden;

Göreceksiniz, ben buraya yeniden geleceğim... dedi.

Bilmiyorum. Öyle şeyler ki, bunları sağlam bir Meclis araştırması, soruşturması ortaya çıkarabilir.

Devlet memurlarından "mal bildirimi" alınır ama, bunların kayıt üs­tünde kalmasından öte, bir yararı olduğunu sanmıyorum. Bir yolsuzluğu fiilen görülecek de, belki o da binde bir, "Bu adam bu kadar serveti ne­reden edinmiş?" diye sorulacak.

Zaman zaman sakal da bırakır, Antalya Bölge Müdürü. Ama, bu MSP sakalı değil, "Şantiye sakalıdır”. Traş olacak zamanı yok yani.

Fehim Adak, bu atamaların hesabını verebilir mi bir gün? Bakanlığı allak bullak etmesinin hesabını.

Karayolları, iyidir hoştur. Öteden beri çalışkan kuruluşlar arasında sayılır. Ama, devlet araçlarını partizanca kullanma olasılığı en fazla olan kuruluşlardandır da.

Bu yaz kamu kuruluşlarının kampları arasında en az ilgi çekeni ka­rayolları kampları idi. Kamplarda haremlik selâmlık uygulanmaya kalkıl­dı. İçki içmek -bira bile- yasaklandı. Eeee, memur niye gitsin yazlığa dinlenmeye öyleyse. Bazı bayan memurlar buna tepki gösterdiler, ma­yo seçerken bir hayli terlediler. Kumların üstünde toplu namaz kılınıp kılınmadığını da bilemiyorum.

Karayolları Genel Müdürü Orhan Batı, bir süre önce bir sendikanın kongresine çağrılmıştır. Kongre başkanı, konuklara söz verileceğini, ko­nuşma olanağı sağlanacağını söyledi. Kürsüye çıkan, divan başkanlığı­na teşekkürle konuşmaya başlıyordu. Batı da şöyle dedi:

Bana burada bu saatte, bu değerli arkadaşların arasında bulunup konuşma fırsatını veren...

Divan başkanı hafifçe kaykıldı sandalyesinde. Başıyle Orhan Batı'yı selâmlamaya hazırlanıyordu ki, Batı konuşmasını sürdürdü:

... Konuşma fırsatını veren Cenâb-ı Allaha şükürler olsun.

Bakanlıklarda ilginç şeyler de oluyor son günlerde. Milli Eğitim Ba­kanlığımda, üst görevlerden birine getirilmiş, bir eski MHP müfettişi, bir gece elinde tabancasıyla bakanlığın "gizli" arşivine girdi. Gece orayı bekleyen memura tabancayı dayayıp, gözdağı verdi:

Şu benim dosyamı ver, bakayım...

Memur, elini atmasıyla tabancayı yere düşürür, yüksek dereceli me­murla, küçük memur kapışırlar, yerlere yuvarlanırlar. Olay duyulur, adı arkadaşları arasında "deli"ye çıkan yöneticinin yetkileri alınır, sorun ka­panır gider. Milli Eğitim bu durumda demek...

Eğitimci Osman Korkut Akol'un cenazesinde kimler vardı?

TÖB-DER yöneticileri arkadaşları, eski savcı Şiar Yalçın, Prof. Koçtürk, Halit Çelenk, Nezihe Şengil, Salim Şengil...