Tutukevlerinde günler nasıl geçer, merak etmez misiniz? Akşam olunca demir sürgülü kapılar üstünüze kapanınca ne duyarsınız? Her istenmeyen, dilenmeyen durumun getirdiği teselliler de yok mudur?
Geçenlerde, tutukevlerinden dışardaki dostlara, özellikle kadınlara, kızlara tutukevlerinde örülmüş bel kemerleri geldi. Bunların en iyilerini -söylentilere göre- Profesör Sadun Aren ile Bekir Yenigün, Hüsamettin Güven yapıyorlarmış. Yedikleri zeytin tanelerini atmıyorlar, bunları delip bir güzel dizip kemer yapıyorlarmış. Boş zamanda kitap, gazete okuyorlar içerde.
Bağımsız (eski TİP) Kocaeli Senatörü Fatma Hikmet İşmen, birkaç gün önce ilginç bir mektup aldı. Birikte okuyalım, bir mahpusun mektubunu:
Sevgili Hikmet hanım,
Defterleri aldığımdan beri size mektup yazacağım. Bugün, yarın derken günler geçti gidiverdi. Hapiste günler öylesine çabuk geçiyor ki, şaşarsınız. Hem erken kalkıldığı halde... Kahvaltı ve yemekler, havalandırmalar, yoklamalar günü bölüyor ve kısaltıyor. Araya banyo, çamaşır yıkama gibi işler de giriyor. Kalan zamanı da günü yararlı geçirmiş olmak için, okumak, çeviri, daktilo yazmak, örgü veya iş işlemekle dolduruyorsunuz. Ve gece yatağa yorgun argın giriyorsunuz. Cidden hiç şaka değil. Halbuki dışarda iken insan, hapiste de vakit geçmek bilmez, diye düşünür.
Defterler bana geçmiş yılları hatırlattı. Zamanın ölçüsü bakımından çok yakın, niteliği bakımından çok uzak yılları. Bahçeye çıkıp açık havalarda Çankaya, Dikmen tepelerini görünce de sık sık hatırlıyorum sizin balkonda oturduğumuz akşamları. Her nedense yine öyle oturacakmışız gibi geliyor bana. Onbeş yılı ciddiye alamıyorum bir türlü. Uzaktan siyaset sahnesini izlemek de ilginç. Çok gazete, dergi alıyoruz, onları okumak da her gün üç dört saat alıyor.
Şimdi gece... Son yoklamadan sonra yazıyorum bunlar.. Koğuş sessiz. Herkes bir işle meşgul. Mektubu bitirince tercüme pacağım ve böylece günün programı kapanmış olacak. Sabah altı altıbuçuk arası kalkacağım.
Siz neler yapıyorsunuz? Yazarsanız sevinirim. Munise hanımı goru- yor musunuz? Selâm ve sevgilerimi söyleyin lütfen. Diğer eşe dosta da.
İşte bizim hapishane havadisleri bitti bile. Günler çok dolu Ie beraber, çok yeknesak da. Bugün tam bir bahar havası vardır. İçim bir genişledi? ferahladı ki... Koğuş sanki genişlemiş gibi geliyor. Bahçe de öyle . Duman, azalmış hava ciğerlere daha yumuşak daha dost Havanın bir değişimi bile böylesine sevinç kaynağı oluyor hapiste. Küçük şeyler büyük değer kazanıyor ve insan mutlu olmak nedenim buluyor yine de.
Hatırladığınız için teşekkürler eder, gözlerinizden öperim.
Behice Boran
26 Şubat 1973