Ferit Bey Van'a Niye Gitti?

Altan Öymen, Lozan'dan dönmeden bir kurcalasa Hacı Ali Demirel, hiç geçtiğimiz birkaç yıl içinde İsviçre'ye uğramış mı? Orada kimle kaç kez görüşmüş? O görüştüğü kimsenin yurt dışına gidişinde yardımı ol­muş mu, olmamış mı? İyilikler yerde kalmaz elbet.

Şellefyan'dan söz ediyorum.

14 Ekim 1973 seçimlerine, sonuçlarına Süleyman Bey kadar Hacı Ali Bey de içerlemişti sanıyorum. O da ağabeyisi gibi düşünüyordu ne bileyim... "Bu millete iyilik yaramaz, ben de başımın çaresine bakarım" demiş, ortalıkta artık görünmez olmuştu. Yok olmuştu nerdeyse.

Pek de yok olmamış Demirel kardeşler, bir de yeğen çıktı üstelik. Daha da var. Bir de bacanak.

Bacanak, Süleyman Bey'in bacanağı. Isparta’da Millî Eğitim Müdürü'yken, Mustafa Üstündağ zamanında görevinden alınmış, Kars'a mı nereye verilmişti. İstifayı bastı gitmedi. Bekledi, Cephe'nin kurulmasını. Şimdi yine Isparta’da Millî Eğitim Müdürü. Çağırıyor karşısına kıyacak­larını:

Hakkâri'ye mi gitmek istersin, yoksa görülen lüzumu mu işleteyim ha? Dile bakalım, ne dilersin? İstersen kendiliğinden istifa et de, sicilini de lekelemiyeyim...

Peki, istifa ediyorum.

Kurbanlarının elinden gönüllü istifa mektuplarını alıyor, böylece yar­gı organları karşısında da sorumlu olmaktan kurtuluyor bacanak...

Isparta Halk Eğitim Müdürü Zafer Kızıldağ, AP'li bilinirdi. Cephe ge­lince, Ticaret Lisesi öğretmenliğine atayıverdiler. Şaşanlara şöyle karşı­lık veriyorlardı:

Evet, AP eğilimli idi, ama Ecevit döneminde azıcık sola kıvırdı. AP'ye tam hizmet etmedi. Bize böylesi yaramaz.

Isparta Defterdarı da Bitlis'e sürüldü. Bütün olup bitenleri Ispartalılar, "Ulusal Bacanak"tan biliyorlardı. Herşeyin altında onun başı vardı.

Önseçimler iyi ki bitti. Ecevit de, öbür liderler de nerdeyse sokağa bile çıkmadılar anlam çıkarırlar diye. Yolda, sokakta karşılaştıklarımız daha merhaba demeden saldırıyorlardı:

Delege misin?

Yoooooo, neden sordun?

Delege değilsen işime yaramazsın.

Soran, diyelim, CHP'lidir. Bir AP'li giriyor koluna aday adayının:

Ben delege değilim, sizden de değilim ama işine yararım gel...

Bir AP'linin CHP'liye ne yardımı dokunabilir ki?

Dokunabilirmiş. Örneğin AP'li avukattır yahut doktor. Ankara'nın her

ilçesinde hatta köyünde müvekkilleri, hastaları vardır. Bunların içinde delegeler de bulunur, olur ya. Onlara söyleyebilirmiş:

Bak, ben CHP'li değilim ama sizin aday adayları arasında Hafız Bey var, çok kıymetli adam. Yoklamada oylarınızı ona verin. Seçimde vallahi bizi bile geçersiniz..

Hafız Bey kazanamadı önseçimleri.

Önseçimlere girip kazanıp gelmek ne zormuş meğer. İçinde olmalı ki, ıcığını, cıcığını öğrenebilesin. Destek var, köstek var, kasnak var, ka­zık var..

Desteğinizi beklerim artık... Ekliyor:

Yahut kösteğinizi...

-Çok şakacısınız...

Yoooo, ben artık espri filân yapmıyorum. Ciddî şeyler söylemek zorundayım. Adayım ben aday.

Bir de kasnaklama yöntemi varmış. Önce, oldukça yüklü oyu olan iki ilçenin delegelerini ayarlayıp, onlara güveneceksiniz. Sonra öbür adaylarla, işbirliğine ve pazarlığa.

Ben de iki ilçe var, şu kadar yüz de oy. Sen bana iki ilçende şu ka­dar oy sağlarsan benden de şu kadar oy alırsın, fakat kasnaklamak yok.

Ayıp ettin, sen bana güven.

Yoklama günü, komşu adayın erketecisi, sandığın yakınına gelir gözler. Öteki, sabahleyin oy verecek delegeleri ağırdan göstermelik sü­rer sandığa doğru. Erketeci görür, haberi götürür adaya.

-Tamam...

Tamam değildir gerçekte. Akşama doğru yığın yığın gelen delege postaları vermezler oylarını. Al sana onbeş oy da için açılsın.

CHP'de böyle oyunlara gele gele alışmış... İlyas Seçkin bir gün şöy­le demişti:

Bunlar öyle kazıklardır ki, tadından yenmez...

Ferit Bey Van'a niye gitti, diye düşünüp duruyordum. Ferit Bey kar­şıladı:

Ben her yıl giderim. Seçmenlerimle görüşürüm.

Van'da seçim yok, birşey yok. Yok mudur altında bunun da birşey?

Kinyas Kartal oradaydı. Diyelim, onun da seçim bölgesi. İstanbul CHP Senatörü Mehmet Feyyat'ın Van'da işi ne? O da doğma büyüme Gevaş'lıymış. Van'lı...

Mehmet Feyyat, takıldı Kinyas Kartal'a. Zaten karşılaştıkça takılır, biraz da onu kızdırmaktan hoşlanırdı. Kinyas Kartal da, Mehmet Feyyat da Kürtçe sözcükler söylerdi yer yer..

Tebrik ederim seni. CGP, AP'ye katıldı; sana kriko oldu.

Tabii ki, biz ev sahibiyiz. Onlar bize katılıyorlar. Sana ne oluyor? Belâyı seremini? (Başımın belâsı mısın?)

Kinyas, diyorlar ki CGP size gelince ortak listenin düzenlenmesi için Ferit Bey'in eline geçecektir.

Tu merak neke, işi hattizanım (Sen merak etme, ben işimi bilirim).

Feyyat, azıcık daha yüklendi Kartal'a.

Bütün torunların CHP'ye girdi. Sen hâlâ AP'de kalacak mısın?

Belâyı seremini?.. Kartal ağa, mırıldanarak uzaklaştı.

Ferit Bey, Van'a vardı. "Beşkardeş" otelinde yeri ayrılmıştı. Kim bilir, Beşkardeş Oteli'nin sahibi Selâhattin Başıbüyük, CGP ile AP birleşince ilçe başkanlığına getirilecekti belki de. Ama, Ferit Bey Van'a varmadan Kartal Ağa oradan ayrıldı. Müslih Görentaş (o da CGP'li) Londra'ya git­me bahanesiyle Ankara'ya geldi. Bir Salih Yıldız kaldı Van'da. Ferit Bey'le Salih Bey uzun uzun konuşmuşlardır artık...

CHP'lilere sorarsanız, Ferit Bey boşuna gitmiştir Van'a, CGP-AP birleşmesi gerçekleşse bile CGP tabanı AP'ye gitmeyecek, seçimlerde de tümüyle AP'ye oy vermeyecektir, CGP tabanı, yakın geçmişin CHP'lisidir, azından paşacısıdır çünkü. Bu seçimlerde CGP'nin AP'ye ne kattığını göreceğiz.

Anladığım, AP'ye katılan CGP tabanı değil, Feyzioğlularıdır.

(3 Eylül 1975)