Ev Sahibi Askerlerle Konuk Politikacılar

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Gürler, yemekten önceki kokteyl sırasında, masanın yanındaki sandalyeye rahat bir biçimde oturmuştu. Çevresinde, AP'nin hemen hemen ileri gelenleri vardı. AP’nin bütçe komisyonu üyelerinden İsmet Angı, Vedat Ali Özkan, Nuri Bayar, Cihat Bilgehan, Sadık Tekin Müftüoğlu ve Seyfi Öztürk, Genelkurmay Başkanı ile konuşuyorlar, konuşmalar bazan gittikçe hızlanıyordu. AP'liler neler söylüyorlardı? Genelkurmay Başkanı ne diyordu? Doğrusu, uzaktan pek anlaşılamıyordu.

Genelkurmay Başkanı Gürler ile AP'li Seyfi Öztürk'ün önce hararetli bir biçimde ikili konuştukları dikkati çekti. Acaba bu konuşma, Öztürk’ün Bütçe Karma Komisyonunda yaptığı konuşma ile mi ilgiliydi? Olabilir...

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Gürler'in, AP'lilere Madencilik Tasarısının, hükümetten geldiği biçimde geçmesinin yararlarından söz ettiği akla gelebilirdi. Belki de konuşmalar bununla ilgili bile değildi.

Ancak, AP Genel Başkan yardımcılarından İsmail Hakkı Tekinel, kokteylden bir gün sonra, meclis kulisinde arkadaşlarına:

-Biz, hükümet tasarısına oy vereceğiz... diyordu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Nuri Kodamanoğlu:

-Hükümet tasarısı, meclisten geçmezse istifa ederim... diyebiliyordu.

Kokteyl de, yemek de, salı akşamı orduevinde verildi. Burada evsahibi askerler, konuklarsa politikacılardı. Milli Savunma Bütçesi, Bütçe - Plan Karma Komisyonu'ndan geçtiği gün, her yıl olduğu gibi, Milli Savunma Bakanı, bu yıl da, komisyon üyelerine orduevinde bir yemek verdi.

Yemek öncesi kokteylde, Genelkurmay Başkanının yanına, AP'lilerden başka politikacılar hemen hemen yaklaşamadılar denebilir.

AP'lilerin bir "hava" alma, ne olup bittiğini öğrenme ihtiyacında oldukları anlaşılıyordu. Kokteylden sonra yemek salonuna geçilirken, AP’liler yine Genelkurmay Başkanı ile birlikte salona geçtiler.

-Kuyucu Murat Paşa ne yapıyor?

CHP'li üyeler de, kokteylde bir köşede, "omuzları kalabalık", yüksek rütbeli askerlerle konuşmaktaydılar. Askerlerden kimler vardı? Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Orgeneral Eşref Akıncı, Genelkurmay İkinci Başkanı Turgut Sunalp, Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral irfan Özaydınlı bir köşede bütçe komisyonu üyeleriyle konuşurken, bir başka köşede Hava Kuvvetleri Komutanı Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Kayacan, Ankara Sıkıyönetim Komutanı Ersun, Yüksek Askeri Şûra üyeleri, karşılarındaki sivil komisyon üyelerine birşeyler anlatıyorlardı.

Askerler, eski DP’lilerin siyasi haklarının geri verilmesi ile ilgili çabalara karşı serttiler. Fakat evsahibi olarak, komisyon üyesi politikacılara son derece nazik olduklarını belirtmek gerek. Kokteylde ve yemekte, o kadar asker ve sivilin arasında tek kadın vardı. "Bağımsız Halkçılardan, Nermin Neftçi. Bütçe Komisyonu üyesi olarak, yemeğe çağrıldı. CHP'li komisyon üyelerinden Mustafa Ok, Ahmet Şener, Kemal Önder, Salih Tanyeri de oradaydılar.

-Bu hükümetin istifa etmesi lâzım...

Bunu söyleyen, CHP'li üyelerden biriydi. Bu sözü dinleyen asker evsahibi, dinliyor, kendi düşüncesini belli etmiyor görünüyordu, "Reformların sulandırılmaması" konusu da sık sık geçen sözler arasındaydı.

Konuşmalar, o kadar hararetli ve -herhalde- tatlıydı ki, bazı üyeler, kokteylden yemek salonuna yapılan çağrıyı duymamışlar, konuşmaya devam etmişlerdi.

Büfede, herkes yemeğini tabağına kendi aldı, bir kenara çekilip hem sohbet etti, hem yedi. Büfe de zengindi doğrusu...

Son sıralarda Milletvekilliğinden istifa eden edene. Talât Orhan istifa etti, arkasından geri aldı. Kodamanoğlu -herhalde bakanlıktan- istifa edeceğini söyledi. Önceki gün de Bütçe-Plân Karma Komisyonunda konuşan AP'li Ahmet Buldanlı, Muğla Valisinden yakındı. Bakan Ferit Kubat'a "açın telsizinizi, valiyi Muğla'da grayın. Yerinde bulursanız Milletvekilliğinden istifa etmeye hazırım" dedi. AP'nin Muğla Milletvekili Ahmet Buldanlı’nın, Muğla Valisi'nden ne istediğini doğrusu kimse pek anlayamadı. Buldanlı'nın konuşmasından, 16 yıl jandarma komutanlığı yaptığını öğrendik. Yaşar Kemal'e neden pasaport verilmediğini soran Hayrettin Uysal'a, adını anmadan karşılık verdi. Değil Yaşar Kema, Bertrand Russel da olsa, sakıncası varsa pasaport verilmeyebilirdi. Bul- danlı, Bertand Russel adını "Berkant Rasil" diye söyledi. Yaşar Kemal diyeceğine Esat Kemal deyince, gülüşmeler oldu. "Yaşar Kemal” diye fısıldadı üyelerden biri.

İçişleri Bakanı Ferit Kubat, eleştirileri dinlerken, hemen hiç renk vermiyordu. Biliyordu vereceği cevapları. Örneğin Yaşar Kemal'e kim diyordu, pasaport verilmedi diye? Gerekli soruşturma yapılmış, salı akşamı İstanbul'a "pasaportunu verin" diye talimat verilmişti. Biraz geç olmuştu ya, mesele basına dökülüp, kamuoyuna yansıyınca, daha fazla geciktirilmezdi zaten. Öbür verilmeyen pasaportlar ne olacak. Bakalım, elbet onlara da sıra gelirdi...

22 Aralık 1972