Öğretmeni dinleyin!...

Konya "Devrim" Ortaokulu Sosyal Bilgiler öğretmeni Ali Önder Öndeş, bir yıl içerisinde beş görev yeri değiştirdiğini bildiriyor. Devrim Ortaokulu, Ali Önder Öndeş'in, 1979'dan beriyse onbirinci görev yeri. Ali Önder Öndeş, bakanlığa yol­ladığı yazının bir örneğini "Ankara Notları"na göndermiş. Bir yerinde şöyle diyor öğretmen:

1- Eşim, şu anda Manisa Merkez Atatürk İlkokulu ana sınıfı öğretmenidir. Anayasamızın, ailenin korunması ile ilgili hükmü ve MGK’nın 12 sayılı, aynı eşlerin birleştirilmesine ilişkin genelgesiyle, MEB'in benimle ilgili tasarrufu çelişmektedir. Eğer, Manisa'da görev yapmam sakıncalıysa, aile bütünlüğü bozulmadan, Manisa’nın Saruhanlı vb. bir ilçesinde görevlendirilebilirdim. Böylece, hiç olmazsa (baba gelecek) (ba­ba gidecek) tümcelerini yineleyip duran 2 yaşındaki kızıma ve aileme karşı bir ölçüde de olsa görevlerimi yerine ge­tirebilirdim.

2-   Öğretmenlik mesleğinin, bilgi birikimi, mesleki for­masyon, teknik ve denenyimin yanı sıra, huzurlu insanların işi olduğu bir gerçektir. Oysa, benim şu anda içinde bulunduğum ortamda açıklamayı gerektirmeyecek biçimde huzursuz olduğum açıktır. Bu koşullarda mesleğimin gereklerini ne denli yerine getirebileceğim ve ne denli başarılı olacağım düşünmeye değerdir.

3-   MEB'in 19.11.1980 tarih ve 000.012364 genelgesine göre; haklarında sonuçlanmış bir soruşturma olmayıp, Danıştay ka­rarı ile görevlerine iade edilenlerin görevlerine başlatılmaları gerekmektedir. Yine aynı genelgede, o ilde görev yapmaları sakıncalı olanların valilikçe bakanlığa bildirilmesi hususu yer almaktadır. Buna göre; hakkımda sonuçlanmış hiçbir soruşturma bulunmadığından Manisa'daki görevimi sürdürmem ge­rekmektedir. Eğer, Manisa Milli Eğitim Müdürlüğü ve Va­liliğince Manisa'da bulunmam sakıncalı görülüp, MEB'na bil­dirilmişse, bu durumda:

a)   Hakkımda bu değerlendirmeyi yapan Manisa Milli Eğitim Müdürü Ahmet Kuş, yanlı davrandığı için MEB tarafından görevinden alınmıştır. Benimle ilgili yargısını da bu yanlı dav­ranış bütünlüğü içerisinde değerlendirmek gerekir.

b)     Yine hakkımda değerlendirme yapan Manisa Valisi Fah­rettin Turan hakkında da İçişleri Bakanlığı'nca, yanlı dav­randığı gerekçesiyle, soruşturma açılmış bulunmaktadır.

4-   Durumumu yukarıda bütün açıklığı ile belirttim. İçinde bulunduğum mağduriyetin giderilmemesi halinde, meslekte en olgun dönemimde (13'ncü yılda) çok sevdiğim öğretmenliği bırakmak zorunda kalacağım. Öğretmenlikten ayrılmam benim için olduğu kadar, devlet için de zarar vericidir.

Onüç yıllık deneyimli bir öğretmenin öğretmenlikten ayrılmak zorunda bırakılması, yetişmiş, nitelikli insan gücünün boşa harcanması sonucundan başka hiçbir sonuç ge­tirmez...

Öğretmen sorunu, bir ya da birkaç kişinin sorunu olmadığı için "Ankara Notları"nı buna ayırmak istedim.

Öğretmenin dileğinden, Milli Eğitim bakanının bilgisi ol­ması gerekir. Bilgi verilmemişse, konunun üzerine eğilmesini dilerim...

***

Türkçe ezan konusuna "Ankara Notları"nda değinir değinmez, tutucu basında, bazı tutucu yazarlar nasırlarına basılmış gibi saldırıya geçtiler. Halk dilinde, güzel bir söz vardır:

-Bir kimsenin nasırına basıldı mı, anadiliyle konuşur! derler...»

Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılında, onun döneminde, ondan sonra Atatürk ilkelerinden ödün vermemiş İsmet Paşa döneminde olduğu gibi, ezanın Türkçe okunması, Atatürk'e saygının, onun ilkelerine bağlılığın canlı bir örneği, yaşayacak simgesi olacaktır. Vurgulamak istediğim buydu.