Fıkrayı Zeki Bey anlatıyordu. Tatlı bir anlatışı vardı.
- Kadının biri, bir adamın kendisine saldırdığını ileri sürerek mahkemeye vermiş. Duruşmada adam da var. Yargıç, kadına sormuş:
- Anlat bakalım nasıl oldu?
- Yargıç bey, ben pencereden bakıyordum. Bu adam, dışardan geldi, dış kapıyı kırıp içeri girdi. "Dur bakalım ne olacak?" dedim. Sonra ara kapıyı kırdı, ben yine "Dur bakalım ne olacak? diyordum, yukarı çıktı, yatak odamın kapısını kırdı. Dur bakalım ne olacak?" derken, soyunmaya başladı. "Dur bakalım ne olacak?" dedim. Yatağa yatırdı...
Yargıç, sözün burasında kadının sözünü kesmiş:
- Tamam, demiş anlaşıldı..
Zeki Bey, fıkrayı anlattıktan sonra ekledi:
- Adana İl Başkanı öldürüldü. Bizim yöneticiler, "Dur bakalım ne olacak?" diye beklediler. Arkasından Kayseri İl Başkanı öldürüldü. Bizimkiler, "Dur bakalım ne olacak?" derken, bakalım sıra kime gelecek?
Sıra, Zeki Bey'de değil miymiş? CHP Nevşehir İl Başkanı Zeki Tekiner, 17 Haziranda bir faşistin kurşunlarıyla can verdi.
Zeki Tekiner'in bir arkadaşı şöyle dedi:
- Zeki Tekiner'i vuran, onunla yarım saat oturup konuşsaydı, dünyada onu öldüremezdi.
1977 seçimlerinde Nevşehir'de nabız yoklarken, oturup konuşmuştuk, uzun uzun. Yine fıkralar anlatmıştı, delegeler seçmenler üstüne...
Delegeler, adayların tanrısı gibidir. Bir aday, yanında eşi köyleri dolaşmaya çıkmış. Yanlarından geçerken, köylülere selam veriyormuş. Eşi sorarmış:
- Kime selam verdin?
- Delegeye...
Az sonra, bir selam daha...
- Bu kim?
- O da delege.
Köyden çıkarken, aday, yol kıyısında otlayan ineğe de selam verince, kadın şaşırmış:
- Haydi onlar delegeydi, selam verdin. İneğe niye selam veriyorsun?...
- Ya o da bir delegenin ineğiyse?...
Zeki Tekiner, CHP'de parti içi muhalefet kanadındandı. Genel merkezin, bir gün kendisine kıyacağını söylerdi.. Bunu da bir fıkrayla anlatırdı:
- Bir padişah varmış. Bütün vezirlerin boynunu vur- dururmuş. Bir tanesinin boynunu vurdurmamış.. Vezir merak edip sormuş:
- Padişahım, benim boynumu vurdurmadın, nedeni ne acaba?...
Padişah karşılık vermiş:
- Senin de boynunu vurduracağım, vurduracağım ya, daha senin yerine birini bulamadım.
Nevşehir'de başı daralan Zeki Tekiner'e koşardı.. Dürüst mü dürüst, yiğit mi yiğit bir kişi. Öldürülmesi olayı da şöyle olmuş:
17 Haziran salı günü, saat 18.00 sularında Zeki Tekiner, CHP İl Genel Meclisi üyesi Mehmet Ulukuş'la birlikte Yavuz Yüksel Baha'nın bakkal dükkanına girerler. Yavuz Yüksel Baba da CHP'nin Gençlik Kolu eski üyelerindendir. Zeki Tekiner'e
- Ağabey, bir çay içelim, biraz otur, der. Yavuz, çay söyleyip gelir. Dükkanda ağabeyi Sefa Yüksel baba da vardır. Sefa Yüksel Baba, görevinden alınan Öğretmen Okulu Müdürüdür.
Bu arada, katil dükkandan içeri girer:
- Sigara istiyorum., demesiyle birlikte, tabancasını çekip tezgahın arkasında oturmakta olan Zeki Bey'e iki el ateş eder. Bakkal Yavuz yüksel Baba, katilin önüne geçmek ister..
- Dur yapma, der demez, katil ona da bir el ateş eder, Yavuz hemen oracıkta can verir. Katil, Zeki Bey'e iki kurşun daha sıkar.. Dükkandan çıkarak yanındaki arkadaşıyla birlikte Ülkü Yolu Derneğine doğru yürür.. Olay, cadde üstündeki esnafın gözleri önünde olur.. Zeki Bey, bu sırada ayağa kalkmaya çalışır, dükkanın önüne çıkar. Silahı elindedir. Silahına mermi sürer, ancak, dermanı kesilmiştir. Bir arkadaşı bir arabaya bindirir hastaneye götürür. Göğsünden vurulduğunu bilmemekte, yanındakilere ayağından vurulduğunu söylemektedir. Hastaneye varınca bir sandalyeye oturturlar, oradaki serumu takarlar. Soluk alıp vermesi zorlaşmıştır. Kalbine masaj yaparlar. Birkaç dakika sonra Zeki bey ölür..
Olayların hemen arkasından gelen polis ekibi, katilin arkasından gitmez. Toplanan kalabalığı dağıtmaya çalışır. Bir CHP İl Yönetim Kurul üyesi:
- Burada devlet yok mu, bu nasıl iş? Niye katilin arkasından gitmiyorsunuz? diye sorar. Oradaki bir polis:
- Bunlar normal şeyler. Böyle şeyler olacak, yanıtını verir.
CHP İl Yönetim kurul üyesi:
- Bu nasıl devlet? diye sorar. Ancak, polis onu devleti, hükümeti küçük düşürdüğü iddiasıyla karakola götürür.. Ertesi günü de Nevşehir olayları patlak verir..
Nevşehir Valisi Fevzi Alaloğlu, Nevşehir'e Vali geldi ama, Isparta’nın Eğridir'indeki elma bahçesi ne olacaktı? Mülkiye müfettişiyken kolaydı. Arada bir, Eğridir'e uğrar elma bahçesiyle ilgilenme olanağı bulurdu. Nevşehir Valisiyken bu olanak yoktu. O zaman:
- Devletin elma bahçesiyle işi ne? diye sormazlar mıydı bazı densizler?
Ama, elma bahçesi de bakımsız kalmamalıydı. İskenderun'da görevli kayınço Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet Gülay, neden mi Eğridir Ziraat Okulu Müdürlüğüne atandı? Eğridir Ziraat Okulu Müdürü Osman Akın neden mi, Kastamonu'ya sürüldü? AP örgütü karışınca Kastamonu iptal edilip Söke'ye verildi? Eğridir'de çok kimse bu soruların yanıtlarını arıyor günlerdir.
Atatürk'e armağan edilen Eğridir'deki Can odasını kimler almıştır ne bileyim?
Bugün Meclis'te gensoru görüşülüyor. Çarşamba oylama. Demokrasiden yana güçlerin yitirecek zamanları yok.
- Dur bakalım ne olacak? diye diye bugüne gelindi.
Bu son fırsatı kaçıranlar, hiçbir zaman kaçırdıkları fırsatın hesabını veremeyecekler.
Haziran 1980