Koca Başaran...

Başaran'ın "Nisan Haritası", temmuz 1960'da basılmış Varlık Yayınevi'nce. Kitabı, Bedri Rahmi Eyüboğlu resimlemiş. Ne güzel...

Bedri Rahmi Eyüboğlu'yla, Prof. Bahri Savcı'da tanıştım. Bahri Savcı telefon etti bir gün:

-Ekmekçi, bizde Bedri Rahmi Eyüboğlu var, seni görmek is­tedi. Gelir misin?

Gelinmez mi? Atlayıp arabaya gittim. Saçları bulut gibiydi Eyüboğlu'nun... O, son görüşmemizmiş...

Mehmet Başaran’ın "Nisan Haritası"nı okuyup, aktarmak istiyorum. Köy Enstitülerini anlatan şiir şöyle:

Demir yok çimento yok adam yok / Yok gökyüzü mavi kır ak bulutlar / Dört yıldır ölüyor Avrupa / Kan kokuyor ga­zeteler / Günde üç yüz gram ekmek / Ve karaborsa / Almanlar Almanlar Almanlar / Trakya boşaltılıyor / Kepir'de aynı çalışma / Elektrik su derslik bahçeler / Habire zorlanan ka­ranlık / Dava millet olma insan olma davası - /Devlet baba da­yanıyor / Yollarda paşalar beyler / Bırakmış orağı harmanı / Kum çekiyor kireç yakıyor / Okul yapıyor köyler / Vakit geceyarısı / Duvarda yarı karanlık bir harita / karartma var / Koca Müdür eğilmiş kağıtlara / Bakmadan görüyor beş ilin top­rağını / Kazmayı vurduğum yer Yunan Roma / Ama toprağın üstü... / Gözleri yanıyor / Aklında tezek kokan akşamlar / Aklımda susuz Çayırhan Karacalar / Afat mı gelen rahmet mi / Müdür bey diyor Ömerin anası / Bekirağa kızgın / Kararıp du­ruyor muhtar / İnanılmaz şeyler fısıldanıyor kulağımıza / Müdür bey etmeyin / Bizi burda yaşatmazlar / Sıkıntıda bozkır yüzlü adam / Söyleniyor susuzda akbıyık vali / 120 okul ta­mam olacak ekime / İnatçı mı inatçı köylüler / Ne desen an­lamıyor yukarısı / Vali miyiz inşaatçı mı / Hal kalmadı kim­sede / Bu köy davası...

/Tilki burunlu avukat Ali / Zehir satıyor kasabada / İşler sarpa saracak yakında / Topraklarınızı ellerinizden alacaklar / Oğullarınızı kızlarınızı / Camiye enstitüden geleceklerin / Aygırını bağlayacaklar...

Kocamüdür uykusuz dalgın / Cıgara üstüne cıgara yakıyor / Oda duman altında / Birden büyümeye başlıyor duvardaki harita / Çekiliyor karanlık uğultular / Birden pırıl pırıl Sakarya / Dağlarda ak okullar / Gülzar Osman Ömer Çapar / Papatya tarlası gibi binlerce yüz / bir yeni özsu bir taze kan / Köroğlu Karacaoğlan Yunus / Gülüyor bütün gözleriyle Nasrettin Hoca / Ay altında ormanlarca keyifli / Uyanıyor çağca yöre / Büyüyor Müdürün gücü.

Dışarıda sabah oluyor / Düş kadar güzel bir sabah / Yalap yalap gün değdi kaba dağlara / Işıdı Cılavuz Pulur Dicle do­layları / Morca gölgeli tarlalar / Işıdı ala buğda / Ernis in Gölköy'ün Pamukpınar'ın / Sıvasız yapıları / Yansıdı Dadaya el­malıklar / Açıldı Hasanoğlan'da sabahın kapıları / Sürüler ot­lağa gitti / Kımıldandı Akçadağ'da şeftali ağaçları / Bal top­lamağa başladı Düziçi'nde arılar.

Sırtlarında boz urba ayaklarında postal / Yürüdü bir aydınlığa doğru / Ağ alınlarda Türkiye / Ege’de Kızılçullu, Or­taklar / Bozkır'da Çifteler İvriz / Trakya düzünde Kepir / Aynı yolda aynı emek / Tıkır tıkır işlemeğe koyuldu / Enstitüler,

Balığa çıktı Karadenizdekiler / Dünyayı öğrenecek mavi ki­taptan / Fındıklı kıyıların fakir çocuğu / Beşikdüzü Akpınar.

Pazarören’de Savaştepe'de Arifiye'de / tütüyor sıcak sıcak kabartılmış yer / Havada harç ter kokulan / coşkun nehirler geçiyor / Yüreklerin dibinden / Söküp götürüyor gamı kederi / Gül şimdi gül oldu Gönen'de / Şimdi portakal oldu /Aksu'da portakallar.

Kepir'den Hasanoğlan'a / Yardıma gidiyor trendekiler / Gözlerinde nisan gökleri / Yol boyunca / Alışılmış karanlığın tedirginliği / Küçümseyen bakışlar / Bir koca istasyonda bir şişman adam / "Nereye ameleler?.." dedi / Kızmadılar / Bir ay doğdu Pasinden..

Şiirde geçen "Koca Müdür" İsmayil Hakkı Tonguç...

17 nisan, Köy Enstitülerinin kurulduğu gün, 23 nisan'la bütünleşiyor, yıllar sonra. "Koca Müdür" Tonguç, öleli yıllar oldu. Onun öğrencilerine şimdi "Koca" diyebilirim. "Koca Fa­kir", "Koca Makal", "Koca Talip", "Koca Başaran"... "Nisan Ha­ritasını yazan, gerçekten "Koca"dır. Onların yaşadıklarından, deneyimlerinden alınması gerekli dersler var bugün isteyene...

Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, bugün Türkiye'de okurya­zar olmayan tek kişi kalmayacaktı azından. Bu gün Türkiye'de 13 milyon insanımızın okur yazar olmadığı yetkili ağızlarca açıklanıyor, seferberlikler ilan ediliyor..

Okuma-yazma seferberliğine, büyük çoğunluğun katıldığını gözledim. Ne güzel. Buna, bilinçle katılıyorlardı kadınlı, erkekli kalabalıklar. Bilgisizliğin, .... okur-yazar ola­mamamın çilesini çekmişti insanımız.

29.4.1981