Anılar Arasında...

Demokratların 1950'de iktidara geldiklerinde, ilk çıkardıkları yasa Arapça ezan yasağının kaldırılması ile ilgili yasaydı. Bir günde çıktı.

O yılların Ankara Basın Savcısı Haşan Kemal Çiçekoğlu’yla tanıştım. O anlattı: Demokratlar, 1950 haziranında ezanı Arapçaya çevirdikleri gün, Nurullah Ataç, savcı Haşan Kemal Çiçekoğlu'na telefon etmiş, şöyle demiş:

-Savcı bey, şimdi size okuyacağım dizeleri yarın yayınlasam, beni çağırır mısınız, çağırmaz mısınız?

-Okuyun bakalım demiş, Savcı Haşan Kemal Çiçekoğlu.. Ataç okumuş şöyle:

Bugün ezan haberci ses, / Yarın harfler öbür gün fes. / Ondan sonra çarşaf kafes, / Yaşa be Adnan Menderes

Haşan Kemal Çiçekoğlu, çok eski yıllarda gazetecilik de yapmış "Vakit" gazetesi başyazarı Asım Us'un yeğeni. Asım Us ile Hakkı Tarık Us, yazılarıyla Atatürk'ün devrimlerini des­teklemişler. Yanında olmuşlar. Haşan Kemal Çiçekoğlu’nun ak­tardığı olay, harf devriminin birkaç ay öncesinde 1928 ağustosunda, Mustafa Kemal ile Hakkı Tank Us arasında geçen ilginç bir konuşma. Sayın Çiçekoğlu, Hakkı Tarık Us'tan din­lemiş. İzniyle, bugün okurlara aktarmak istiyorum..

Hakkı Tarık Us, Mustafa Kemal'e harf devriminde ivedi davranmaması gerektiğini söyler:

-Paşam, sizin memlekete vücudunuz lazım. Bu kadar yo­rulmayın. Bu iş, 5-10 senede olmaz. Hiç olmazsa, iki senede yapalım! der. Mustafa Kemal'in yanıtı ise şöyledir:

-Tarık, bütün kuvvet, kudret ve imkan benim elimde.. Ben, memleketin ve milletim için iyi, müspet ve hayırlı gördüğüm her işi, en kısa bir zamanda yapmak kararındayım. Aksi tak­tirde, yarın tarih beni kusurlu bularak tenkit eder. Ben tarihe karşı sorumlu olmak istemiyorum. Onun için, önümüzdeki ay­larda bu harf inkılabını derhal ve kesin olarak yerine ge­tirmemiz lazımdır ve yerine getireceğim!

Mustafa Kemal, kafasına koyduğunu yapmış, yerine ge­tirmiştir de..

Bir başka olayı da Diyanet İşleri Başkanlığında Din İşleri

Yüksek Kurulu Başkanı Sayın Hamdi Kasaboğlu'ndan dinledim. Onu da aktarayım:

Eski paşalardan Keramettin (Kocaman) Paşa, emekli ol­duktan sonra, Diyanet İşleri'ne Hamdi Kasaboğlu'na sık sık ge­lirmiş. Konuşurlarmış. Gelenler arasında İsmail (Berkök) Paşa da olurmuş. Keramettin (Kocaman) Paşa, Konya'da 1933- 34'lerde geçmiş bir olayı anlatmış. Mustafa Kemal Cum­hurbaşkanı olarak gittiği Konya'da Keramettin Paşa'yla ko­nuşurken bir ara şöyle demiş:

-Paşa! Ben bir iş yaptım..

-Ne yaptın?

-Ben ezanı Türkçe okuttum!

Hamdi Kasaboğlu, Keramettin Paşa için, "Biraz sofumeşrepti" diyor. Keramettin Paşa, Mustafa Kemal'in sözü üzerinde bir süre düşünmüş. Mustafa Kemal de, merakla bek­liyor. Hatta, Keramettin Paşa'nın, "Olmaz! İyi yapmadın.." de­mesini bekliyor. Keramettin Paşa, uzun düşündükten sonra, şu karşılığı vermiş:

-Paşa, hayatınla kaimdir!

Mustafa Kemal, bu sözden son derece sevinmiş..

-Hemen, iki şekerli kahve söyleyin de paşayla içelim! de­miş..

Keramettin Kocaman, anıyı Kasaboğlu'na anlatırken öyle de­miş:

-Oturduk, Atatürk'le şekerli kahve içtik..

Keramettin Paşa'nın yanıtından anladığım, "Yaptığın iş, yaşamın boyunca ayakta kalır!" biçimindeydi. Mustafa Kemal ise, yaşamı boyunca ayakta kalacak devrimlerinin, bir daha yıkılmayacağı, yıkılamayacağı inanandaydı. Sevinci de belki buradan gelmekteydi..

Atatürk devrimlerini yıkma çabaları, 1950'lerde çıkarılan ilk yasayla başlar. Arkası, sonra sökün eder gider. Latin harflerine karşı olanlar, bunu bir de dinle karıştıranlar, "Ladini" biçiminde söylerlerdi.

11.2.1981