Erkin'in Anılarından...

Eski Dışişleri Bakanlarından Feridun Cemal Erkin, 36 yıl önce bir delege olarak katıldığı "San Francisco Konferansı" ile ilgili anılarını anlatırken, şöyle bir olaya da değinir:

Bir gün otelde Bakanımız Haşan Saka ile kendi salonunda aramızda görüşürken, gazeteci arkadaşımız Ahmet Emin Yal­man geldi. Öteden beriden sohbet ederken, şu hikayeyi anlattı: Şehirde bir Ermeni tarafından işletilen "Ömer Hayyam" adlı bir lokanta varmış. Arkadaşlar bu lokantaya gitmişler, iyi ka­bul görmüşler. Şehirde pek çok Ermeni olduğu için, bizlerin de bu lokantaya ara sıra uğramamız arkadaşlarca uygun görülmüş. Sevdiğimiz bir arkadaşımız tecrübe etmiş, neticeden memnun kalmış düşüncesiyle, aynı akşam Bakanla ikimiz sözü edilen lokantaya gittik. Telefonla yer ısmarlandığı için, bizi bek­ledikleri ilk bakışta anlaşıldı. Masamız hazırlanıncaya kadar bizi özel bir yerde istirahate davet ettiler. Birkaç dakika içinde masamıza geçtik. Tamamıyla Türk yemekleri hazırlanıyor ve veriliyordu. Yemekler pek "ahım şahım" değildi; fakat nazik ilgi gördük, yemeğimizi yedik ve çıktık.

Şehir belediyesi, konferansa ayrılan opera binasının bod­rumunda hazırladığı kafeteryayı bu Ermeniye ihale etmiş. Çalıştığımız komisyondan çıkıp, aşağı kata iniyor, ucuz yemek yiyor ve tekrar yukarı çıkıp işimize dönüyorduk. Bütün bu lo­kanta ilişkilerimizde dikkati çekecek özel bir nokta yoktu.

Zannederim San Francisco'dan ayrılmadan evvel ar­kadaşlarla bir veya iki defa Mardikyan'ın şehirdeki lokantasına gidip akşam yemeğimizi yemiştik.

Biz Amerika'dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra, lokanta sahibi Ermeni, bir dergiye verdiği demeç yolu ile, Türk milleti aleyhine ateş püskürüyor ve sözünü şöyle bitiriyordu: "Kaç defa aklımdan geçti, lokantama gelen bu Ermeni düşmanlarının yemeğine zehir atayım, hepsini cehenneme göndereyim. Sonra Amerikan hükümetinin misafirleri olduklarını düşünerek bu fikrimden caydım."

Bu safha, Mardikyan'la ilk rastlaşmamızdır. İkinci rast­laşmamız 1954'te Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Amerika'yı zi­yareti esnasında oldu. Onu da sırası gelince anlatacağım..

(Feridun Cemal Erkin "Dışişlerinde 34 yıl - Anılar - Yo­rumlar" 1. cilt sayfa 152-153, Türk Tarih Kurumu Yayını.)

Feridun Cemal Erkin'in kitabının ikinci, üçüncü ciltleri henüz basılmadı.

Mardikyan, kafasına koyduğunu uygulasa, sonradan Başbakan da olan Dışişleri Bakanı Haşan Saka ile, San Francisco Konferansı'na katılan delegeler, yemeklerine konan zehirle yaşamlarını yitireceklerdi, demek...

Olaydan 28 yıl sonra, bir başka Ermeni kökenli Amerikalı Mıgırdıç Manikyan'ın kurduğu planı, uygulama alanına koydu, 28 ocak 1973'te, Los Angelas'ta, Türk Başkonsolosu Mehmet Baydar ile yardımcısı Bahadır Demir'i vurup öldürdü. Olay, kınamalarla geçiştirildi. Ondan sonra, dünyanın çeşitli ülkelerinde Türk diplomatlarına saldırılar aldı yürüdü. Öldürülenlerin sayısı yirmiye yaklaştı.

Cenevre'de öldürülen konsolosluk görevlisi Mehmet Savaş Yergüz, cinayetlerin sonuncusu. Onu öldüren Jan Kirkoryan... Avrupa ülkeleriyle Amerika'da görev yapan Türk görevlilerin tümü tedirgin.

Cenevre'de Ermeniler vardı, ama Cenevre polisi, "bunlar ses­siz" diyordu. Kirkoryan'ın da, dışarılıklı olduğu bildiriliyordu.

Fransa’da Türk işçiler, Örmeni bakkaldan alışveriş edi­yorlardı. Siyasal cinayetlerin artmasından sonra onlar arasına da bir soğukluğun girmiş olabileceğini düşünüyordum. Cinayet işleyenler, insancıl da, toplumcu da alamazlardı çünkü.

Ermeni adlarının arkasındaki "yan" ekinin, olsa olsa aileyi belirten bir ek olabileceğini düşünüyordum. Mardikyan'daki, Manikyan’daki, Kirkoryan'daki, Şelefyan'daki "yan" gibi..

İstanbul’da bir Ermeni azınlık okulu var. Sait Faik de kısa bir süre burada öğretmenlik yapmış. Oraya yeni atanan bir ba­yan öğretmen, ilk derste Ermeni çocuklarla tanışmak istemiş, adlarını sormuş. Çocuklar, başlamışlar adlarını saymaya, tümünün adı da "yan"la bitiyormuş. Öğretmen dayanamamış, takılmış.

Hiç içinizde yan olmayan yok mu? Tümünüz mü yansınız?

Olayları yanlı, tek yönlü değerlendirmeyi sevmem. Olay­lara yansız, insanlara sevgiyle yaklaşılsın isterim. Onun için işkenceye karşıyım. Nerede olursa olsun, öldürmelere karşıyım. Yan yana, kardeşçe yaşamak dururken, neden öldürür insanlar birbirlerini?

17.6.1981