Köy Enstitülerini Yıkanlar...

İvriz Köy Enstitüsü kapatılıp yıkılmaya bırakılırken İvriz Köyü de neredeyse boşalmış; kimsecikler kalmamış gibi bir şey. Buraların bağlı olduğu Ereğli ilçesi de yıkımlardan payını almış; oradan da İstanbul'a, büyük kentlere göç başlamış.

1946-50 arasında Yücel, Tonguç görevden uzaklaştırılmış; Köy Enstitüleri başsız bırakılmıştı. Sulandırma o zaman başladı.

1950'den sonra, DP iktidarı köküne baltayı vurdu Köy Enstitülerinin. DP'nin ilk Millî Eğitim Bakanı Avni Başman, 1950'de, Adnan Menderes'e karşı çıktı, Köy Enstitülerini kapatmayacağını bildirdi. Avni Başman, değerli bir eğitimci, laik anlayışta bir kişiydi. 1950 seçimlerinde, DP listesinden "bağımsız" olarak İzmir Milletvekili seçilen Avni Başman (1889-1965), Millî Eğitim'de öğretmenlikten müsteşarlığa değin çeşitli görevlerde bulunmuş "demokrat" bir kişiydi. Menderes, Bursa'dan CHP adayı olan Teknik Öğretim Genel Müdürü Rüştü Uzel'i görevden almasını istedi. Oya Başman'ın DP'de kaydının da olmadığı görülmüştü. Avni Başman, Sevda Cenap And Vakfı Başkanı Mehmet Başman'ın babası. Mehmet Başman, Kavaklıdere şaraplarının da sahibi.

Avni Başman, DP'nin yanlış yolda olduğunu gören ilk politikacılardan biri. DP'den istifa etti, yerine gelen Tevfik İleri, Köy Enstitülerine de Rüştü Uzel'in başında bulunduğu Teknik Öğretim'e de balyozu vuran kişi oldu. Köy Enstitülerine düşman kesilen Tevfik İleri, 1950 öncesinde Samsun'da İl Bayındırlık Müdürü iken Köy Enstitülerini öve öve bitiremezdi. 23 Haziran günü, Dikmen'de Eğit-Der'in düzenlediği toplantıda konuşan Mahmut Makal, Tevfik İleri'nin politikaya atılmazdan önce, Samsun'da çıkan ”19 Mayıs” dergisine yazdığı bir yazının kimi tümcelerini okudu. Tevfik İleri bunda şöyle diyordu:

Bunların her biri yakında bir köye öğretmen olacak. Bir yandan o köye çiftçiliği, demirciliği, doğramacılığı sokacak; bir yandan da köyün küçük çocuklarına bu enstitüden aldığı bilgiyi, ruhu aşılayacak.. Tesadüfen görmemiş olanların tasavvur etmelerine imkân olmayacak şekilde yepyeni bir gençliğin bu Köy Enstitülerinde yaratılmakta olduğunu gurur duyarak gördük. Dileğimiz, Türkiye için çok faydalı olan Köy Enstitüleri davasının muvaffak olmasıdır. Bu güzel, bu hayat dolu, bu istikbalimiz için çok ümit verici enstitüden ayrılırken şöyle düşündüm: Şehirlerin kasvetli, insanı bedbin edici havasından bunalanlar buraya uğramalıdırlar. Burası, hasta dimağ ve ruhlar için bir şifa kaynağı olacaktır...

Tevfik İleri (1911-1961), 1946'da görevinden alınmış olan Hakkı Tonguç'u, göreve gelir gelmez mahkemeye verdi. Tonguç aklanıp çıktı. Köy Enstitülerini öğretmen okulları ile birleştiren, ilkokullara din derslerini koyan Tevfik İleri'ydi. Köy Enstitüleri düşmanlığı, eski DP'lilerce özellikle 1945'lerden sonra başlatılıp onların ardıllarınca sürdürüldü. Kız-erkek köylü çocukları bir arada mı okuyorlar, kasaba politikacısı için gerekçe hazırdı:

- Buralar komünist yuvası oldu, kapatılmalı. Kız- erkek bir arada okuyor. Köylünün namusu gitti!

Ereğli'de, İvriz'de anlattılar. 1960'lardan sonra politikaya soyunan biri, böyle konuşunca, Ereğli'nin Durlaz Köyü'nden muzip Necip Ağa, şöyle demiş:

- Beyim, bizim oğlan, Ereğli'de sizin kızla birlikte okuyor. Sizin namus nasıl temizlenecek?

Politikacı hiç sesini çıkarmamış, köyden ayrılmış...

Ereğli'ye, Fikret Ünlü ile Cumhur Ünüvar'ın arabasıyla gitmiştik. Ereğli'ye varır varmaz Ereğli Belediyesi'ne uğradık. Belediye Başkanı Kenan Akpınar'ın çayını içtik. Ereğli gazeteci Hasan Can, gazetesi "Güneş"te, geleceğimizi çoktan duyurmuş bile. O gün, 2 Temmuz Sivas olaylarının yıldönümüydü. Ereğli'de yayın yapan iki televizyona "Er TV" ile "Metro TV'ye konuşmalar yaptım; Sivas olaylarının Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla yakından ilgili olduğunu söyledim. Köy Enstitüleri kapatılmasaydı Sivas olayı benzeri olaylar Türkiye'de olmazdı.

Akşam, savunman Şevki Yiğit'in bahçesine kurduğu köşkte yattık. İvriz Suyu, Bolkar Dağları'ndan geliyor, kar suyu. Bu dereye düşen, dört dakika içinde ölüyor. İvriz Deresi'nin suları kışın azalıyor, yazın artıyor. Çünkü, donan gözenekler yazın açılıyor da ondan. Görmeye değer yerler. Buralarda tanışıp konuştuklarım arasında

Muammer Karataş, Eyüp Mertcan, Tahir Yurttaşer, Güven Etkin, Tunay Özboz, Mahir Mızrak, Bahri Özkubat, Ali Kasım İlhan, Cevat Atasoy, Mehmet Dutar, Elçin Kayış, daha bir dolu kişi var. Araştırmacı-yazar Hacı Angı ile eşi Dudu Angı, Köy Enstitülü yazar Galip Candoğan (Taşkafa) da oradaydılar. Elçin Kayış, Konya'dan sınıf arkadaşım Sait Kayış'ın yeğeniymiş. Zaman yoktu, Sait'i bulamadım. Karaman Valisi Halil Nimetoğlu da Karaman'dan Ereğli'ye gelmişti. Şevki Yiğit'in bahçesinde birlikte akşam yemeği yedik. Ereğli... Türkiye'de çok Ereğli var; ama dünyada tek tarım anıtı, Hitit anıtı burada var. Burada turizm neredeyse öldürülmüş, kent ihmal edilmiş. Bir oteli yok, konuklar evlerde ağırlanıyor. Görenin bir daha ayrılamayacağı yöreler buralar. Unutturulmak istenmesi ne acımasız şeydir.

İvriz kaya kabartması ile ilgili olarak Ana Britannica'da, kısaca bilgi verilmiş. Şöyle deniyor:

Konya'nın Ereğli ilçesine bağlı Aydınkent (eskiden İvriz) Köyü yakınındaki İ.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısından kalma Geç Hitit kaya kabartması. Alçak kabartma olarak işlenmiştir. Tyana Kralı Varpalavas'ı bir elinde bir başak demeti, öbüründe üzüm salkımları tutan ve bu kompozisyonda bereketi temsil eden Hava ve Fırtına Tanrısı Tarhun'un önünde tapınır durumda canlandırır...

İvriz Köy Enstitüleri gününe gelenlerin sayısı 500'ü bulmuştu. Gelenler arasında Prof. Hasan Çelik de vardı. Hasan Çelik, Güney Kaliforniya'da, Türk-Amerikan Derneği Başkam Ali Nesin'in, Ali Kaymak'ın arkadaşı. Burada çok kişi Bekir Semerci'yi, Mahmut Makal'ı sordu. Onlar toplantıya gelememişlerdi. Çoğu Cumhuriyetokuru olanlarla resimler çektirdik...

7 Temmuz 1994