Cumhuriyet'e dönüşün şenliği sürüyor kaç gündür. Okurların, dostların telefonlarına, kutlamalarına yetişemiyoruz. Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Amerika'ya giderken telefon etmişti:
- Sizi, dedi, Amerika'ya götürmek istiyorum, gelir misiniz?
- Gelemem! karşılığını verdim. Bu sırada gelemem. Okurlar, telefon edip bulamazlarsa, Amerika'da olduğumu duyarlarsa ne demezler?
- Oradan da yazarsınız, faksla geçersiniz!
- Çok teşekkür ederim, aslında gitmek isterim. Ancak şimdi değil. Sizi kırmak istemem. Altı ay sonra, "Çin'e gider misiniz?" deyin, giderim!
- O zaman, Çin'e birlikte gidelim!
- Tamam!
Her yazarın önem verdiği, ilgilendiği konular vardır; yıllardır, Köy Enstitüleri, Türkçe ezan, domuz eti üzerine yazar dururum! Dilde özleşme geçemediğim konular arasındadır. Gazeteye döner dönmez de, 17 Nisan yaklaştı diye düşünüyor, yazılardan birkaçını 17 Nisan Köy Enstitüleri Günü'ne ayırmayı tasarlıyordum. Gazeteye döner dönmez, Hinthorozu Erdal Bey'in düzenlediği basın toplantısına gittim. İki soru da ben sordum. Sorulardan biri "Köy Enstitüleri” ile ilgiliydi. Şöyle sordum:
- 2000'li yıllara giderken, Türk köylüsü yine böyle mi kalacak? Yani, İsmet İnönü'nün, Atatürk'ten sonra başlattığı Köy Enstitülerine benzer kuruluşlar kurmayı tasarlar mısınız? Bu konuda düşünceniz nedir?
- Köy Enstitüleri bizim eğitim tarihimizde çok önemli yer tutan ve dünya tarihinde yer tutan bir eğitim atılımıdır. Büyük bir eğitim reformu, büyük bir eğitim hamlesidir ve ülküye de büyük katkı sağlamıştır. Devam ettiği sürece, köylerimize, bütün toplumumuza, yaşam düzeyini yükselten, çağdaşlaştıran, insanlarımızın olanaklarını arttıran çok olumlu bir eğitim katkısı yapmıştır. Edebiyatımıza büyük katkı yapmıştır, ekonomimize büyük katkı yapmıştır, toplum hayatımıza büyük katkı yapmıştır; siyasetimize katkı yapmıştır. Yazık ki, sonradan kapatılmış ve tabii zaman içinde başka oluşumlar ortaya çıkmış, ihtiyaçlar değişmiş; o yüzden bugün, şimdi aynı yapıyı yeniden kurmaya kalkmak bence yanlış olur.
Eğitimcilerimiz de artık böyle bir şeyi pek düşünmüyorlar. Ama o zaman için katkısı her zaman takdirle anılan ve gerçekten dünyaya örnek olmuş bir katkıdır. O katkıyı hatırlarken hep söylemeye çalıştım; biz eğitimimizde bugünkü reformları, gerekli reformları kendimiz düşünerek bulabiliriz. Cesaretle bunları yapmalıyız. O zaman nasıl Köy Enstitüler, bize hiçbir şekilde dışarıdan empoze edilen, Avrupa Topluluğu'nun, Avrupa Parlamentosu'nun bir kararıyla yapılan bir reform olmayıp doğrudan doğruya cumhuriyet hükümetlerinin zaman içinde geliştirdikleri bir reform hareketi olmuşsa, bugün de biz aynı durumdayız. Bugün de Türkiye'de eğitim konusunda çok iyi yetişmiş uzmanlarımız var; eğitimin her davasını bilen insanlar var. 'Eğitimimizi bugün nasıl düzelteceğiz?' derken, Millî Eğitim Bakanımız, onlardan birini yarattı ve Köy Enstitülerinin bize bugün göstermesi gereken yol, işte bu; kendimize güvenerek, eğitim konularında, zamanın istediği, üstelik zamanın getirdiği yenileşmeleri yapabileceğimize inanarak bunları yapmamızdır. Ama Köy Enstitülerini olduğu gibi bugün tekrar kurmak bence, bugünkü duruma karşı gelen bir yaklaşım olmaz. Teşekkür ederim.
- Ben teşekkür ederim!
Erdal Bey, bu konudaki sözlerinin başında "Köy Enstitülerinin cumhuriyetin kurulduğu dönemdeki gibi bir nitelik taşıması artık mümkün değil." demiş, "işte, kentleşme dediğimiz olgu, köylerimizi büyük ölçüde kentlere götürüyor; ama gene de tarımın büyük ağırlığı, vatandaşlarımızın büyük kesimi üzerinde. Bunları, sanayileşmenin uygun yapısı içinde çağdaş bir düzeye getirmek istiyoruz" diye eklemişti. İnönü'ye, Köy Enstitülerini, sorular bölümünde anımsatmıştım. Sorum, "Zaman" gazetesinin yazarı Fehmi Koru'yu pek kızdırmış, 12 nisan günü "Zaman"da şöyle yazmış:
... İngiltere'de İşçi Partisi'nin seçimi kaybettiğinin bütün dünyada duyulduğu dün, Türkiye'deki sosyal demokratlar için bir başka bakımdan önemliydi. O görüşün kalesi durumundaki Cumhuriyet gazetesinin Erdal İnönü'ye daha fazla sempati duyan kadrosu yeniden faal hâle gelmişti. Basın toplantısında gazetenin 'yeniden yuvaya dönen' bir yazarı, Sayın İnönü'ye 'Köyler için ne yapmayı düşünüyorsunuz, 1940'ların başarılı Köy Enstitülerini tekrar açacak mısınız?' diye sordu. Çekinmeden 'Bugünün ihtiyaçları bambaşka, o günlerin yapısını bugün tekrarlamak olmaz' cevabını veren Erdal İnönü, Cumhuriyet'in 'yeni' yönetiminden daha ileri olduğu görüntüsünü verdi. Sosyal demokratların işi hiç kolay değil.
Fehmi Koru, Hinthorozu'nun sözlerinden pek keyiflenmiş gibi. Yazışmada, Erdal Bey'in tek tümcesini almış. Köy Enstitüleri kapatıldıktan sonra, yerine, mantar gibi biten Kuran kursları, imam-hatip okulları açıldı. Oralardan da, Türkiye'nin gereksinimi olan aydınlar yerine, bir dolu "molla” yetişti. 17 Nisan cümbüşü, yıllar boyu bulutlandıysa, nedeni başka ne olabilir? Fehmi Koru, 17 Nisan Şenliği'ne katılmaz, bilirim!..
Yarın 17 Nisan, Köy Enstitülerinin kuruluş bayramı. 52 yıl önce kurulmuştu, kapanışının acısı yüreklerimizdedir. Yarın, Türkiye'nin her yerinde, bu arada İstanbul'da, Kartal'da, Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi'nde, İzmir'de, Ankara'da Hasanoğlan'da şenlikler düzenlenecek. Daha kimbilir nerelerde?..
İsmet Paşa, 19 Nisan 1949'da, Kastamonu'daki Gölköy Enstitüsü'ne gittiğinde, Cumhurbaşkanı o zaman, özel deftere şunları yazar:
Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümünü Kastamonu Enstitüsü'nde kutlamakla bahtiyar oldum. Cumhuriyetin en kıymetli eserlerinden biri olan bu müessesede, Köy Enstitüsüne memleketin bağlamış olduğu büyük ümitleri bir daha belirtmek isterim. Köylerimizde ilköğretimi büyük bir millî vazife olarak üzerine alacak öğretmenleri az zamanda ve geniş sayıda yetiştirecek bir feyiz ocağı olarak bu Enstitüler kurulmuştur. Bunların kurucuları, içinde çalışan öğretmen ve idarecileri ve bu enstitülere öğrenci olarak yazılan köylü çocuklarımız, büyük bir millî davanın vatansever, fedakâr yolcuları olarak hizmete girmişlerdir. Şimdiye kadar olan tecrübelerimizde bu müesseseler her gün bir derece daha tekâmül ederek kıymetlerini arttırmışlardır. Bu müesseselerden yetişen genç öğretmenler ve sağlık memurları, aldıkları vazifeleri her sene bir derece daha ilerleyerek hizmet imkânlarını arttırmaktadırlar. Devletin aldığı tedbirlere göre Köy Enstitülerinde yetişen öğretmenler, köylerde ilköğretimin geniş ve temel kadrosunu teşkil edeceklerdir. Kendilerini büyük vatan hizmeti bekliyor. Memleket onları yetiştirmek için mütemadiyen himayesini, dikkat ve yardımını arttırıyor. Köy Enstitülerinde çalışan, Köy Enstitülerinde en mezun olan vatandaşlarıma yürekten sevgilerimi ve tebriklerimi bildirir ve gözümüzde çok kıymetli olan yüksek vazifelerinde muvaffak olmalarını yürekten dilerim. Bu duygularım, Köy Enstitülerinin yıldönümünü bütün mensuplarına ve mezunlarına tebrikimin ifadesi ve seyahatim esnasında aldığım tebrik ve muhabbet telgraflarının cevabıdır.
16 Nisan 1992