Sunay Formülü Tartışılıyor

Faruk Gürler, Sunay'ın beklediği "feragatname"yi vermesi için Çankaya'ya yeniden çağrıldı. Geldi. "Göndereceğim" diye karşılık verdi Sunaya. Adaylıktan çekilme belgesini alamayan Cevdet Sunay, bu kez Gürlere Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu’nu gönderdi. Bayramoğlu, kapıyı çaldığı zaman, kapıyı açan Gürlerin eşi onu çok iyi karşılamadı...

" Hasta ettiniz kocamı..." dedi. Bayan Gürler...

Bayramoğlu, eli boş döndü. Faruk Gürler, daha sonra adaylıktan çekildiğini bildiren yazıyı gönderdi.

TBMM'nin 21 Mart 1973 Çarşamba günkü birleşiminde, Gürler ile Arıburun'un adaylıktan çekildiklerine ilişkin önergeleri okundu. Bir gün önce, olay TBMM basın bürosundan basına açıklanmıştı. Gürler, önergesinde şöyle diyordu:

"TBMM Birleşik Toplantısı Başkanlığına,

Cumhurbaşkanlığı adaylığından feragat ediyorum. TBMM'nin sayın üyelerine teşekkür ve saygılarımı sunarım."

Ankara Milletvekili Osman Bölükbaşı, oturduğu yerden, Başkana "Feragat oy vermeye mani değildir, bunu da açıklayın" diye seslendi.

Tek aday olarak kalan Ferruh Bozbeyli’ye, o birleşimde 92 oy çıktı. Adaylıktan çekilen Faruk Gürlere 11, İnönü'ye 2, Erime 2, Osman Bölükbaşı'ya da 2 oy verilmişti...

Sunay formülü CHP'de tartışılıyor

CHP Merkez Yönetim Kurulu, Sunay formülüne "Hayır" deyince, Ecevit, konunun bir kez de, kendisinin bulunacağı bir Merkez Yönetim Kurulu toplantısında görüşülmesini istedi.

Tartışmalı geçen ikinci toplantıda, Genel Başkan Ecevit'in tutumu eleştirildi. Cahit Angın, özetle şöyle dedi:

"Daha dört ay önce, bir bayram mesajında, Sunay, ’Gaflet ve dalâlet içinde olan parti’ olarak. Bizi gösterdi. Bayram mesajı ki, küslerin barıştığı bir zamanda... Bu adama, biz nasıl oy vereceğiz?"

Eleştiriler sertleşmişti. Ecevit'e,

"Bizi niye böyle bir alternatifle karşı karşıya bıraktınız? İlk ilkelerimiz içerisinde kalmamızı niye muhafaza ettirmediniz? Biz, siyasi bir durum olmasın, süratle cumhurbaşkanı seçimini yapalım, dedik. Bu hale düştükten sonra, biz yüzde yüz etkili olacak noktada değiliz, parti olarak. Onun için birinci derecede bunu AP yürütsün. Biz de tıkandığı noktalarda gidelim ve süratle halledelim..." denildi.

Ecevit’e sert eleştiriler yöneltilirken, Kemal Okyay'ın, Ecevit'in İstanbul'da kimlerle görüştüğü, kimden buyruk aldığı yolundaki söylentileri ortaya atması üzerine, Ecevit, sert konuştu. Kulislerde, Ecevit in, MİT ten talimat aldığı bile söyleniyordu!

İstanbul'da, rastladığı her vatandaşa sormuş, onlardan Meclis dirensin yanıtını almıştı Ecevit. "İstanbul'a gittim, yolda, sokakta kim bana selam verdiyse düşüncesini sordum..." dedi. "Biz milletvekiliyiz. Halkın nabzı böyle yoklanır" diye ekledi... Kemal Okyay, "Ben siz bilesiniz diye söylentileri aktardım" dedi. Hava gerginleşmişti... Konuşmalara sinirlenen Ecevit, yumruğunu masaya vurdu ve toplantıyı terk etti. Ayrılırken, "Ben, bunun hesabını sorarım!" dedi...

İstanbul'da, ne Sunay'la, ne de Batur'la da bir görüşme yapmıştı. Söylentiler gerçek değildi...

Merkez Yönetim Kurulundan sonuç alamayan Ecevit, Parti Meclisini topladı. Parti Meclisi, Sunay'ın görev süresinin uzatılması konusunda Genel Başkana yetki verdi. Konu, CHP Grubunda da tartışıldı. Kırıkoğlu, 17 Mart Cumartesi günkü grup toplantısında, cumhurbaşkanı seçiminde oylamaya katılınmaması yolunda verilmiş eski kararın yeniden gözden geçirilmesini istedi. Kırıkoğlu'nun önergesi 26'ya karşı 50 oyla reddedildi. Ecevit, gruptan da "Sunay Formülü" ile ilgili olarak yetki almıştı.

AP ile CHP, "Sunay Formülü" için Anayasa değişikliği hazırlıktan yaparken, Demokratik Parti, CGP ve Milli Birlik Grubu açıktan karşı çıktılar. Formül, Anayasa Komisyonunda görüşülürken Demokratiklerle AP'liler kıyasıya kavga ettiler. AP'liler dövüldü. Anayasa Komisyonu toplantısında, Demokratik Partili Necati Çakıroğlu, şöyle bağırıyordu:

" Bu, bir oyundur. Hukuk, kaynağını ahlaktan almalıdır. 3u Bizans oyunlarına son vermek için cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi lazımdır."

Bu sırada,

" Mason-Marksist ittifakı..." gibi sesler duyulunca, AP’li Sabri Keskin,

" Kim mason, kim komünist?" diye karşılık verdi. Demokratikler şöyle yanıt verdiler:

" Sen bize hain demiştin, asıl hain sensin!.."

Demokratikler, Keskine vurmaya başladılar. Keskinin, yüzünün sağ yanı yumruk ve sigara tablaları fırlatılması yüzünden yaralanıp kantar içinde kaldı. DP'li Zeki Çeliker, Sabri Keskin'i altına aldığı bir sırada, Keskin de gırtlağına sarılan Çeliker'in parmağını dikiş gerektirecek biçimde ısırdı.

AP'li Refet Sezgin ile Naci Gacıroğlu, kendilerini komisyon odasının bitişiğindeki odaya kilitleyerek, canlarını kurtardılar. CGP'li bayan milletvekili, koridora çıkarak, "Polis!" diye bağırdı.

Anayasa Komisyonundaki kavga, gazetelerde, dergilerde ayrıntılarıyla çıktı. Olayları basın ballandıra ballandıra anlattı...

Kavgalı oturuma karşın, Sunay'ın görev süresinin uzatılmasına ilişkin Anayasa değişikliği, Millet Meclisi Anayasa Komisyonundan geçti...

DP'li üyeler, karşıoy yazılarında şöyle dediler:

Şahıslar için ne kanun ne de Anayasa değişikliği yapılabilir. Başta Anayasa olmak üzere bütün kanunlar gayrı şahsidir, geneldir. Halbuki, bugün bir fani için Anayasa değişikliği yapılmaktadır. Bu olay cumhuriyet rejimini reddetmek demektir. Cumhurbaşkanının seçilemediği rejimin adına cumhuriyet denemez. 

Cumhurbaşkanlığı seçiminin iki yıl ertelenmesini öngören "Sunay Formülü", Meclisin 22 Mart 1973 günkü birleşiminde tartışıldı. Anayasa değişikliğinin Meclisten geçebilmesi için, üye tam sayısının üçte ikisi olan 300 üyenin olumlu oy vermesi gerekiyordu. 300 oy çıkmadı, bir eksiğiyle 299 "olumlu" oy çıktı. "Red" oylarının toplamı 82'ydi.

Oylama Uşak ilinden başlamış ve biraz önce, kuliste bağımsız Celal Kargılı ile uzun uzun konuyu konuşmuş olan CHP Milletvekili Adil Turan, adı okunur okunmaz "ret" diye bağırmıştı...

Salonda olup da "ret" diyen tek CHP'liydi. Ret demesi bir yana, tek oyla Anayasa değişikliğinin Meclisten dönmesi, salondaki CHP'lileri de, AP’lileri de şaşırttı. Neye uğradıklarını bilemiyorlardı. Anayasa değişikliğine karşı olanlar ise, Adil Turana koşup onu kucaklıyorlardı.

O gün, AP ve CHP'de birçok milletvekili Meclise gelmediler. Gelmeyen AP'liler şunlardı:

Cahit Karakaş, Yavuz Acar, Kasım Uysal, Aydın Yalçın, Hazım Dağlı, Ali Rıza Septioğlu, Abdürrahim Türk, Mustafa Sabri Sözeri, Fahri Uğrasızoğlu, Kemal Kaçar.

CFP’den de Ali Rıza Güllü, Mehmet Çelik, Mehmet Ergül, M. Kemal Yılmaz, Gıyasettin Karaca, Hulusi Çakır, Ali Erbek, İbrahim Öztürk, Ata Topaloğlu, Nihat Kale, Şeref Bakşık, Necati Aksoy, Vehbi Melik gelmemişti.

Abdürrahim Türk, Meclis berberinde miydi?

O günkü oylama sırasında Abdürrahim Türk'ün Meclis berberinde olduğu, tıraşı uzadığı için, oylamaya yetişemediği kulislerde söylenmiş durmuştu.

" Allah, Allah..." diyorlardı duyanlar, "canım o da tam tıraş olacak zamanı bulmuş!"

Mardin Milletvekili Abdürrahim Türk, Meclis berberinde değil, evindeydi. Bile bile oylamaya gitmemişti. Abdürrahim Türk Mardin'den bağımsız olarak seçilip gelmiş, sonra AP’ye girmişti. Abdüllatif Ensari (Diyarbakır), Abdürrahim Türk’e Meclise gelmesi için dört kez telefon etti. Abdürrahim Türk, karşılık verdi:

" Gitmeyeceğim. Bu adam ne yaptı ki yedi yıldır, yine ne yapacak?"

Abdürrahim Türk, Abdüllatif Ensari ile telefon görüşmelerini yaparken, kardeşi Ahmet Türk de evdeydi. Yanındaydı. Ahmet Türk sonradan CHP Mardin Milletvekili oldu.

Avcı'nın son sözleri...

23 Mart Perşembe günkü oylama sonucunu açıklarken, Meclis Başkanı Avcı, 'Yapılan açık oylamaya 250 sayın üye katılmış, 220 kabul, 81 ret oyu kullanılmıştır. Bu suretle maddelere geçilmesi, kabul edilmemiştir" dedi.

Mecliste reddedilmesine karşın, Anayasa değişikliği Senatoya da götürüldü. Orada da reddedildi.

Oylama sırasında Kontenjan Grubu Başkanı Fahri Korutürk, "olumlu" oy kullandı. 15 kişilik Kontenjan Grubunda olumlu oy kullanan dört kişiydi. Cihat Alpan'la Bahriye Üçok çekimser kaldılar. Turgut Cebe oy kullanmak istemedi, ancak çekimsere yazıldı.

Oya katılmayan Kontenjan Grubu üyeleriyse şöyleydi:

Fethi Çelikbaş, Hayri Dener, Özer Derbil, Sait Naci Ergin, Nihat Erim, Faruk Gürler, Sabahattin Özbek.

Oya katılmayanlar arasında Başbakan Ferit Melen de vardı...

Oylamada 104 kabul, 51 ret ve 4 çekimser oy çıkmıştı.

İnönü'nün konuşması, Sunay'ın yanıtı

Tabii Üye İnönü'nün, Senatonun o günkü birleşiminde yaptığı konuşma, kararsız olan senatörleri oldukça etkiledi. İnönü, Sunaya ağır hücum etti. "Müddet dolmuştur. Anayasa değiştirilecek, müddet uzatılacak! Ne yapacak? Ne yapacak? Şimdiye kadar yaptıklarına devam edecek" dedi. İnönü konuşmasının bir yerinde de şunları söyledi:

Orduya siyaset girdi mi; bu odada konuşan, gayet mahrem konuştuklarını zanneden insanlar, yanındaki odada aynı makam meselesini gayet mahrem bir surette konuşan insanlar olduğundan habersizdirler. Herkes zanneder ki; onunla yalnız kendisi meşguldür. O misali verdi mi, büyük küçük her odada siyaset görüşleri arz edilir. Bu hal tertiple bertaraf olmaz. Her şeyden evvel işin başında bulunan insanların bu vaziyete inanması, önayak olması lazımdır. Siyasi hayatta küçük tertiplerle ilanihaye muvaffak olmak ihtimali yoktur... Müddeti dolmuş olan Cumhurbaşkanımızın tekrar müddetini uzatmaya çalışmak, tertiple memleketi idare etmek usulünü teşvik etmek demektir. Buna fasıla vermek lazımdır. Cumhurbaşkanı için iyilik budur. Kendisi takdir etmese bile, iyilik budur, şerefiyle ayrılacaktır...

Sunay, İnönü’nün bu sözlerinden çok alınmıştı. Veda mesajında kısaca buna değindi... "Bazı kimselerin bu vesile ile de fırsat bilip gereksiz kinlerine ve aleyhtarlıklarına kim olurlarsa olsunlar benim aynı dereceye inerek cevap vermemi, vatandaşlarımın benden beklemeyeceklerini... biliyorum" diye karşılık verdi. Ancak, bu yanıtı verdikten yıllar sonra, "keşke söylemeseydim!" dedi...

Cumhuriyet
3 Nisan 1980