Ecevit Karşı Çıkıyor

Orgeneral Faruk Gürler, 5 Mart 1973 Pazartesi günü emekli oldu. 6 Mart Salı günü, Mehmet İzmen’den boşalan Kontenjan Senatörlüğüne atandı. 7 Mart Çarşamba günü de Cumhuriyet Senatosunda andiçti. Andiçecegi gün, Senato kulislerinde bir söylenti yayıldı:

" AP’liler, Senatoya girmeyip engelleme yapacaklar, böylece Gürler andiçemeyecek!"

Söylenti gerçekleşmedi. AP’liler, Senato birleşimine kalmışlardı.

Gürler, andını içti. Senatoya o gün başkanlık eden Sim Atalay anttan sonra birleşimi kapadı. Kulisler o gün ana baba günü gibiydi.

Andiçme törenini ertesi günkü gazeteler ayrıntılarıyla yazdılar. Gürleri Milli Birlik Grubu üyeleri, uzun uzun alkışlamışlar, Kontenjan Grubu üyeleri, bazı AP'liler, ant töreninden sonra kutlamışlardı. Kutlayanlar arasında AP Senato Grup Başkanı Ahmet Nusret Tuna da vardı. Gürler, Senatoda Fahri Korutürk ile Sait Naci Erginin arasına oturdu. Başbakan Melen, Milli Savunma Bakanı Mehmet İzmen, Tabii Senatör Ahmet Yıldız, gelip Gürler'i kutladılar. Senatodan ayrılırken, Tabii Üye İnönü'nün elini öpmek istedi. İnönü öptürmedi. Gazetecilerin, cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin sorularını, "Böyle bir şey var mı bilmiyorum. Buraya yeni geldim bir şey söyleyecek durumda değilim" diyerek savuşturdu. Gazeteciler ısrar edince de,

" Ne kadar olta atarsanız atın yakalanmayacağım..." karşılığını verdi...

Demirel, Sunay'a ne demişti?

Liderlerle görüşme sırasında, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Demirel içeri girerken, kafasında soracaklarını tasarlıyordu. Sunay, Demirel'e sormuştu:

"Sizin partinizden, bazı milletvekili ve senatörler, Faruk Gürlere oy vereceklerine dair imza vermişler. Sizin tayfanızdan, böyle imza verenler var mı?"

Demirel, bunu kesinlikle reddetmiş, şöyle karşılık vermişti:

" Bizde böyle bir şey yoktur. Bizim partiden kimse ona imza vermemiştir."

1970'te bir toplantı...

24 Nisan 1970’te Atatürk Orman Çiftliğinde Marmara Köşkünde, önemli bir toplantı yapılmıştı. Toplantıya katılanlar sınırlıydı. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan Süleyman Demirel, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, MİT Müsteşar Fuat Doğu...

Toplantı geceydi. Cumhurbaşkanı Sunay, Çankaya Köşkünün arka kapısından çıkarak toplantıya geldi.

Toplantıda Başbakan Demirel söz aldı. Ordudaki bazı gençlerin, hükümete karşı tutumlarından yakındı. Tağmaç'a bakarak, "Sayın Genelkurmay Başkanımız, bu durumu düzeltemiyor" diye ekledi üstü kapalı. "Cemal Tural Paşa olsaydı, bu işin hakkından gelirdi..." biçiminde konuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Tağmaç, çok sinirlendi ve salonu terk etti. Dönüşte, Ahmet Topaloğlu’na Demirel arabada şöyle dedi:

" Aklıma geldi çocuklar, bu Faruk Gürler Paşayı çok seviyorlar. Bundan istifade edelim!"

" Ne yapalım?"

" Gideriz Faruk Paşayla konuşuruz. Paşa, seni Kara Kuvvetleri Komutanı yapacağız, Genelkurmay Başkanı yapacağız, hatta Cumhurbaşkanı yapacağız!' deriz. Bundan istifade ederiz.. Sonra Topaloğlu’na döndü:

" Ahmet Bey siz benim tarafımdan görevlisiniz. Konya'ya gidin, görüşün ve bu işi halledin!"

Topaloğlu, ertesi günü Konya'ya giderken, Faruk Gürlerin yakını bir yarbay da, onu izleyerek Gürleri uyarmak için Konya ya gidiyordu. Ancak yarbay Konya'ya vardığı zaman, Gürlerle çoktan konuşmuştu Topaloğlu. Gürler, yarbaya şu karşılığı verdi:

" Yarbayım, ben generalim. 59 yaşındayım. Ne yaptığımı bilirim. Seni gönderen arkadaşlara söyle: Beni kullanacaklarını sanıyorlarsa, yanılıyorlar..."

Gürler kulislerde...

8 Mart 1973 Perşembe günü, Faruk Gürler, gruplan ziyaret etti. Gürler, artık kulislerdeydi. Kulislerde, şöyle konuşmalar yapılıyordu:

" Azizim, böyle kulislere dalarsa, seçilemez! Hiç girmeyip, gidip evinde oturmalı. Bak, o zaman nasıl seçilir. Bizim insanımız görmediğine daha çok değer verir. Gelip kendisiyle konuşana önem vermez!"

Biri şöyle yorumluyordu:

"12 Mart muhtırası vermiş komutan havasını silmeye çalışıyor. Onun için böyle dolaşıyor..."

Gürler, yanında Kontenjan Senatörü Cihat Alpan'la birlikte, Kontenjan Grubunu, Meclis Başkanını, Milli Birlik Grubunu, partilerin grup başkan vekillerini ayrı ayrı dolaştı, tanıştı. Gazeteciler, grup halinde arkasındaydılar. AP'nin organı sayılan gazetenin sahibi de, gazeteci konvoyundaydı!

İzlenimlerini, adaylığı konusunu soran gazetecilere, Gürler şöyle dedi:

"... Burada parlamentodaki muhterem zevat arzu ederlerse konur..."

Cumhurbaşkanı Sunay, 9 Mart Cuma günü, bir askeri uçakla Ankara'dan İstanbul'a gitti. İstanbul'da Sunayı, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’la, Birinci Ordu Komutanı Faik Türün karşıladılar.

Gürlerle ilgili yorumlar...

Basın, Gürlerin andiçmesinden, kulisleri dolaşmasına değin, geniş yer verdi sütunlarında. Abdi ipekçi, 5 Mart 1973 günlü, "Gürlerin adaylığı ve işlemler başlarken" başlıklı "Durumunda şöyle diyordu:

... Sunay, parti liderleriyle temaslarında halen parlamento üyesi bulunmayan birinin kontenjan senatörlüğüne getirilerek aday olması halinde böyle bir adayın seçileceğine güvenmek ihtiyacında bulunduğunu belirtmiştir. İleri sürüldüğüne göre Sunay bu kaygısını şu sözlerle açıklamıştır:

'Dışarıdan parlamentoya kontenjan senatörü olarak alacağım cumhurbaşkanı adayının mutlaka seçileceğine inanmak isterim. Aksi takdirde bu hareketimin bir anlamı kalmaz.’

...Bu gelişmelere ve seçime bir hafta kalmasına rağmen partiler cephesindeki belirsizliği ortadan kaldıran bir açıklama yapılmamakta, parlamentonun mevcut üyeleri arasından bir aday gösterilmemektedir. Gürler'in artık kesinlik kazanan adaylığına karşı da şu satırların yazıldığı ana kadar bir beyanda bulunulmamıştır... Ama görünen odur ki AP dışındaki partiler (çoğunlukta bulunmadıkları) gerekçesiyle topu Demirel'in elinde bırakıp, kendilerini resmen bağlayacak bir vaziyet almamayı tercih etmektedirler. Öteki partilerle Cumhurbaşkanlığı konusunda zamanında temasa geçmek gereği duymayan AP, böylelikle elindeki topla yalnız başına kalmıştır. Şimdi AP çevrelerinde sezilen belirsizlik ve kararsızlık herhalde bu durumun yarattığı güçlükle ilgilidir.

1 Mart 1973 günlü Hürriyetle, Cüneyt Arcayürek,’ "Sandıktan ne çıkar?" başlıklı yazısında, şöyle diyordu:

... AP dışındakiler çokluk partisi üyelerinin bütün direnme vaatlerine rağmen, son dakika müspet oy kullanıp seçi

mi kolaylaştıracağını belirtmişlerdir. AP ise vereceği firenin hesabını yapmakla meşguldür.

AP, Gürler Paşa'ya seçimde bir isim ileri sürerek direnecek. Oylarını Senato Başkanı Arıburun'un üzerinde toplayarak geçerli çoğunluğu düşürecek. Bu da bir diğer görüntü...

CHP'de lider Ecevit'in kendi takımına, 'Hele acele etmeyelim' dediği söyleniyor. Yeni kurulan CGP'nin Gürler'e yanaşacağı biliniyor. DP'nin menfi tutuma katılması normal.

Bir dengesizlik, bir kesin olmamaktır gidiyor. Tersliklere bir örnek verelim: AP'nin eski bakanlarından Vedat Ali'nin, Haldun Menteşeoğlu'nun Gürler'e oy verilmesine çalıştığı, buna karşılık Aydın Yalçın'ın menfi oy kullanmaya kararlı göründüğü söylentileri dolaşıyor...

Ecevit'in konuşması

Gürler, Kontenjan Senatörlüğüne atandığı gün, toplanan CHP ortak kurullarında bir konuşma yapan, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda CHP'nin görüşünü açıklıyor, "Parlamento zorlanmamalıdır" diyordu. Ecevit, arkadaşlarına, "CHP grubu, hiçbir muhtemel aday üzerinde bir müzakere yapmış veya karar almış değildir" dedikten sonra, şöyle konuştu:

...Eğer başka partiler veya gruplar, bizim bilgimiz dışında, Sayın Cumhurbaşkanına Sayın Gürlerin adaylığı için mutabakatlarını bildirmiş ve ihsas etmiş değillerse, cumhurbaşkanlığı seçimini, her şeye rağmen parlamentonun serbest iradesi dışında sonuçlandırmaya çalışmak asla söz konusu olmamalıdır. Parlamento dışından bir adayın kontenjan senatörlüğü yoluyla cumhurbaşkanlığına aday olması, esas itibariyle Anayasaya aykırı sayılmasa bile, bir zorlama kuşkusunun en küçük ölçüde bile yaratılması, cumhuriyete, demokrasiye, parlamenter rejime ve Anayasaya sınırsız zarar verebilir.

Ecevit, bundan sonra, "İş işten büsbütün geçmediyse, parlamentonun serbest iradesinin nasıl belireceğine önceden iyice teşhis konmadan, başlaması çok sakıncalı olabilecek girişimler bir noktada durmalıdır" dedi. Ama artık çok geçti...

Demirel de şöyle konuştu:

Sayın Orgeneral Gürler sanıyorum ki, bugün görevini halefine devretmektedir. Ne kendisi ne de başkası cumhurbaşkanlığına adaylığını koymuştur. Ve henüz adaylık koyacak zaman da gelmiş değildir. Biz hür iradeye hiçbir tesir kabul etmiyoruz...

Cumhuriyet
27 Mart 1980