Demirel Gürler'in Adaylığına Kesinlikle Karşıydı, Oyalama Taktiği İle Amacına Varmayı Hesaplıyordu

CHP Genel Başkanı Ecevit'in görüşmek isteğini, Senato Grup Başkan Vekili Hıfzı Oğuz Bekata, telefon edip arkasından doğrudan Süleyman Demirel'in odasına giderek iletti. Demirel, "Hay hay, görüşelim" demişti. Hıfzı Oğuz Bekata, bu girişimleri, Muhsin Batur'un konutunda yapılan toplantının ertesinde sabah erken saatte yapmıştı. Demirel aynı gün saat 14.00 için randevu vermişti... Yıl 1973, aylardan şubat, günlerden perşembe idi.

CHP Genel Başkanı Ecevit'in de, AP Genel Başkanı Demirel’in de odaları, Meclisin ikinci katındaydı. O günlerde bu odalar birbirinden sadece birkaç adım uzaklıktaydı... iki liderin, o gün saat 14.00'te Mecliste buluşup görüşeceklerini duyan gazeteciler, foto muhabirleri yavaş yavaş Meclisin ikinci kat salonunda tur atmaya, bekleşmeye başlamışlardı. Buluşmanın gizli olacağı haberini almış olan gazeteciler, bir süre, o saatte, orada ne aradıklarını birbirlerinden saklar gibiydiler. Ama ne kadar istense fotoğraf makineleri gazetecilerin, bayram değil seyran değilken, iki liderin odalarının arasında turlamaları, beklenileni uzun süre saklamalarına yeterli engeldi.

Gazetecilerin, fotoğrafçıların koridoru doldurduğu Demirel'e haber verilince, AP Genel Başkanı görüşmekten kaçındı. Böyle, bir gazeteci, fotoğrafçı kalabalığı arasında Ecevit'le görüşmekten vazgeçti. Demirel, randevuyu iptal ediyordu. Ecevit'e şu haber verildi:

" Efendim, Sayın Genel Başkanımız Süleyman Demirel, bir geziye çıkacak, onun için bugünkü randevusuna gelemeyecek. Özür diliyor..."

Meclisin ikinci kat koridorlarında, bir süre bekleşen gazeteciler, gelen giden olmadığını görünce, elleri boş döndüler.

CHP Genel Başkanı Ecevit, bu diyaloğa gerçekten umut bağlamış gibiydi. Bir yandan da komutanlar sıkıştıryorlardı. "Ne oldu, görüştünüz mü?..." diye. Komutanlara, Muhsin Batur'un konutunda "memnuniyetle" demişti. Demirel'le diyalog kurabileceğini ummuştu. Komutanlara şu haberi iletti:

" Ben elimden geleni yaptım. Ama diyalog kuramıyorum..."

AP Genel Başkanı Demirel, o günlerde kuvvet komutanlarıyla görüşmemeyi yeğlemişti. Ecevit'in "aracılık" amacıyla geldiğini sezdiğinden böyle bir konuda gazeteciler önünde görüşmeyi politikasına uygun bulmamıştı.

Komutanlar toplantısı nasıl gizli kaldı?

Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur'un

evinde, Ecevit ve arkadaşlarıyla yapılan özel toplantı, bir haftaya yakın bir süre basına yansımadı, gizli kaldı. Ecevit’le, Demirel'in buluşacaklarını öğrenip Meclise doluşan gazeteciler, bir gece önceki toplantıyı bilmiyorlardı. Toplantıya katılanlardan bazıları ertesi günkü gazetelerde, buna ilişkin bir haber görmeyince şaşırdılar. Bir gün, iki gün, beş gün, hayır hiçbir haber yoktu. Altıncı günü, Muhsin Batur’un evindeki toplantılar gazetelerde haber olarak yer almaya başladı. Haberlere göre, CHP'liler, toplantıdan "çok olumlu" bir izlenimle ayrılmışlardı...

Muhsin Batur'un konutundaki toplantıya katılan CHP'lilerden bazıları, toplantı haberinin basma "sızdırılması" olayının askerler kanadından geldiği kanısını taşırlar. Parti liderlerini çağırıp görüşen komutanlar, konunun kamuoyuna yansımasını mı yeğlemişlerdi?...

Gizli kalan görüşmeler

CHP Genel Başkanı Ecevit'le arkadaşlarının, Muhsin Batur'un konutunda komutanlarla yaptığı görüşmeler, bir haftaya yakın bir süre basına yansımamıştı ya, görüşmelerin bazıları hiç yansımadı. Örneğin Demokratik Parti adına giden kumlun, Doğu Kuvvetleri komutanı Oramiral Kemal Kayacan'ın komutunda, Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler ve öbür kuvvet komutanlarıyla görüşmeleri, mili birlik ve kontenjan gruplarının görüşmeleriyle, bu görüşmelerin içeriği, 1980 yılının mart ayına değin "gizli" kaldı!

Demirel, çağrılara gitmiyor

AP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in, komutanların "görüşme" çağrılarına gitmeyişi, Ecevit'le "diyaloğu" reddedişi, asker çevrelerinde oldukça büyük tepki yarattı. Demirel yakın çevresine, Faruk Gürlerin Genelkurmay Başkanlığından soyunup Cumhurbaşkanlığına aday olması konusu açıldığında, "Hayır" diyordu, "kesinlikle hayır."

 

Demirel'in taktiği

O günleri yakından izleyen AP'li eski bir senatör, Genel Başkan Süleyman Demirel'in o günlerdeki tutumunu şöyle değerlendirmektedir.            

Demirel, son kerteye kadar görüşünü saklar. Kafasında belli bir kimse olduğu için değil. Kafasında şöyle bir düşünce var. denemez. Demrelin kafasında cumhurbaşkanlığı için bir kişi vardır, ama onu söylemez derler. Hayır, bu doğru değildir!... Onları yaşar. Demirel güne bakar, bugün ne olacak, yarın ne olacak?.. O arada birtakım isimler çıkar. Bu isimlerden hiçbirine de saplanmaz. Hangisi, yumurta kapıya geldiği zaman aklına yatkın olursa onu çıkarmayı uygun görür. Hatta bu kişiyi o ana kadar aklına bile getirmez Dallanmaya bırakır. Bu arada, bazı kimselerin çıkmasını ve ekarte edilmesini düşünür. Biri gelir, Bunu koyalım’ der, öbürü bilmem ne der, onu koyar, onu yürütür. Gelecek olan kişinin aklına, yanı huyuna uygun olması gerekir. Ama değeri neymiş ne değilmiş onun üzerinde durmaz. Geçen, cumhurbaşkanı seçiminde de öyle olmuştur... Hatta belediye başkanlığı seçimlerinde öyle olmuştur.. Cumhurbaşkanlığı seçiminde her ne kadar Anayasaya göre grup karan alınmaz, şu yapılmaz, bu yapılmaz falan denirse de çoğunlukla merkezden gelir emirler. Ne kadar tutarsa. Tuttu mu a sonuç alınır 1973'teki cumhurbaşkanlığı seçimi de dalgalan maya bırakıldı. Kulağa birçok şeyler geldi.

AP karışık duygular içinde

O günleri anımsayanlara göre, AP “karışık duygular içinde”ydi. Demirel, Faruk Gürler’i, 12 Mart muhtırasını verdiği için, utmuyordu. Ama onun Genelkurmay Başkanlığından ayrılmasından sonra yerine Semih Sancar'ın geleceğini düşünerek, ses çıkarmamayı yeğliyordu.

Ancak, üstü kapalı düşüncelerini açıklıyordu. Komutanların çağrısına on beş gün kala, AP grubunda yaptığı konuşmada, özetle şöyle demişti:

"Devletin başına seçimle gelinir, cülus ile değil. Cumhurbaşkanı hür ve kâmil iradelerimizle Meclislerde seçilecektir. Anayasanın cari olduğunu sonuna kadar savunacağız. Parlamento üzerinde kimse ipotek koyamaz.."

Gazetelerde 28 Ocak 1973 günü çıkan bu haberin arkasında küçük bir haber daha vardı:

"AP'nin muhtemel adayı Atasagun..."

Demirel, 13 Şubat günü, Senato Başkanı AP’li Tekin Arıburun'la kısa bir görüşme yaptı. Görüşmeden sonra, gazetecilerin cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili sorularına şu yanıtı verdi:

" Merak iyi şeydir, bundan başka merakınız var mı?.."

Demirel'in görüştüğü Tekin Arıburun, bir gece önce, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunayla konuşmuştu. Arıburun, Demirel’e, Sunayla yaptığı görüşmeyi anlatmış olmalıydı...

"Geziye çıkacağım" dedikten sonra

AP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Ecevit'in görüşme önerisini "geziye çıkacağını" bildirerek reddettikten sonra, aynı gün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürlerin adaylığına ne diyeceğini soran gazetecilere şu karşılığı verdi:

Ben fikrimi söyledim. TBMM'nin hür iradesine şu anda en ufak bir tesiri olabilecek beyanda bulunmam. TBMM hür iradesiyle Türkiye Cumhuriyetinin başını, Cumhurbaşkanını seçecektir. Ben seçecek değilim ki, TBMM seçecek. Bu, TBMM'nin işidir. Kim açıklayacaktı ki, açıklamadı?..

Komutanların sert tepkisi

Komutan konutlarında politikacılarla yapılan görüşmelerin basına yansımasının ertesinde 21 Şubat 1973 Çarşamba günü Genelkurmay Genel Sekreterliğinden bir açıklama yapıldı. Açıklamada ordunun "12 Mart muhtırasının sorumluluğunun idraki içinde" olduğu bildirildikten sonra, komutan konutlarında yapılan toplantılara değiniliyordu. Açıklamanın bu bölümünde şöyle deniliyordu:            ,

Yüksek komuta heyeti, içinde bulunulan bunalım ve olağanüstü durumdan bir an evvel çıkılarak normal döneme arızasızca geçilmesini sağlamak amacıyla sarf edilecek çabalar konusunda başlıca siyasi partilerimizin; kontenjan, milli birlik ve bağımsız grupların lider kadrolarıyla fikir teatisinde bulunmak üzere görüşme ve temaslar yapılmasını yurt yararına mülahaza etmiştir.

Bu amaçla davet olunan bütün parti ve grup liderleri bu görüşmelere büyük bir içtenlikle katılmışlardır. Yalnız Adalet Partisi’ Genel Başkanı, kendisine özgü nedenlerle, yapılan davetlere icabet etmekten kaçınmıştır...

Liderler ve beraberindeki heyetlerle yapılmış olan bu görüşmeler, şahıs, zümre, parti ve hükümet icraatı bahse konu edilmeksizin samimi bir hava içerisinde cereyan etmiş olup bu hususta yanlış istikametlerde yayılmasına çalışılan her türlü haber ve yorumların hakikatle hiçbir ilgisi yoktur.

AP Genel Başkanı Demirel, bu açıklamadan sonra bir süre konuşmadı. 24 Şubat 1973 Cumartesi akşamı Isparta'ya gitti.

Cumhuriyet
18 Mart 1980