"Faruk Paşa Hakkında Tereddütler Var"

Emekli Orgeneral Refik Tulga, Faruk Gürler, daha istifasını vermeden, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Turgut Sunalp'a bir mektup yazdı. Tulga, mektubu İstanbul'dan göndermişti. O sırada, oradaki havayı anlatıyor. "Faruk Paşa hakkında çok tereddütler var, o tereddütleri silmeden girişimde bulunmayın..." demeye getiriyordu.

Orgeneral Turgut Sunalp da, öyle düşünmekteydi. Faruk Gürleri Harbiyeden beri tanırdı. Harp Okulundayken, Gürler, Sunalp'in takım komutanıydı.

1972'nin 30 Ağustosunda, Gürler Genelkurmay Başkanı olunca, o da orgeneralliğe yükselmiş, Genelkurmay ikinci Başkanlığına getirilmişti... Aralarındaki ilişki, bir çeşit ağabey kardeş ilişkisi niteliğindeydi de.

Çeşitli söylentiler çıkıyor, zaman zaman Orgeneral Sunalp'a mektuplar da geliyordu. Yayılan söylentiler, Turgut Sunalp'ın, Faruk Gürleri cumhurbaşkanlığı için özendirdiği yolundaydı.

Oysa Faruk Gürler ayrılırken yapılan törende onun yüzünün asıldığı çok kimsenin gözünden kaçmadı. Turgut Sunalp, Gürlere,

" Paşam, yüzde otuz riske giriyorsunuz!" dedi....

Yayılan söylentiler, Turgut Sunalp'i etkilemedi. Kişisel görüşü olarak pek taraftar görünmemesine karşın, başkanının verdiği görevleri, bir asker olarak yapma durumundaydı...

" Paşam, sizi soyunduracaklar ve göreceksiniz ortada bırakacaklar..." diyenlerdendi... Ama bazı milletvekilleri, onunla görüşmüşlerdi.

Gürler'in konutunda gazeteciler...

Hürriyetçiler Gürlerle bir görüşme yapmak için, Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu'nun yardımını istemişlerdi. Yılmaz Çetiner başvurdu. Gürler, o sıralar konuşmak istemiyordu. Kalabalık bir grup olarak gidildi. Görüşme Gürler'in Çankaya’daki Komutan Köşkünde oldu. Ecvet Güreşin, Yılmaz Çetiner, bir de gazetenin sahibi Erol Simavi geldiler. Sorulan daha çok Ecvet Güreşin sordu.

Gürler'in konutundaki toplantıda, Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan, Genelkurmay İkinci Başkanı Turgut Sunalp (gazetecilerin Gürlerle görüşmesine o da yardımcı olmuştu. Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu’yla da, Brüksel'de gelişen bir arkadaşlıkları vardı) ve Ziya Müezzinoğlu vardı. Müezzinoğlu, Hürriyet'te yayımlanan fotoğrafta belli belirsiz biçimde çıktı...

Gürler, buradaki açıklamasında, ekonomik, sosyal görüşlerini belirtiyordu. Ekonomi anlayışını şöyle anlattı:

Anayasamız karma ekonomiyi öngörmektedir. Bu, başkalarına ve topluma zarar vermemek, yararlı olmak şartıyla, her türlü teşebbüsün sevgi ve saygıyla karşılanacak bir çaba olduğu anlamına gelmektedir. Devlet ferdin yapamayacağı büyük hizmetleri yapacak, fertler ekonomik girişimleriyle toplumun genel çıkarına yardımcı olacaklardır...

Gürlerin Sosyal Haklarla ilgili görüşleri de şöyle özetlenebilirdi:

Anayasamızın temel haklarla ilgili bölümü, sosyal ve iktisadi haklar ve ödevler bölümü yeterince uygulandığı takdirde sosyal güvenlik, adalet sağlanır. Aile ve mülkiyet haklan başlıca sosyal haklardandır. Başkalarına zarar vermeden ailelerin mülkiyet ve miras hakkını elbette tanımak lazımdır...

Gürler, o sıralarda basında ileri sürüldüğü gibi, Amerikan anlamında liberal olmadığını, özel sektöre geniş hayat hakkı tanıdığını, parlamentoya candan bağlı olduğunu da ortaya koyuyordu. Doğrusu, bu görüşlere parlamentoda karşı olacak pek kimse çıkmaz deniyordu! Gürlerin sol eğilimli olduğu da yakın çevresinde söylenirdi.

Süleyman Demirel’in haber alma kaynaklan kuvvetliydi. Gürlerin evinde gazetecilerin yaptığı görüşmeyi öğrenmekte gecikmedi!

Gürlerin cumhurbaşkanı olması halinde, Demirel in yeniden iktidara gelmesi olasılığının "yok" olduğu izlenimini Yankı dergisi, o sıralarda çıkan 104'üncü sayısında belirtiyor, şöyle diyordu:

Siyasi parti liderlerinden biri ’Demirel'in yerinde olsam istifa ederim' derken, bir diğeri 'Biliyoruz, Gürlerin Cumhurbaşkanlığı halinde Demirel'in bir daha başbakanlığa gelemeyeceğini' diyor, bir diğeri ise, 'Bir kere çoğunluğu kazanamaz, ama çoğunluğu kazansa bile sadece kendisine verilmeyecek Başbakanlığını savunuruz ifadesini kullanıyordu. 'Etkili çevrelerdeki hâkim görüş ise, 'Demirel ordunun tasvibiyle gelen cumhurbaşkanının kendisini başbakan yapmayacağını biliyor' şeklindeydi.

Gürler'in, muhtıra vererek görevden uzaklaştırdığı Demirel için düşünceleri yine yakın çevresinde bilinmekteydi.

" Ne üstünde, ne altında onunla çalışmak istemem..." dediği söylenirdi.

8 Mart 1973 günlü Hürriyetle, "Çatırtıya kulak veriniz" başlıklı imzasız yazıda, şöyle deniyordu:

"Çatırtıya kulak veriniz! Böyle giderse bu bina içinden yıkılacak. Sağduyu yerine hırslar gittikçe kabarırsa bu devleti dışardan başkaları değil, bizler içerden çökerteceğiz. Aklımızı başımıza toplayalım! Yazık olacak memlekete, yazık olacak bunca akan kana, bunca çekilmiş ve çekilen acıya ve bunca emeğe..."

Aynı günlü gazetenin, "Gürlerden rejim için açıklama bekleniyor" başlıklı haberin girişinde şöyle deniyordu:

"Güvenilir bir kaynak, 12 Mart muhtırasının üçüncü maddesinin, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarıyla ilgili olarak işletileceğini sanmanın hata olduğunu Hürriyet muhabirine ifade etmiştir. Aynı kaynak, 'Böyle bir hareket, 12 Martın maksadı ve ruhu ile bağdaştırılamaz' demiştir."

Gürler'e oylar nereden?...

Haberin devamında, Gürlere gelecek oylar belirtildi:

... Gürler'in alması ümit edilen 488oyun en az 150'sinin Adalet Partisinden, 70 kadarının Cumhuriyetçi Güven Partisinden, 60'ınm Cumhuriyet Halk Partisinden beklendiği anlaşılmaktadır. Kalan 200 oyun bağımsızlar, tabii senatörler, Cumhurbaşkanı Kontenjanından seçilenler, Demokratik Partililer ve Gürler lehine son günlerde doğacak eğilim nedeniyle fikrini değiştirecek AP'liler tarafından verileceği hesap edilmektedir. Ancak (bu hesabın, parlamentoda beliren eğilimlerle bağdaştırılamayacak bir nitelik taşıdığı) bazı müşahitler tarafından, Güler'e yakın çevreleri uyarmak için ifade edilmiştir...

G​enelkurmaydaki kasa...

Gürlere oy vereceklerini, ellerinde imzalar bulunduğunu ileri süren AP'lilerden bazılarının adlan, o günlerde gazetelerin kulis haberlerinde yayımlanmaktaydı. Bunlardan bazıları ölmüş, yaşayan ve siyasal yaşamda yine AP içinde çalışmalarını sürdürenler de, o günlerdeki çalışmaları açıklamaktan şiddetle kaçınan bir havadaydılar. Vedat Ali Özkan ölmüştü. Haldun Menteşeoğlu’nu, o zamanki askerlerden bazıları anımsıyorlar.

" Hani şu, Deniz Gezmiş'le fotoğraf çektiren bir İçişleri Bakanı vardı ya..." diye konuşuyorlar.

Haldun Menteşeoğlu, kendisinden söz edilen kulis haberlerini o zaman yalanlamamıştı. Sonradan, o haberlerin rakiplerince çıkarıldığını söyledi. Hamdi Maden'in adı o zaman da geçmiş. Hüsamettin Atabeyli, Fevzi Fırat, İsmet Angı, asker kökenli o zamanki Muğla milletvekili İzzet Oktay, sayılan yedi  sekiz kişinin arasında. Sivilleri pek iyi tanımaları olanağı bulunmayan askerler, İlhami Ertem'i, şöyle böyle anımsıyorlar.

Gürlere oy vereceklerin imzalarını taşıyan liste, Genelkurmayda bir kasada saklanmaktaydı.

Bazı AP'liler, bir ara Meclis Başkanı Sabit Osman Avcıya da gitmişler ve Gürlere oy sağlanmasını istemişlerdi. Bu, Demimle karşı olmakla tanınan Aydın Yalçın grubundan ayrı bir gruptu. Demirel'e de bağlıydı. Avcı,

" Ben milletvekillerinin gizli oylarına hâkim olacak durumda değilim... " diyordu. Gürlere verilecek oyların da 25'i, 30'u geçmeyeceğini söylüyordu.

Oylamalar sırasında da, AP kulisi içinde, birbirlerini suçlayanlar olacak, kimin Gürlere kimin Tekin Arıburun'a oy verdiği tartışılacaktır...

Cumhuriyet
28 Mart 1980