SBF. Şehircilik Kürsüsü Profesörlerinden Fehmi Yavuz, "Domuz ve Beslenme Sorunlarımız" adlı kitabım 1984 yılında yayımladı. Kitap, A..Ü S.B.F ve Basın Yayın Yüksek Okulu Basımevi'nde basılmıştı. 80 sayfaydı.
Fehmi Yavuz, kitabı satmadı. "Mülkiyeliler Birliği", birde "Arkadaş Yayınevi" aracılığıyla eşine dostuna, isteyen okurlarına dağıttı. Bir bölük kitabı da, benim çalışma odamda durur, isteyenler alırdı. İlgiyle okunmuş olmalı ki, kitaptan hiç kalmadı.
Kitabın iç kapağında, Prof. Fehmi Yavuz'un kısa bir yaşam öyküsü de var. Bunda özetle şöyle deniyor;
1912'de İsparta'da doğdu. İlk ve ortaokulu İsparta’da bitirdi ve Muğla'da köy öğretmenliği yaptı. (1928-1931) İstanbul Pertevniyal Lisesinde (1931-1934) ve Siyasal Bilgiler Okulu'nda (1934-1937) okudu. Yüksek öğrenimine devam etmek için Almanya'ya gitti. (1937-1939), savaş yüzünden doktorası yarım kaldı. Yedek subaylıktan (1939-1941) sonra Maliye Bakanlığı'na memur olarak girdi. (1941-1942) Asistan olarak SBF'ne giren Fehmi Yavuz (1942- 1945), bu tarihten sonra şu görevlerde bulundu; SBF Şehircilik doçenti (1945-1953), Çalışma Bakanlığı İşçi Sigortaları Genel Müdürlüğü, Genel Müdür vekili ve yardımcısı, (1946-1947), SBF Şehircilik Profesörlüğü (1953-1982), İngiltere'de etüd ve araştırma (1953-1955), SBF Dekanlığı (1958-1960), Milli Eğitim Bakanlığı (Eylül 1960- Ocak 1961), Belediyecilik Demeği Başkanlığı (1961- 1964), SBF Şehircilik Profesörlüğü ve İskan Şehircilik Enstitüsü Müdürlüğü.
F. Yavuz Mart 1982'de emekli oldu. 11.7.1991'de Datça'da öldü. Oraya gömüldü.
Başta Cumhuriyet, Milliyet olmak üzere çeşitli günlük gazetelerde, dergilerde, yıllıklarda yazılar yayımladı. Pek çok yayımlanmış yapıtları var...
"Domuz ve Beslenme Sorunlarımız" Prof. Fehmi Yavuz'un çok önem verdiği en son yapıtlarından biri, belki birincisi.
Yapıtının önsözünde, kitabının sonunda söylediklerini başa alıyor, şöyle diyor;
Yeniden vurgulayalım. Gerektiğinde dış satım yapılabilir. Turizmi hızla gelişen bir ülkede oteller, moteller, lokantalar, tatil köyleri... yabancı turistlere, domuz etinden yapılmış yemek, salam, sosis, jambon, sucuk hazırlayabilirler, ama kendimiz de yemek zorunda olduğumuz bilincine hızla ulaşmak gerekir. Bu nedenle, domuz eti konusu sürekli gündemde kalmalı, tartışılmalıdır. Üniversiteler, ilgili fakülteler, basın da üzerlerine düşeni yaparlarsa, olumlu sonuçlara, kısa sürede ulaşırız.
Bir yetkili Fehmi Yavuz'a 22 Devlet Üretme Çiftliğinde domuz yetiştirilebileceğini söyler. Ancak, dinsel önyargılar nedeniyle, bu hayvanlara bakacak işçi bulmanın pek kolay olmayacağım da ekler. Fehmi Yavuz, şöyle der;
Almanya'ya yaklaşık bir milyon kişinin çalışmaya gittiğini biliyoruz. (Bugün bu rakam 2.5 milyona yaklaşıyor) Bunlar kesin dönmeye de başlamıştır. Devlet Üretme Çiftliklerinde domuz yetiştirme yolu açılır ve özel girişimcilere türlü kolaylıklar, destekler sağlanırsa, AlmanyalIlardan binde biri bu alanda çalışmayı planlasa, bin kişi eder. Bu bir hamhayal(yersiz düş) olmasa gerek.
Fehmi Yavuz böyle diyor ama, ne yazık ki, o da bir düş olarak kalıyor. Almanya'ya gidenlerin çoğunluğu da, dinsel gericilerin, din tecimerlerinin koyu baskısı altındadır.
Prof. Fehmi Yavuz'un "önsöz"ü şöyle biter;
Kapaktaki domuz resmi, tanınmış bir hava yollan firmasının, yolculara uçaklarda verdiği, yemek paketinden çıkmıştır. Kartın arkasında altı dilde(Almanca, İngilizce, Fransızca,, Türkçe, Arapça, Farsça) YEMEKLERİMİZDE DOMUZ ETİ YOKTUR yazılıdır. Bu kırmızı karta, inançlara saygının yanında, domuza karşı olan tiksintiyi ayakta tutmak gibi bir sonuç doğurmu açısından da bakmak gerekmez mi?
-Domuza ilişkin bilgiler-
Prof. Fehmi Yavuz, kitabına, "domuza ilişkin bilgiler" vermekle başlıyor; şöyle diyor;
"Domuz hakkında yazılanların belki pek azını aktarabileceğiz. Daha fazlası yetkimizin dışında kalır. Önemli olan soruna açıklık getirmektir.Biz önce, elimize geçen kaynaklardan, duyduğumuz tekerlemelerden, türlü öykülerden yararlanacağız. Kur'andaki domuz eti yasağını da ayrı bir bölümde değerlendirmek istiyoruz.
Prof. Selahattin Batu'nun özel zootekni deve, domuz, tavuk yetiştirmesi ve biyometrik başlıklı kitabında, domuza 20 sayfa ayrılmıştır. (s.25-45) Konu şu ana ve alt bölümlerden oluşuyor:
Domuz Yetiştirilmesi; Domuz ırkları, Alman domuz ırkların; yetiştirme, bakım ve beslenme, semirtme..."
Prof. Selahattin Batu'nun (Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ünal Batu'nun babası), yapıtında domuzla ilgili şu bilgileri var;
Tipik bir asilleştirilmiş yerli domuz , yerli domuzla asil domuz arasında ortalama tipte olmalıdır. Bunlar iyi bir gıda ile 6-7 aylıkken 80-125 kilo siklet( ağırlık) kazanırlar.
Dişiler de, erken gelişen ırklarda, 9-10 aylık olmadan damızlıkta kullanılmamalıdır. Geç gelişmelerde hayvanların bir yaşını doldurmaları beklenir.
Gebelik domuzlarda ortalama 115-116 gün (3 ay, 3 hafta, 3 gün) sürer ve normal olarak 111-119 gün arasında değişir. Doğum iyi ve normal bakılmış hayvanlarda, hiçbir müdahaleyi gerektirmeden olur, 2-6 saat sürer.
Yavru sayısı ırka ve familyaya göre değişir. Mevsimin ve iki doğumun arasındaki müddetin, bir batında (karında) doğacak yavruların sayısı üzerinde tesiri yoktur. Kültür ırklarında bir batında 10-12 iyi gelişmiş yavru almaya çalışılır. Birbiri arkasından, birkaç defa 6 yavrudan az doğuran dişiler, damızlıktan çıkarılır ve bu hayvanların yavruları da damızlığa alınmaz.
Aştıkları dişileri iyi gebe bırakmayan erkekler de damızlıklan çıkarılır. Bir karında 16-18, hatta 22 yavru doğuran dişiler görülürse de, bunlar nisbeten azdır.
Yavruların, doğumdaki canlı ağırlıkları ırka göre değişir. Beyaz asil domuzda ortalama, erkek yavrularda 1.27, dişi yavrularda 1,19 kilo, banovra, Bravnşvayk yerli domuzunda, erkeklerde 0,07. dişilerde 0,85 kilo, asilleştirilmiş yerli domuzlarda, erkeklerde 1.20 , dişiler de 1.22 kilogramdır.
Patates Garp memleketlerinde, domuz yemi olarak fevkalade mühimdir. Bilhassa semirtilen domuzlara pişmiş olarak çok verilir.
Domuzların protein ihtiyacını temin için en iyisi mer'ada Veya ahırda hayvana yedirilen bazı yeşil yemlerdir ki, bunlardan kızıl tirfil ve diğer bakliye otlan gelir. Yeşil mısır (hasıl)da iyi bir nem teşkil eder.
Domuzların protein ihtiyaçlan en iyi şekilde, hayvanı yemlerin temin edilir. Burada evvela yağsız süt ve yayık altı gibi, süthane artıklan domuz beslenmesinde esas teşkil etmektedir. Bu artıkların yüksek besin kıymetine malik olmalarının sebebi, terkiplerindeki, kolay hazmedilebilir protein maddeleri, vitaminler ve madeni maddelerdir. Bugün domuz beslenmesinde bu süt artıkları olmadan edilememektedir. Gerek damızlıkların beslenmesinde gerekse semirmede hep bu artıklardan faydalanılmaktadır...