32. Domuz Neden Sağılmaz?

Taşlama ustası Mustafa Eşref, şu dörtlüğü düştü;

Profesör aylığı bulaşıkçıdan azmış/ Sanmayın ki Başbakan bi­raz dalga geçiyor/ O da bir Profesör, üstelik ekonomist/ Kendini öl­çüp tartıp, öyle değer biçiyor!

500. yılı kutlanan ozan Fuzuli törenleri dolayısıyla, Azerbaycanlı yazarlarla görüştük.

"Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar!" diyen Fuzuli'nin sözleri güncelliğini koruyor. Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkam Resulzade Anar Rızayev ve yazar Elçin'le birlikte olduk. Kültür Bakam Timurçin Savaş'ın yemeğinde Azerbaycan'ın ünlü taşlama ustası Sabir’i andık.

Sabir (1862-1911), bir taşlamasında şöyle der;

Kükremiş aslan görirem gorhmirem/ Dalgalı umman görirem gorhmirem, / Lik bu gorhmazlık ile doğrusu/ Harda Müselman gö­rirem gorhirem!

Dizelerde geçen kimi sözcükler; Lik=Ancak, Harda=Nerde, Mü­selman = Müslüman. (Burada yobaz anlamanda.)

Müslümanlığı "korkunç" duruma getirenler, din sömürücüleriy­le, dinciler; dini çıkarları için kullananlardır. Uğur, bunlara "iki ayaklı domuzlar" derdi.

- Sen dört ayaklı domuzları yazıyorsun, ben iki ayaklıları.

Dört ayaklı domuzlar yararlı, iki ayaklılarının topluma ne ya­rarlan var? Herifçioğlu ensesini domuz sucuğu gibi şişirmiş. Ata­türk düşmanlığı yapıyor...

Domuz deyip geçmeyin; ayaktopu yarışmalarında, Avrupa'da dökülüp kalmamızın nedenlerinden başlıcası gençlerimizin beslenememiş olması değil mi? Çalıştırıcıları Daum, domuz etini yiyor, belki de Türkiye'de sığır eti yiyor. Çünkü Almanya'da sığır eti, do­muz etinden pahalı. Türkiye'de domuz pirzolası pahalı, ancak lüks otellerin lokantalarında bulabilirsiniz. Bunlar domuz etine konan engellemelerden geliyor. Üretimi desteklensin, isteyenin domuz çiftliği kurması sağlansın, kolaylaştırılsın. Bakın görün, ne oluyor? Ankara'da Kızılay'da Sakarya Çarşısında eskiden domuz eti, domuz salamı satan bir yer vardı. Esenboğa yolunda da domuz çiftliği. "Arap Hakimin oğlu" başbakan yardımcısı iken çiftliğin, suyu elektriği kesildi. Domuzlar öldüler, çiftlik kapandı.
Dincilerin, gericilerin çıkarları için yapmadıkları, yapmayacak­ları yok mudur? Kimi tarikatçılar, İstanbul'da domuz kesimi yapı­lan yerlere uğrayıp kuruluşları için yardım topluyorlar, para aldık­ları yerin domuz kesim yeri olduğuna bakmıyorlardı. Şöyle mi di­yorlardı.

-    Dinimizde ticaret serbesttir. İstediğinizi yapın!

Paracıkları alıp gidiyorlardı. İstanbul'un kimi belediyeleri do­muz eti işlenmesini yasaklamak istiyorlardı. Bunlar yüz yılı aşkın süredir Sütlüce'de çalışıyorlardı. Gerici belediyeler soruyorlardı:

-    Domuz eti verdiğiniz lokantaların adlarım verin!

Domuzcular ne de olsa, domuz eti yiyorlardı;

-    Biz lüks otellere veriyoruz!

Gerici belediyeler çekip gidiyorlardı. Ama domuz kesim yerleri­ni Sütlüce'den kaldırmayı da kurmuyor değillerdi.İzmit'te domuz çiftliği olan eczacı Oralp Basım, bir yıl kalıp, bir çinli gelinle döndüğü Çin'den ilginç izlenimler anlatıyordu. Bun­lardan biri şöyleydi; Çinli kadınlar, çocukların göğüslerine, sırtla­rına domuz yağı sürüyorlardı. Bebeğe sürülen bu yağ tabakası, ço­cuğu soğuk algınlığına, üşütmeye karşı koruyordu. (Bunu Bulga­ristan'dan gelen göçmenler de uyguluyor.)

İzmit'te kimi çarşaflılar da Oralp Basım'a gelip domuz yağı isti­yorlar. Oralp Basım, neden istediklerini seziyor;-    Büyü için istiyorsunuz değil mi? diye soruyordu.

Gelenler: "Evet diyorlardı, hoca istedi!"

Halka gerçekleri kim anlatacak? Gericilerden, yobazlardan halk nasıl kurtarılacak? Politikacılardan bu konuda hayır yok. Onlar konuyu ağızlarına bile alamazlar. Bu, "tabu"dur, değinilme­si onlarca yasaktır. Halk çocukları beslenmiş, beslenmemiş neleri­ne gerektir. Onlar koyun gibi kendilerini dinlesinler, arkalarından gelsinler, ötesi ne gam! Jale Hanım, Bülent Ecevit' i "Fareli Köyün Kavalcısı"na benzetmez mi? Kavalıyla, kalabalık­ları toplar, bir yere götürür, orada bırakırmış. İyi mi? Almanya'da "Fareli Köyün Kavalcısının köyü Hameln'in yakınma değin git­tim, köye gitmedim bu kez.

Almanya'da üçüncü kuşak çocuklar, domuz eti sorununu çöz­müşler. Bir baba anlattı:

-    Çocuklara okulda, sosisli sandviç veriyorlardı. Domuz sosisle­rini bizim çocuklar yemiyorlar, giderek bunalıma giriyorlardı. Bak­tık olmayacak, "Siz de yiyin çocuğum!" dedik, keyifleri yerine geldi. Şimdi domuz sosislerini rahatça yiyorlar.

Aziz Nesin geniş yankılar uyandıran "Türk halkının yüzde 70'- i aptaldır" sözünü söylediğinde, sözün başında gerekçesini de söy­lemişti; "Domuz eti yemedikleri, iyi beslenemedikleri için..." Sözün başı unutuldu, tartışmalar aptallık üzerine yoğunlaştı. Bu konu­larda uzman olan Ahmet Aşıcı bir mektubunun sonunda şöyle di­yor:

Sayın Ekmekçi,

Etobur canlılar otoburları yiyerek geçinirler. Etobur toplumlar- da otobur toplundan yiyerek geçineceklerdir. Oransal olarak, dün­yada en çok ve en lezzetli eti veren domuzla beslenen Batı toplum­lun, etten yoksun olan Ortadoğu ve birçok Doğu toplumuna asla yaşam hakkı tanımayacaklardır. Saygı ve sevgilerimle. Seni çok rahatsız ediyorum. Bağışla.

Kafamı kurcalayan bir şey vardı. Domuzun sütü neden sağılmı­yordu? Bir yerde domuz sütü satılmıyordu. Bunu Oralp Basım'a sordum. Şu karşılığı verdi;

- Domuz çok zeki, çok hareketli. Bir yerde durdurup sağmak ola­naksız. İnek öyle değil. O rahat sağılabilir!"

6 Kasım 1994