Çocuk anasına sordu:
-Ana, etler ne zaman çiçek açacak?
Çocuk kurban bayramlarım etlerin çiçek açtığı bir mevsim gibi düşünür. Ancak, o zamanlar kavurma görebilmektede ondan. Belki de çiçeklerin açtığı bir bahar günü tatmıştı eti...
Hinthorozu Erdal Bey'e Karadeniz'de halk "açız" diye bağırmış...
Domuz eti ile beslenme konusunu ortaya atalı beri geniş yankılarım izliyorum. Sert tepkiler gösteren de oluyor, bir şey demiyorum. Bağnazlıkla savaşım kolay değil. Demokrasiye gidiş de öyle değil mi? Çetin Altan, şöyle dedi:
- Bu konu çözümlenmeden demokrasi de olmaz!
Konu gerçekten "kilit" bir konuydu. Basın -Çetin Altan dışında- yazdıklarımı gülümseyerek karşılıyor, "Hiç uğraşma" demeye getiriyordu. "Milli Gazete" de Sadık Albayrak, yazısına "Solculuk Domuzluk mu?" başlığım koyabiliyordu. İngiliz Kraliçesi domuz eti yiyor diye solcu mu oldu yani? Reagan amcam solcu mu oldu? Böyle uslara turp sıkıp geçmek en iyisi...
Cezaevinden yazan bir okur, cezaevinden çıkar çıkmaz, domuz çiftliği kuracağım bildiriyor, İzmit’ten Oralp Basımla Prof. Fehmi Yavuz'un adreslerini istiyordu.
Çiftlik kurmak yeterli sayılabilir mi? Şimdiye değin açılmış pek çok çiftlik, zarar edip kapanıp yok olma durumunda kalmış. Aziz Nesin şöyle dedi:
- Önemli olan sosis, salam yapacak atölyelerin kurulmasıdır. O yapılmadan, sadece besicilik başarıya ulaşamaz. Et olarak halkın karşısına getirmeli bir kez. Oralp Basım da pazar bulamadığı için domuzların çiftleşmesini durdurmuş.
Ankara'da lokantaların yetkililerine sordum. Domuz eti pişiren lokantaların başında Büyük Ankara Oteli geliyor. Yiyecek işleri
Müdürü Işık Bey'in verdiği bilgiye göre, lokantada yüzde doksan domuz, yüzde on oranında sığır eti tüketiliyor. Çünkü müşterilerin yüzde doksam yabancı. Lokantada 200-250 gramlık domuz pirzolası 1700 TL. Dana pirzolası ise 1600 TL. Avrupa'da ise, sığır eti domuz etinden daha pahalı, oralarda domuz eti, halkın yiyeceği.
Lokantaları araştırmayı sürdürdüm., Ankara'nın en lüks lokantası olarak bilinen "RV"de, domuz eti hemen hemen yok gibi. "Müşteri soruyor, bulamıyoruz" karşılığım aldım soruma . Orada domuz pirzola da, kuzu pirzola da 1500'er TL. ama domuz pirzola yok. Adı var. Washington Restaurant'tan Mustafa Şişman, "Dört- beş yıl öncesine dek bizde de vardı, çok satılırdı, sonra istek azalınca yapmaz olduk. Zaman zaman yabancı müşteriler soruyorlar "yok" diyoruz. Avrupa'da bulunmuş Türkler de sorup bulurlarsa yiyorlardı" dedi.
Domuz eti konusunda "din, tıp, veteriner bilimleri yönünden bir inceleme " niteliğinde kitap yazan Dr. İhsan Ekin "Domuz Etinin Yenilmesi Kesinlikle Haram mıdır?" adlı yapıtım gönderdi. "Kızılay Sümer Sokak 12/5 "te oturan seksen yaşındaki Dr. İhsan Ekin, yapıtını 1972 yılında çıkarmış. Baskılar yüzünden yayınevlerine, kitapçılara dağıtamamış. Evinde tutmuş, eşine dostuna göndermiş. Yazdığı mektupta şöyle diyor:
...Birlikte sunduğum kitabımı okursanız bu konuda daha geniş bilgi alabilirsiniz. Beğeneceğinizi umar, bu vesile ile selam ve sevgiler sunarım. Başyazarınız Sayın Nadir Nadi, milli mücadele yıllarında, ben Ankara Lisesi'nde iken o da ortaokulunda idi. Bu kitap yayımlandığı zaman kendisine bir adet göndermiştim.
Dr. İhsan Ekin'in yapıtım okudum. O, domuz etinin yenilmesinin kesinlikle haram olmadığından yana.
"Domuz ve Beslenme Sorunlarımız" adlı yapıtı yazan Prof. Fehmi Yavuz'la konuşuyordum. Sordum:
-Geçmişte domuz yetiştirmemiz için çağrıda bulunanlar yazanlar, çizenler olmuş mudur?
- Evet oldu. Birkaç örnek vereyim: 29 yıl önce, Mithat Niyazi Resnelioğlu (Geyikçi diye bilinen, meşrutiyet kahramanı Niyazi Bey'in oğludur) "Parselledim Satıyorum" adlı kitabında şöyle diyor:
Ne zaman bir Ziraat Vekili (Tarım Bakam) çıkar da, "vatandaşlar, keçiyi yok etmek menfaatimiz icabıdır. Bunun yerine bütün ilerlemiş memleketlerde beslenen, çok verimli ve faydalı bir hayvan (domuz) besleyeceğiz. Bunun temin edeceği faydadan feragat etmeyeceğiz" şeklinde konuşabilirse, işte o zaman memleketimiz, imarım hakiki veçhesiyle (gerçek yüzüyle) görmek imkanına kavuşmuş olacaktır, (s. 96)
Bu konuda daha örnekler var, eski Maliye Bakanlarından Kemal Kurdaş, Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferans Kurulu'nun düzenlediği bir toplantıda sunduğu "Türkiye Ekonomisinde Hızlı Kalkınmayı Engelleyici Temel Faktörler" başlıklı bildirisinde, yürekli sözler söyler:
...Prodüktivite ve istihsal seviyesindeki, domuz etinin yenmesini men eden kaidenin bir ucuz ve bol gıda menbaını ortadan kaldırmaktaki, şarabın haram olması telakkisinin bağcılığın gelişmesindeki menfi tesirleri incelemeye değer
der.
Fehmi Yavuz'a sordum:
- Domuzculuğun geleceği konusunda iyimser misiniz?
- Evet, iyimserim. Hem de çok iyimserim. Gerektiğinde dışsatım yapılabilir. Turizmi gelişen bir ülkede oteller, moteller, lokantalar, tatil köyleri, yabancı turistlere domuz etinden yapılmış yemek, salam, sosis, jambon, sucuk... hazırlayabilirler. Ama, kendimiz de yemek zorunda olduğumuz bilincine hızla ulaşmak gerekir. Beslenmemizde bir dengesizlik olduğu, çoğunluğun hayvansal protein alamadığı, tahıl ile yarım yamalak beslendiği bir gerçektir. Halen Türkiye'de 36 bin domuz var. Kısa sürede yıllık domuz üretimini on milyona çıkarabiliriz. On milyon domuz, ellişer bin TL.'den beş yüz milyar TL. eder. Rakam yirmi milyona çıkarsa, yalnız bu kaynaktan yılda bir trilyon, gayri safi milli hasılaya katkı sağlanacak demektir. Bundan toplumu daha uzun süre yoksun bırakmalı:, sanırım bağışlanacak bir savsaklama ve savurganlık olmaz..
13 Temmuz 1985