Biga'nın Kahvetepe köyündeki domuz çiftliğinin mühürlenmesi olayı sürüyor. Çiftliğin sahibi Mediha Tavukçu ile Yusuf Tavukçu, Cumhurbaşkanına, Başbakana telgraflarla başvurarak, domuzlarının ölmesinin önlenmesini istediler. Yusuf Tavukçu'ya göre, şimdiye dek 34 domuz öldü.
Çanakkale Valisi Erdinç Büyükakalın'la konuştum; o topu Biga Kaymakamı Yaşar Yaycı'ya attı. Bunları anlatacağım.
Erdinç Büyükakalın, 1970 sonlarında, Ecevit iktidarı döneminde, Midyat Kaymakamıydı. Midyat'tan hemen Ankara'ya döndü. İçişleri Bakanlığı'nda Personel Atama ve Değerlendirme Şube Müdürü Yusuf Çetin'e gelerek;
- Beni Midyat'a göndermeyin, beni orada öldürecekler! dedi.
Bir aya yakın süre, Yusuf Çetin'e gidip geldi. Sonunda Çay Kaymakamlığına atandı. Orada da boş durmadı, sağ eğilimli olarak tanınıyordu. MHP'lilerle yakın ilişki kurduğu ileri sürüldü. Müfettişler gönderildi. Burada görevinden alınacağı sırada, Ecevit hükümeti istifa etti; Süleyman Bey, Üçüncü MC hükümetini kurdu. Erdinç Büyükakalın, Doğu illerinden birine vali olarak atandı, çok geçmeden İsparta Valiliği'ne getirildi. Isparta Valiliği'ne gidişi şatafatlı oldu. Afyon'un Çay sınırında, davullar, zurnalarla uğurlandı. Yolda bir trafik kazası da oldu, valinin eşi ağır yaralandı.
12 Eylül, Erdinç Büyükakalın'ı vali olarak buldu. Geçmişte, oldukça kabarık bir dosya ile. 1976 yılında, Denizli'nin Güney ilçesi kaymakamı iken, görevini kötüye kullandığı savıyla kamu davası açıldı. Kaymakam tutuklanan memurları polislere teslim etmek istememiş, tutukluların kaçmasını sağlamıştı. Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesi 1978/151 esas, 1978/529 sayılı kararla, Kaymakam Erdinç Büyükakalın'ı altı ay hapis ve üç ay süreyle memuriyetten uzaklaştırmaya karar verdi. Yargıtay karan bozdu. Yargıç kararında direndi. Yargıtay Genel Kurulu, Büyükakalın'ın görevi ihmalden cezalandırılabileceğine karar vererek, cezasını hafifletti. Bu olay, "Yargıtay" dergisinde de yayımlandı.
Erdinç Büyükakalın'ın arkadaşları, onun 1960'lı yılların ortalarında AP Gençlik Kolları'nda çalıştığını söylerler. Sınıf arkadaşı Uğur Mumcu, onun daha eski yıllarını anlatıyor... 12 Eylül'den sonra Erdinç Büyükakalın, koyu bir 12 Eylül'cü kesilir.
Biga'nın Kahvetepe köyündeki domuz çiftliğinde, mühürlü kalan domuzlarla ilgili olarak, telefonla Büyükakalın'- ı aradım. Aramızda şu konuşma geçti;
- Efendim, Biga'daki Kahvetepe’de domuz çiftliği mühürlenmişti...
- Evet..
- Oradaki domuzların öldüğü haberleri geldi, son durum nedir?
- Efendim, bilemiyorum. Biga kaymakamlığının iştigal ettiği bir konu. Biz bu konuda, ikinci sınıf sıhhi müessese olduğu için, vilayet iznine tabidir. Hukuki meseleler devam ediyor, diğer taraf idare mahkemesine dava açtı. O dava da Bursa İdare Mahkeme- si'nde devam ediyor. Onun dışında size söyleyeceğim bir şey yok.
- Halen mühürlü mü çiftlik?
- Onu ancak kaymakamlık şu anda biliyor. Zannediyorum, kesin olarak söylemiyorum, mühürlü idi, mühür fekkedilmiş, yani. mühür kaldırılmaya çalışılmış. O konu da mahkemeye intikal etmiş. Adli ve idari yargı merciinde olduğu için söyleyecek herhangi bir şeyim yok...
- Anladım, Kaymakam Bey'le nasıl görüşebilirim acaba?
- Benimle görüştüğünüz gibi!
- Teşekkür ederim!
Biga Kaymakamı Yaşar Yaycı'yla telefondayız. Aramızda geçen konuşma özetle şöyle;
- Kaymakam Bey, rahatsız ettim, ben Mustafa Ekmekçi! Kahvetepe Köyü'nde mühürlenen çiftlikte sizin Sağlık Ocağı'na yazdığınız yazılara olumsuz yanıt gelmemiş. "Çiftlik kurulmasında sağlık açısından bir sakınca yoktur" deniyor. Çiftlik hala mühürlü mü?
- Devam ediyor!
- Peki, içerde domuzlar ölmüyor mu?
- Efendim, çiftlik sahibi başvurdu; "Domuzlarım öldü" diye. Çanakkale'den Sağlık Müdür Yardımcısının başkanlığında kurul geldi, baktı. Domuzlarda ölüm yokmuş..
- Ölüm yokmuş?
- Evet..
- Anladım. Peki aç durmuyorlar mı şu anda?
- Sahibi onları besliyor! Duvarın üstünden yiyecek atıyor, besliyor. Mühürü de bozduğundan dolayı savcılığa verdik. Beslemeye devam ediyor yani..
- Ama ne kadar besleyebilir? Duvardan hayvan beslenebilir mi efendim?
- Şu anda beslemeye devam ediyor.
- Size göre orada köyü rahatsız edecek bir durum var mı?
- Bunların açılması vilayetin iznine bağlı. Teknik şartlan yok. Mesele şöyle; Çiftliğin köyden belli bir uzaklıkta olması, arıtma tesislerinin olması ve sulama tesisatının olması gerekiyor, hayvanların sulanması için. Bu arkadaş teknik şartlan yerine getirmeden lalettayin çiftliği kurmuş, sonra izin istemiş...
- Peki, duvarlardan besliyor, duvardan alıyor, şu bu diyorsunuz, şimdi bu aslında pek insaflı bir olay değil. Yani en azından, ölüler varsa, derhal ortalığın temizlenmesi gerekmez mi? Bırakınız ölmeyi, hasta bile olsa köye daha çok zarar verir. Siz oranın kaymakamısınız. Bilirkişi raporu var, bilirkişi “Kadavra gördüm” diyor. “Kokular var” diyor.
-Valla Mustabeyciğim, iki gün önce, vilayetten Sağlık Müdür Yardımcısı, daha başkaları geldiler, buradaki hayvanları gördüler, “Ölüm yok” dediler.
-Yok ama olabilir..
Tabii olabilir. Orada öyle bir şey olursa, vatandaş bize müraacat eder. Tabii diiyecekki, “Hayvanlarım öldü” diyecek, biz de ölen hayvanları aldıracağız. O durumda bırakamayız tabii.
-Ana domuzların yavrularım yedikleri ileri sürülüyor. Sağlık bakanlığına yapılan başvuruda...
-Öyle bir şey olduğunu zannetmiyorum..
-O bölgedeki bağnaz kişilerin bu olayı körükledikleri, vilayeti tahrik ettikleri ileri sürülüyor. Cumhuriyet’te de çıktı. Ona ne dersiniz?
-Böyle bir şeyin aslı yok. Aslı olması da mümkün değil. Vatandaş, normal yollardan gitseydi, engel olmak için hiçbir sebep yoktu.
-Teknik koşullar yerine getirilmese bile, bunda domuzların suçu ne? Sağlık bakanlığı “Bu işe bir çare bulun” diyor. Bakanlığa bir yanıt verildi mi acaba?
-O vilayeti ilgilendirir tabii...
Söz dönüp dolaşıp valide düğümleniyordu. Bakalım Erdinç Bey daha ne yapacaktı?
16 Ekim 1986
xErdinç Büyükakalın, Çanakkale’den Sakarya’ya gitti, sonra merkeze alındı.
xxYusuf Tavukçu 1996’da beyin kanamasından öldü.