Osmanlı İmparatorluğu'nun tarih sahnesinden çekilmeye başladığı; Anadolu'da yeni bir devletin temellerinin atıldığı Mütareke yılları ve Kurtuluş Savaşı sırasında özellikle Anadolu'da İstanbul basınına karşı Milli Mücadele'yi destekleyen gazeteler yayımlanmaya başlar. Sıvas Vilayet Basımevi'nde basılan İrade-i Milliye' deki (ilk sayı 14 Eylül 1919) yazıları Mustafa Kemal "dikte" ettirmektedir; Ankara'da 10 Ocak 1920'de çıkmaya başlayan Hakimiyet-i Milliye' nin ilk başyazısını da Mustafa Kemal yazmıştır. 1 Hakimiyet-i Milliye tamamen Mustafa Kemal'in kontrolü altındadır; öyle ki muhabir transferine kadar ilgilenmektedir. Yurt gezilerinden tanıdığı Yeni Gün gazetesi muhabiri İsmail Habib (Sevük)'i Kılıç Ali'ye emir vererek 20 lira daha fazla ücretle 100 lira aylıkla Hakimiyet-i Milliye' ye alır. O sırada mebus maaşı 100 lira dolayındadır. 2 Hakimiyet-i Milliye' nin dağıtım ve abone işleriyle de doğrudan Mustafa Kemal ilgilenmekte, askeri birliklerin komutanlarına gazetenin satışıyla ilgili emirler göndermektedir. 3 Anadolu Ajansı da yine Hakimiyet-i Milliye gibi 6 Nisan 1920'de Ankara'da Mustafa Kemal'in kararı ile kurulur, adı da onun tarafından konulur. Mustafa Kemal, daha Kurtuluş Savaşı'nın başında basına silah kadar önem vermektedir.
Henüz TBMM açılmadan Hakimiyet-i Milliye' yi ve Anadolu Ajansı'nı devreye sokması bu yargıyı doğrulamaktadır. 23 Nisan 1920'de Meclis açıldıktan sonra 6 Mayıs 1336 (1920) tarihli ve 2 sayılı İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) Kararnamesiyle İstanbul'la her türlü haberleşmeye sansür konulur; Milli Mücadele aleyhinde yayın yapan Peyam-ı Sabah, Alemdar, İstanbul, Aydede gibi gazete ve dergilerin Anadolu'ya girmesi yasaklanır. Bu bağlamda hazırlanan Talimatname çerçevesinde 26 il ve ilçede sansür merkezleri kurulur. Yurtdışında Milli Mücadele'nin amacını anlatmak; her türlü araçtan yararlanarak milleti aydınlatmak; Anadolu'da yeni gazeteler yayınlatmak ve bunların kontrol altında bulundurulmasını sağlamak için de 7 Haziran 1336 (1920)'da "Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğü" kurulur. 4 İstiklal Mahkemeleri bu gelişmelerden sonra ancak 16 Eylül 1920'de kurulmuş ve kararnameleri Resmi Gazete' de 7 Ekim 1920 tarihinden itibaren yayımlanmaya başlamıştır. 5
Milli Hükümet, daha ilk günlerinde, muazzam işlerine bir nizam vermeye çalışırken propaganda ve matbuat davasını en mühim silah olarak kabul etmiş ve ilk hamlede ona sarılmıştır. 6
Mustafa Kemal, Meclis'te 28 Eylül 1920 günü yaptığı konuşmada gelişmeleri değerlendirirken Anadolu basınına izleyecekleri yayın politikasının esasları konusunda gerekli talimatın verildiğini belirtmektedir:
Efendiler, Anadolu'da bir sene evvel, altı ay evvel, sekiz ay evvel matbuat denecek bir şeyler yoktu. Bunu cümlemiz biliriz. Fakat bugün hakikaten Anadolu'da matbuat vardır ve bu matbuat, yine Anadolu'da vuku bulan mesainin neticesidir. Hemen hemen mühim bir merkezimiz yoktur ki orada bir gazete çıkmamış olsun. Demek ki Anadolu'da matbuat vardır... [Bu] matbuatın vücut bulması için ilk teşebbüsler yapılmış ve vücut bulmuştur. Hayatlarını idame etmek için maddi muavenet (yardım- M.A.); fikri muavenet... yapılmıştır. Bütün gazetelere ne yolda idarei kalem edeceklerine dair tarafımızdan talimat verilmiştir ve takip olunmuştur ve bütün matbuatımız bu dairede ifayi vazife etmektedir. Bundan yalnız hulfeden (aksine giden, karşıt- M.A.) bir gazete olmuştur. İsmi Yeni Dünya'dır. (İtalikler bana ait.)7
ANKARA'NIN KOLLADIKLARI
Mustafa Kemal'in "Size ne gibi yardımda bulunabiliriz?" diye soran Sovyet temsilcisinden, silah ve cephaneden önce kağıt istediği rivayet edilir. 8 Bakanlar Kurulu'nun 23 Nisan 1920-29 Ekim 1923 tarihleri arasındaki kararnamelerinde ithal edilen gazete kağıtlarının "gümrük resminden muaf tutulması ya da yanlışlıkla alınmış olan gümrük resimlerinin iade edilmesi" veya gümrüklerdeki gazete kağıtlarının Büyük Millet Meclisi Hükümeti'ni destekleyen gazetelere tahsisi gibi kararlar; Mustafa Kemal'in basını kontrol mekanizmalarını Milli Mücadele sırasında etkin biçimde kullandığını göstermektedir. 9, (BELGE NO: 1; 2/a-2/b)
Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğü'nün Milli Mücadele sırasında 15.000 TL (1920), 75.689 TL (1921), 106.806 TL (1922), 106.805 TL (1923) olan bütçesinden mevcut gazetelerin yaşatılması ve yeni yayınlar çıkarılması için; matbaa elemanı yetiştirilmesi, kağıt, mürekkep ve hurufat yardımının yanı sıra mali destek de sağlanmıştır. 10 Bu bütçe rakamları, avans kanunlarıyla alınan ek ödeneklerle katlanarak artmıştır. Örneğin, 15.000 lira olarak kuruluş yasasında öngörülen 1920 yılı ödeneği, daha sonra 83.869 lira 73 kuruşa ulaşmıştır. 11
Anadolu basınına 1920 yılı bütçesinden 4.956 lira 13 kuruş yardım yapılmıştır. Bunun 4.500 lirası Hakimiyet-i Milliye, 300 lirası da Sıvas'a verilmiştir. 12 Ayrıca, Ankara'da Yunus Nadi'nin Yeni Gün, İstanbul'da Celal Nuri (İleri)'nin İleri, Konya'da (Yusuf) Mazhar Bey'in Babalık, Eşref Edip'in Sebil-ür Reşad, Ziya Gökalp'in Diyarbakır'da çıkardığı Küçük Mecmua düzenli olarak yardım gören yayın organları arasındadır. 13 Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğü'nce 1920 Kasım ayında Anadolu basınına mürettip yetiştirmek üzere 28 çırağa 398 lira 55 kuruş ödenmiştir. 14
Hakimiyet-i Milliye gazetesiyle yapılan iki ayrı sözleşme uyarınca; 15 Ocak 1921 tarihli olanıyla 3.000 lira, 9 Nisan 1921 tarihli olanıyla da 1.450 lira aylık ödemede bulunulacağı öngörülmüştür. 15 Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürü Ahmet Ağaoğlu, 16 Eylül 1922 tarihli TBMM Birleşiminde Umum Müdürlüğün bütçesi görüşülürken Hakimiyet-i Milliye gazetesine her ay 1.100 lira verildiğini açıklamıştır. 16
Ankara dışındaki gazetelere 1921'de 1.000 lira ve 250 top kağıt yardımında bulunulmuştur. 17 çerkes Etem'in Ankara'yla ilişkilerinin bozulmasına kadar Yeni Dünya gazetesine de 20 Aralık 1920 ve 8 Ocak 1921 tarihlerinde 680 lira yardım edilmiş 18; Ankara'da sürekli çıkmakta olan Köy Hocası, Terbiye ve Sebil-ür Reşad ile Felsefe, İlim, Fen; Ziraat; Anavatan mecmualarının da baskıları yapılmıştır. 19
Anadolu'da verilen Kurtuluş Savaşı'yla yeni bir devletin temelleri atılırken, hareketin sözcüsü olsa bile basına Hazine'den yardım edilmesine bu koşullarda karşı çıkılması dikkat çekicidir. Erzurum Mebusu Hüseyin Avni (Ulaş), 1922 yılı bütçe görüşmelerinde basına yapılan yardımlara şiddetle karşı çıkarken bugün trilyonlara ulaşan devlet teşviklerini ve promosyon uygulamalarını da 76 yıl önceden eleştirmektedir:
... Bugün bir gazete, mesleki etrafında, efkarı (fikri- M.A.) etrafında kimseyi toplamıyorsa onun, o gazetenin hakkı hayatı yoktur. Onu cebren, aşı ile yürütmek istiyorsanız onun da Hazineyi ızrardan (zarar- M.A.) başka bir manası yoktur. Anadolu'nun ihtiyacı varsa ihtiyacını tatmin edecek risaleler (kitap, dergi- M.A.) çıkarır... Böyle koltuk değneği ile çıkan gazetelerin bu memlekette mevkii yoktur. Cebren (zorla- M.A.) çıkarılacak gazeteler nafi (yararlı, karlı- M.A.) değildir. Memlekette gazete okutturulacaksa hüner halkın okuyabileceği gazeteleri çıkarmaktır... Milletin efkarına hitabeden ve milletin arzusunu neşreden gazeteler bu memlekette yaşar ve illa böyle olmıyan gazeteler yaşıyamaz. Binaenaleyh mesleki meçhul olan böyle gazeteleri çıkarmak memleket için zarar ve ziyandır. (italikler bana ait.) ... Bunlara on para vermem. 20
... Bugün milletlerin ağzı ve kulağı matbuattır... Efendiler, bizim matbuatımız ebkemdir (dilsizdir- M.A.). Siyaseti aliyeyi hangi lisanla yazarsa yazsın; onu herkes anlar. Fakat dahilde halkı irşat (doğru yolu göstermek- M.A.) ve ihtiyacatını anlatmak için matbuatın malik olmadığı bir şey var ki, o da milletin lisanıdır. İşte size ebkem bir matbuat... 21
Hüseyin Avni (Ulaş)'nin sözcülüğünü yaptığı bu görüş sahiplerinin TBMM'de karşı koymalarına karşın Milli Mücadele kadrolarının ideolojik yaklaşımlarını yansıtan "Hükümet de bir uzviyettir (organizma- M.A.); o uzviyetin düşünen dimağı meclis, eli ordu, gözü hükümet ise söyleyen dili de matbuattır!" 22; anlayışı sonucu yönetimin dili olacak basına maddi ve manevi destek verilmiştir.
İSTİKLÂL MAHKEMELERİ
Ankara Hükümeti'nin gözettiği ve kolladığı basının yanı sıra, sol ve diğer muhalif yayın organları Albayrak (Erzurum) Ocak 1921; Yeni Dünya Ocak 1921; Emek 27 Ocak 1921; Yeni Hayat Temmuz 1922, Tok Söz (İstanbul) 2 Aralık 1924; Orianet News (İstanbul) ve Keskin' in kapatılması dikkat çekmektedir. Yeni Dünya' nın sahibi ve başyazarı Arif Oruç tutuklanmıştır. 23
Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre önce muhalif Tan gazetesinin "gerçek" başyazarı ve basıldığı matbaanın sahibi TBMM'deki İkinci Grubun önderlerinden Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey'in Çankaya Milli Muhafız Alayı Komutanı Topal Osman tarafından 2 Nisan 1923'te öldürülmesi de o döneme ilişkin altı çizilmesi gereken bir gelişmedir. 24
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin özellikle İstanbul basınını kontrol altına alırken kullandığı araçların en başında İstiklâl Mahkemeleri gelmektedir. Halifeliğin güçlendirilmesini isteyen Hintli Müslümanların (Ağa Han ve Emir Ali) İsmet Paşa'ya gönderdiği mektubun 5 ve 6 Aralık 1923 tarihlerinde Tanin, İkdam ve Tevhid-i Efkar gazetelerinde yayımlanması üzerine Hüseyin Cahit (Yalçın [Tanin] ), Ahmed Cevdet (İkdam), Velid Ebüzziya (Tevhid-i Efkar) ve sorumlu müdürler Ömer İzzettin (İkdam), Hayri Muhittin (Tevhid-i Efkar), Tanin' in Heyet-i Tahririye (Yazıişleri) Müdürü Baha Bey ile İstanbul Baro Başkanı Lütfi Fikri, Hilafet Yaveri Ekrem Bey ile Adana Toksöz gazetesi yazarı, eski milletvekillerinden Abdülkadir Kemali (Öğütçü [yazar Orhan Kemal'in babası]) 1923 yılında İstanbul İstiklal Mahkemesi'nde vatana ihanet suçuyla yargılanır; sadece Lütfi Fikri 5 yıl kürek cezasına mahkum olur. Ancak o da 13 Şubat 1924'te çıkarılan 412 sayılı af yasasından yararlanır; tekrar baro başkanı seçilir. 25
İstanbul İstiklâl Mahkemesi Başkanı Topçu İhsan (Eryavuz) Bey, yeni rejimin basına nasıl baktığı mesajını çok net verir: Basın su ve ateş gibi bir unsurdur. Hem çok faydalı, hem de çok zararlı olabilir. Yapılacak şey iyi münasebetlerle faydalarını en yükseğe, zararlarını en aşağıya indirmektir. 26 Mustafa Kemal de bu yargılamalardan sonra İstanbul'da çıkan İkdam, Tanin, İleri, Akşam, Vakit, Tercüman-ı Hakikat ve Vatan gazetelerinin sahip ya da başyazarlarının katıldığı 5 Şubat 1924 günü İzmir'de verilen bir yemekte devletin basından ne beklediğini kararlı bir dille ifade eder:
Arkadaşlar, Türk basını, milletin gerçek seda ve iradesinin kendini belirtmesi şekli olarak Cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale vücude getirmelidir, bir fikir kalesi, bir zihniyet kalesi... Basın mensuplarından bunu istemek Cumhuriyetin hakkıdır. Bütün milletin samimi bir birlik ve tesanüd (dayanışma- M.A.) içinde bulunması bir zarurettir. Umumun selamet ve saadeti bundadır. Mücadele bitmemiştir. Gerçekleri milletin kulağına ve vicdanına lüzumu gibi ulaştırmakta basının vazifesi çok, çok mühimdir... 27
Mustafa Kemal, bu görüşleri doğrultusunda yeni rejimi savunacak, cumhuriyetle özdeş, onu simgeleyen bir gazetenin İstanbul'da yayın dünyasının kalbi durumundaki Babıali'de çıkarılması için destek verecektir. İttihat ve Terakki'nin "Kırmızı Konak" adıyla ünlü genel merkez binası 1924 yılında 1.000 lira karşılığı Yunus Nadi'ye kiraya verilir. 28 Kırmızı Konak, iki yıl sonra Cumhuriyet'e satılır.29, (BELGE NO: 3/a-3/b; 4)
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal tarafından 1924'te İzmir'de Babıali'nin kalburüstü temsilcilerinin yüzlerine karşı ifade edilen Cumhuriyet rejiminin beklentileri doğrultusunda devletin basına yönelik tavrının çerçevesi, 4 Mart 1925'te çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu'nun uygulanması sırasında ortaya çıkar. İki yıl yürürlükte kalacak bu yasaya göre, "İrticaa ve isyana ve memleketin içtimai nizamını, huzur ve sükununu ve emniyet ve asayişini ihlale bais bilumum [bozmağa sebeb olacak her türlü] teşkilat ve tahrikat ve teşvikat ve teşebbüsat ve neşriyatı, hükümet, reisicumhurun tasdiki ile, re'sen ve idareten men" edebilecektir. 30 3 Mayıs 1925 tarih 1846 sayılı Kararnameyle kabul edilen Sansür Talimatnamesi uyarınca da sıkıyönetim bölgelerinde çıkan ya da dışardan gelecek yayınlar ile tüm haberleşme denetim altına alınmıştır. 31
Takrir-i Sükun Kanunu'yla birlikte 6 Mart-11 Ağustos 1925 tarihleri arasında Aydınlık, Orak-Çekiç, Yoldaş (Bursa), Resimli (Ay) Hafta gibi sol; Sebil-ür Reşad gibi sağ yayınların yanı sıra Tevhid-i Efkar, Son Telgraf, İstiklâl, Millet, Tanin, Vatan, İstikbal (Trabzon), Sayha (Adana), Presse de Soir, Kahkaha (Trabzon), Doğru Öz (Mersin), Tok Söz (Adana), Sada-yı Hak (İzmir), ve İkaz 32 gazeteleri kapatılır. Ancak Hükümet ya da mahkeme kararıyla kapatılan süreli yayınların sayısının çok daha fazla olduğu ifade edilmektedir. 33
Elazığ İstiklâl Mahkemesi'nde ise Tevhid-i Efkar Başyazarı Velid Ebüzziya, Son Telgraf yazarları Sadri Ethem (Ertem), Fevzi Lütfi (Karaosmanoğlu) ve İlhami Safa, Sebil-ür Reşad Başyazarı Eşref Edip, Adana Sayha gazetesinin sahibi Gündüz Nadir, Adana Toksöz gazetesi yazarı Abdülkadir Kemali (Öğütçü) ile kapatılan öteki gazetelerin yöneticileri Ahmet Emin (Yalman [Vatan] ), Ahmet Şükrü (Esmer [Vatan] ), İsmail Müştak (Mayokan [İstiklâl] ), Suphi Nuri (İleri [İleri] ), tutuklu olarak yargılanırlar. Bu sırada kendilerine yapılan telkinlerin de etkisiyle Mustafa Kemal'e "yalvarış" telgrafları çekerek af edilmelerini isterler. Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal de Şark İstiklâl Mahkemesi Müddeiumumiliğine (savcılığına) çektiği telgrafta "hata ettikleri ve nadim olduklarını" bildiren gazetecilerin bu başvurularının "nazarı insafa alınmasını uygun gördüğünü" belirtir. 34 Gazeteciler sonuçta Abdülkadir Kemali (Öğütçü) dışında 13 Eylül 1925'te beraat ederler. 35 10 Nisan 1925'te tutuklanan Memleket gazetesi sahibi İsmail Hami (Danişmend) de 9 Eylül 1925'te beraat eder. 36 Abdülkadir Kemali (Öğütçü) ise sevk edildiği Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde 2 Şubat 1926'da beraat edecektir. 37
"Yalvarış" telgrafları üzerine Mustafa Kemal'in devreye girmesi ve Elazığ İstiklâl Mahkemesi Savcı Vekili Bozok mebusu Avni (Doğan)'nin Ankara'yla telgraf görüşmeleri İstiklâl Mahkemelerinin "siyasal iktidarın emriyle hareket ettiklerini" göstermektedir. 38
Mustafa Kemal, Şeyh Sait İsyanı, gazetelerin kapatılması ve gazetecilerin yargılanmalarından sonra 1 Kasım 1925'te TBMM'nin 3'üncü açılış nutkunda yeni rejimin basın özgürlüğüne yönelik görüşünü şu sözlerle ortaya koymaktadır:
Hürriyeti matbuatın izalei mahâziri bizzat hürriyeti matbuatla kaim olduğuna dair bu büyük Meclisin mürşit (doğru yolu gösteren- M.A.) ve musaffa (süzülmüş, yabancı maddelerden arındırılmış- M.A.) sahasında tevkir (iyi karşılama, ağırlama- M.A.) olunan esaslar eğer Cumhuriyetin ruhu olan faziletten mahrum erbabı cürete, sinei matbuatta şekavet (kötü iş işleme, haydutluk- M.A.) fırsatını verirse; eğer iğfal ve idlal (doğru yoldan şaşırma, çıkmaz yol- M.A.) erbabının sahai fıkriyattaki meşum tesirleri tarlasında çalışan vatandaşların kanlarını akıtmasına, yuvalarının dağıtılmasına sebep olursa ve eğer en nihayet şekavetin en muzırını ihtiyar eden bu kabil erbabı idlâl kanunların hususi müsadelerinden istifade imkânını bulurlarsa Büyük Millet Meclisinin mürebbi (terbiye eden- M.A.) ve kahhar (yokedici- M.A.) yedi idaresinin müdahale ve tenbih etmesi elbette vacibeden olur...
Muhakkaktır ki Cumhuriyet devrinin kendi zihniyet ve ahlakıyatiyle mütehalli (donanmış- M.A.) matbuatını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir. Bir taraftan geçmiş devirler evrakı matbuasının ve müntesiplerinin (birinin adamı olmuş, bir şeyle ilgili- M.A.) gayri kabili ıslah olanları nazarı milliyette taayyün (belli olmak, meydana çıkmak- M.A.) ederken diğer tarafta Cumhuriyet matbuatının temiz ev feyizli (olgun, bolluk- M.A.) sahası iftisa (genişlemek, bollaşmak- M.A.) ve itilâ (yükselme- M.A.) etmektedir. Büyük ve necip (soylu- M.A.) milletimizin yeni hayatı mesai ve medeniyetini teshil (kolaylaştıracak- M.A.) ve teşçi (gayrete getirecek- M.A.) edecek; işte ancak bu yeni zihniyetteki matbuat olacaktır. 39
Ahmet Emin Yalman, bu olaylardan 1924'te İzmir'deki yemekten sonra farklı bir tavır sergileyen İstanbul basınını sorumlu tutar! İzmir'den sonra ortaya çıkan anlaşmazlık memlekete ve basına pahalıya maloldu ve 1925 ile 1936 arasında memlekette gerçek manasiyle tek bir gazete bile kalmamasına yol açtı. 40
Hıfzı Topuz da İstiklâl Mahkemelerindeki yargılamaları değerlendirirken, "... Ama terör havası dağılmamıştır Babıali'de. Devrimlerin gerçekleştirilmesi için Takrir-i Sükun Kanunu ile terör havası yaratılması, gazetelerin kapatılması, gazetecilerin isyancılarla birlikte İstiklâl Mahkemelerinde yargılanması ve basının susturulması gerekli miydi acaba?" sorusunu sormaktadır. 41
PRİMLİ GAZETECİLİK
Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet-basın ilişkilerinde iki gelişme dikkat çekmektedir. Bunlardan biri 1 Kasım 1928'de kabul edilen yasa ile Latin alfabesine geçilmesi üzerine 1929'dan başlayarak basına bütçeden para yardımı yapılması diğeri ise gazetelerin sahip ya da başyazarlarının milletvekili olarak Meclis'e sokulmasıdır.
Uygur Kocabaşoğlu'nun İstanbul Amerikan Yüksek Komiserliği'nde görevli C. Crew'un Bakanlığa yazdığı 13 Şubat 1929 tarihli mektubunda yer alan verilere dayanarak aktardığına göre, 1 Aralık 1928'den itibaren hükümetten yardım alan gazete ve dergilerle; aylık olarak istenen ve alınan tutarların listesi şöyledir:
TABLO: 2 PRİM ALAN YAYIN ORGANLARI
(1 ARALIK 1928)
GAZETE / DERGİ İSTENEN YARDIM / TL ALINAN YARDIM / TL
Cumhuriyet 10000 2250
Milliyet 9000 2000
Vakit 8000 850
İkdam 8000 1200
Son Saat 7500 800
Akşam 7500 1100
Karagöz 2000 200
Köroğlu 2000 200
Haftalık Mecmua 500 100
Resimli Gazete 500 100
Resimli Ay 500 100
Akbaba 400 100
Papağan 400 100
Milli Mecmua 300 200
İçtihad 300 50
Üniversite Mecmuası 500 250
Yardımın yalnızca tiraj kıstasına göre yapılmadığı açıkca görülmektedir. 42 Ancak bu yardımı kabul etmeyerek yayın organını kapatan gazetecilerin de olduğu anlaşılmaktadır.
Yassıada'da Örtülü Ödenek Davası duruşmalarında Adnan Menderes'in avukatı Talat Asal'ın bilirkişi raporundan aralarında Sedat Simavi'nin de bulunduğu bazı gazetecilerin 1960 öncesinde örtülü ödenekten para aldığının anlaşıldığı yolundaki iddiası üzerine oğlu Erol Simavi şu açıklamayı yapmıştır:
1928 senesi harf inkılabı olduğu zaman, gazetelerin yeni Latin harflerini alabilmeleri için Atatürk'ün meşru olarak tahsisatı mestureden (örtülü ödenek- M.A.) dağıttığı parayı kabul etmeyerek tutulmuş (okuyucu tarafından beğenilen, benimsenen- M.A.) mecmuasını kapatan bir insan nasıl olur da bunlardan tek kuruş alabilir? 43
Erol Simavi, aradan 24 yıl geçtikten sonra ise bu konuda şu bilgileri vermektedir:
...[H]arf devrimi olmuş, eski yazıdan yeni yazıya, Latin alfabesine geçilmiş, tabii o dergi de kendiliğinden batmış. Bu harf devriminden sonra, örtülü ödenekten çok paralar dağıtılmış Babıali'de. Dergilere 15-20 bin lira, gazetelere 40-50 bin lira gibi büyük paralar verilmiş. Ama babam hiçbirini kabul etmemiş, almamış. 44
Erol Simavi'nin yapılan yardımlara ilişkin belirttiği rakamlarla, Amerikan kaynakları arasında çok büyük fark bulunmasına karşın bu veriler, o dönem basına devlet tarafından önemli miktarda destek sağlandığını göstermektedir.
Bu arada dikkati çeken bir başka nokta da şudur: Amerikan Yüksek Komiseri'nin gazetelere 1 Aralık 1928'den itibaren ayda toplam 9.600 lira yardım yapıldığını bildirmesine karşın, ancak harf devriminden bir yıl 5 ay sonra "Gazete Primleri Hakkında Kanun"la gazete sahiplerine prim verilmesi kararlaştırılır. Yasaya göre, harf devriminin yürürlüğe girdiği 3 Kasım 1928'den beri fiilen çıkan siyasi gazetelerin sahiplerine 1929, 1930 ve 1931 yıllarında prim ödenecektir.1929 primi karşılığı olarak 60.700 TL ödenek ayrılır. Prim ödemelerinde esas alınacak ölçü ise; rotatif ve düz makinada basılan gazetelere göre değişmektedir: Rotatifte basılan gazetelere yıllık olarak 1929'da 7.000 TL, 1930'da 5.250 TL, 1931'de ise 3.500 TL verilmesi kararlaştırılır. Düz makinede basılan gazetelere ise sayfa büyüklükleri dikkate alınarak 1929'da 600-2.200 TL; 1930'da 450-1.550 TL; 1931'de de 300-1.100 TL arasında değişen ödemelerde bulunulması hükme bağlanır. 45
Gazetelere ödenen prim uygulamasından, 5 Temmuz 1931 günkü olağanüstü Meclis birleşiminde basına büyük suçlamaların yapılması sonucu 46 yaratılan baskı ortamının da etkisiyle 10 gün sonraki bütçe görüşmeleri sırasında verilen bir önergenin benimsenmesi üzerine vazgeçilir; 1932 bütçesine konulan 30.350 TL tutarındaki gazete primi ödeneği kaldırılır. 47
Basının rejimin yanında, ona destek olmasında gazeteci-mebuslar önemli rol oynamışlardır. Atatürk'ün sağlığında Parlamentoya yaklaşık 40 gazeteci milletvekili olarak girmiştir. Yunus Nadi (Cumhuriyet), Fazıl Ahmet (Aykaç [Cumhuriyet] ), Falih Rıfkı (Atay [Hakimiyet-i Milliye] ), Hakkı Tarık (Us [Vakit, Son Saat]), M.Asım (Us [Vakit] ), Hüseyin Cahit (Yalçın [Tanin, Fikir Hareketleri dergisi] ) ve Necmettin Sadık (Sadak [Akşam] ), Ahmet İhsan (Tokgöz [Servet-i Fünun] ) gibi hükümeti destekleyen Türkiye'nin önde gelen gazetelerinin sahip ya da başyazarları en az üç dönem olmak üzere Meclis'te bulunmuşlardır. 48
Hükümetin yarı resmi yayın organı konumundaki Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yıllarca başyazarlık yapan 1925-1950 arası 7 dönem Meclis'te bulunan Falih Rıfkı Atay, ünlü yapıtı Çankaya' da cumhuriyetin ilanından sonraki yıllarda devlet-sermaye-basın üçgeninde karşılıklı ilişkilerin boyutunu gösteren tanık olduğu bir olayı aktarmaktadır:
Galiba dünyanın hiçbir yerinde reasürans işi imtiyaz altında değildir. Bu fikre İstanbul sigorta kumpanyalarından birinin Levanten müdürü icat etti..... Hükümette de banka nüfuzculuğuna karşı mukavemet belirmişti. İmtiyaz davası bütün bir mevsim geri kaldı. Fakat nihayet teşebbüse ön ayak olanlar muvaffak oldular. Hiç unutmam, Hakimiyet-i Milliye gazetesindeki odamda oturuyordum. Başyazarlardan ve banka (İş Bankası) idare meclisi reisi Siirt Milletvekili Mahmut (Soydan) yanımdaki odada çalışırdı. Arada kapı yoktu. Beraber konuşurken İstanbul'lu sigorta müdürünün geldiğini haber verdiler. Pek neşeli müdür, Mahmut'un masası üstüne üç zarf bıraktı:
-Bu zat-i alinizin... Bu (...) Beyefendinin, bu da (...) Beyefendinin... dedi.
Bu zarflar hisse senedi dolu idi. 49
- 1. Şapolyo, s.192-194.
- 2. İsmail Habib Sevük, Atatürk İçin, Ankara, Kültür Bakanlığı, 1981, s.47-49.
- 3. Yücel Özkaya, Milli Mücadele'de Atatürk ve Basın (1919-1921), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, 1989, s.66-67.
- 4. İskit, s. 217-218.
- 5. Güz, s.91.
- 6. İskit, s.224.
- 7. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 4, Birleşim 74, Ankara, 28 Eylül 1920, s.352.
- 8. Uygur Kocabaşoğlu ve d., Seka Tarihi, Ankara, SEKA Genel Müdürlüğü Yayınları, Aralık 1996, s.39.
- 9. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Bakanlar Kurulu Kararları.
No: 19919, 19929, 19958, 19962, 19874, 19897, 19904, 19913, 19950,19954,19959, 19966,19972, 19979, 19980, 19981, 19991, 19998, 20012, 20022, 20035, 20040, 20041, 20048, 20054, 20057, 20059, 20061, 20067, 20068, 20069, 20078, 20082, 20091, 20114, 20115, 20117, 20120, 20121, 20125, 20132, 20136, 20142, 20144, 20146, 20147, 20150, 20151, 20152, 20164, 20168, 20175, 20176, 20177, 20182, 20184, 20185, 20186, 20187, 20190, 20199, 20200, 20201, 20202, 20203, 20206, 20213, 20214, 20215, 20216, 20219, 20222, 20223, 20224, 20225, 20231, 20232, 20233, 20234, 20235, 20236, 20237, 20240, 20244, 20249, 20250, 20252, 20270, 20305, 20308.
Gümrük vergisinden muaf veya istisna kararlarının sayısı Cumhuriyet'in ilan edildiği 29 Ekim 1923'e kadar 90'ı bulmaktadır. Bu sayı 1925 sonu itibariyle de 146'ya ulaşmaktadır. Zaferden sonra Milli Mücadele'yi destekleyen Vakit, Tevhid-i Efkar, İleri, Akşam, Tanin, İkdam gibi İstanbul gazetelerinin de vergi istisna ve muafiyetlerinden yararlandıkları görülmektedir.
- 10. Fethi Kardeş, 60 Yılın Hikayesi, Basın Yayın Genel Müdürlüğü, 1980, s.17-19.
- 11. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 23, B. 103, 16 Eylül 1922, s.75.
- 12. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 23, B. 103, 16 Eylül 1922, s.76.
- 13. İskit, s.237.
- 14. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 23, B. 103, 16 Eylül 1922, s.73.
- 15. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 23, B. 103, 16 Eylül 1922, s.76.
- 16. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 23, B. 103, 16 Eylül 1922, s.86.
- 17. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 22, B. 99, 9 Eylül 1922, s.573.
- 18. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 23, B. 103, 16 Eylül 1922, s.74.
- 19. İzzet Öztoprak, Kurtuluş Savaşında Türk Basını, Ankara, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1981, s.32-33. ; TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 22, Birleşim 99, 9 Eylül 1922, s.573-600.
- 20. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 23, Birleşim 103, Ankara, 16 Eylül 1922, s.78-80.
- 21. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 1, Cilt 22, Birleşim 99, Ankara, 9 Eylül 1922, s.585.
- 22. İsmail Habib Sevük, O Zamanlar, Ankara, Kültür Bakanlığı, 1981, s.119.
- 23. Güz, s. 29-54.
- 24. Mete Tuncay, Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek-Parti Yönetimi'nin Kurulması (1923-1931), Ankara, Yurt Yayınları, 1981, s.61.
- 25. A.g.e., s.79-82.; Güz, s.90-110.
- 26. Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, C.III. İstanbul, Yenilik Basımevi, 1970, s.100.
- 27. A.g.e., s.104.
- 28. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Bakanlar Kurulu Kararları No: 20452.
İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu)'nce 1 Ekim 1339 (1923) tarihinde poliklinik olarak kullanılmak üzere Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı)'ne tahsis edilen Kırmızı Konak, 6 Şubat 1340 (1924) tarihinde Maliye Vekaleti'ne devredilmiş; Bakanlık da binayı Yunus Nadi'ye kiraya vermiştir. Yunus Nadi 28 Haziran 1340 (1924) tarihinde Başbakanlığa başvurarak tamirat ve yeniden inşaat nedeniyle yaptığı 5.200 liralık harcamanın dikkate alınıp kira bedelinin buna göre biraz "ehven" olmasını istemiştir. İcra Vekilleri Heyeti'nin 10 Ağustos 1340 (1924) 783 sayılı Kararnamesi uyarınca da Kırmızı Konak'ın "Cumhuriyet gazetesi idarehanesi yapılmak üzere bilâ-müzayede (açık artırmaya çıkarmadan-M.A.).... 1.000 lira mukabilinde" Yunus Nadi'ye kiralanması konusunda Maliye Vekaleti'ne izin verilmesi kararlaştırılmıştır. Bu karar üzerine Başvekil İsmet (İnönü) Yunus Nadi'nin
28 Haziran'da verdiği dilekçesine 10 Ağustos 1340 (1924) tarihli "Bin lira bedel-i icar kabul olunmuştur" şerhini düşmüştür.
- 29. Emin Karaca, Cumhuriyet Olayı, İstanbul, Altın Kitaplar Yayınevi, 1994, s.74'ten Kemal Salih, "Apartmanı Kaça Yaptırdın," Cumhuriyet, 30 Haziran 1931.
Babıali'deki kalem kavgaları sırasında sürekli gündeme getirilen Kırmızı Konak, Cumhuriyet gazetesi Yazıişleri Müdürü Kemal Salih'in söz konusu yazısında belirttiğine göre 1926 yılında Emvali Milliye (Milli Emlak) idaresinden açık artırma sonucu 8 yılda 5.000 liralık eşit taksitlerle ödeme koşuluyla 40.000 liraya satın alınmıştır. Cumhuriyet' in ilk ortaklarından ve kurucularından Zekeriya Sertel ise Hatırladıklarım adlı anılarında "Mustafa Kemal, Yunus Nadi Bey'e bu gazete [Cumhuriyet] için İstanbul'da İttihat ve Terakki'nin eski umumi binasını hediye etmişti." ifadesini kullanmaktadır. Zekeriya Sertel, Hatırladıklarım, 3.B., İstanbul, Gözlem Yayınları, Mart 1977, s.132.
- 30. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 2, C.15, Birleşim 69, 4 Mart 1925, s.136-141.
- 31. Kabacalı, Türkiye'de Basın Sansürü, s. 114-115.
- 32. Güz, s.274.
- 33. Tuncay, s. 143.[/fn>
Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanan Hüseyin Cahit (Yalçın) Çorum'da ömür boyu, Resimli Ay' dan Zekeriya (Sertel) Sinop'ta, Cevat Şakir (Kabaağaçlı [Halikarnas Balıkçısı]) Bodrum'da 3'er yıl sürgün cezasına çarptırılır. Adana Tok Söz yazarı Şükrü Oğuz 3 yıl kalebentlik; Doğru Öz sahibi Ata Çelebi bir yıl hapis, Tanin sorumlu müdürü Muammer Bey, muhabir Nuri Bey 2'şer yıl hapis cezalarına mahkum olurlar. Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde bakılan komünistler davasında da Bursa Yoldaş gazetesi sahibi İbrahim Hilmi 7 yıl; Orak-Çekiç' in müdürü Hüseyin Vasıf 10 yıl kürek; Aydınlık' ın sahibi Sadrettin Celal (Antel) 7 yıl, yazar Şevket Süreyya (Aydemir) ve Hüseyin Hikmet (Kıvılcımlı) 10'ar yıl kürek, yurtdışına kaçan Dr. Şefik Hüsnü (Değmer), Nazım Hikmet (Ran), yazar Hasan Ali (Ediz) 15'er yıl kürek cezası alırlar.
Tuncay, s. 145-146. ; Güz, s.191-196. - 34. Güz, s. 235-237.
Adana'dan 15 Ağustos 1925, Diyarbakır'dan ve Elazığ'dan 13 Eylül 1925'te çekilen telgraflarda gazetecilerin "yalvarış" üslubu dikkat çekmektedir.
- 35. Tuncay, s. 142-143.
- 36. Güz, s. 197.
- 37. Tuncay, s.145.
- 38. A.g.e., s. 145.
- 39. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 2, Cilt 19, Birleşim 1, Ankara, 1 Kasım 1925, s.8-11.
- 40. Yalman, s.106.
- 41. Topuz, s.85.
- 42. Kocabaşoğlu, "1919-1939 Dönemi Basınına Toplu Bir Bakış," Basın'80-84, Ankara, ÇGD Yayınları, 1984, s.47.
- 43. Cumhuriyet, 10 Aralık 1960, s.1-5.
- 44. Ceyhun, s.43-44.
- 45. Resmi Gazete, 29 Mart 1930, Sayı:1457.
- 46. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 4, Cilt 3, Birleşim 22, Ankara, 5 Temmuz 1931, s.1-43.
- 47. TBMM Zabıt Ceridesi, Dönem 4, Cilt 3, Birleşim 28, Ankara, 15 Temmuz 1931, s.108-109.
- 48. Kocabaşoğlu, "1919-1939 Dönemi Basınına Toplu Bir Bakış," s.63.
- 49. Falih Rıfkı Atay, Çankaya, İstanbul, Kral Matbaası, 1984, s.456-457.
Mahmut (Soydan), Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Refakat Zabitliği yaptıktan sonra 1923-1936 yılları arasında Siirt Milletvekili olarak Parlamento'da bulunmuştur. Soydan, aynı zamanda İş Bankası kurucusu (1924) ve ilk Yönetim Kurulu Başkanıdır.