Yücel Kanpolat’la Söyleşi: (4) Ben Harika Çocuk Değilim!

Prof. Yücel Kanpolat, kendisine uluslararası ünün kapılarını açan buluşunu anlatıyor, dinliyorum:
-... Normal klasik kordotomide, omurilikte üç-dört milimetre çapında bir harabiyet yapıldığı için bütün bir vücut yarısı ağrısız hale getirilebiliyordu. Bu işlem uygulamanın yapıldığı yer görüntülenemediği için geniş çaplı lezyon zorunlu idi, oysa biz bilgisayarlı tomografi altında harabiyet yapacağımız omurilik dokusunu kesit olarak görebildiğimiz için, sadece ağrılı alana ait lifleri zedeleme üstünlüğüne sahibiz. Böylelikle hem omurilikte daha küçük bir alanda harabiyet yapmaktayız, hem de bu harabiyet sonucu sadece hastanın ağrılı bölgesinde ağrı duyusunu ortadan kaldırabilmekteyiz: Örneğin, göğüs duvarında kansere bağlı ağrısı olan bir hastada sadece göğüs duvarını ağrısız hale getirmek bu teknikle mümkün. Bilgisayarlı tomografi eşliğinde, baş boyun bölgesinin durdurulamayan ağrıları için yapılan bir başka uygulamayı da zaman içerisinde gerçekleştirdik ve konuyla ilgili çalışmalarımızı yurtdışında yayımladık. Bu uygulamanın adı da trigeminal traktotomi idi. Bu uygulamalar sırasında kullandığımız sisteme ait sorunları bu elektrotları üreten firmaya aktararak elektrot sistemlerinde bazı değişiklikler yaparak kullanımı sürdürdük. Şimdi, burada şunu söyleyebilirim: Bunları yaptık ama, tabii bunlar epey zahmetli şeyler. Çünkü, çok dikkat istiyor. Ve bilgisayarlı tomografi ünitesini tümüyle bu iş için birkaç saat ayırmayı gerektiriyordu. Burada ben gururla şunu söyleyebilirim: Biz bu uygulamaların tümünü çalışma saatlerinin dışında yaptık. Çalışma saatleri dışında, bizim fakültemizin bacıları (hemşireleri), hizmetlileri, sağınları (doktorları), Radyoloji bölümünün direktörü Prof. Dr. Serdar Akyar İbn-i Sına Hastanesi’ne geldiler, cumartesi, pazar bu işe zaman ayırdılar ve biz, bu tekniği ve bu birikimi, bu büyük ekiple geliştirdik. Onun için bu bir “harika çocuk hikâyesi" değil, bir ekip çalışmasının ürünüdür.
Evet...
Genellikle toplumlar süpermen hikâyelerinden hoşlanırlar. Hele bugünkü kirli medya ortamında insanların kendilerini, topluma çok önemli şeyler yapmış bir imajla takdim etmeleri de mümkündür. Ancak tıp alanında emeğe yaslanmayan, bilgiye yaslanmayan, birikime yaslanmayan başarı pek mümkün değildir. Onun için bu eğer bir başarıysa bir geleneğin ve bir ekibin eseridir. İtiraf etmeliyim ki, bu yenilikleri kabul ettirebilmek çok da kolay olmamıştır, hatta başlangıçta uluslararası alanda belli ölçülerde dirençle de karşılaştığımız bir gerçektir. Hatta bizi o pazann dışında tutmak için çaba gösterdiklerini de söyleyebilirim. Ama, sonra işin doğruluğu kavrandı ki; herkes için bu yapılır, yeniliği insanlar biraz zor kabul ederler. Sonra biz bunu kabul ettirebilir hale geldik. Yurtdışında yayınlarımız çıktı, hatta çıkmakla kalmadı, bizden bunu yayımlamamızı isteyen ciddi dergiler oldu. Fransa’dan, Amerika'dan... Biz bu dergilere, bu yazıları yazdık. Sonra 1994 yılı ki bizim en aktif olduğumuz yıl. 1993 yılının sonunda, ben ABD'ye Harvard Tıp Fakültesi’ne, bu konudaki deneyimlerimi anlatmak üzere çağrıldım. Bu, bahsettiğimiz teknolojiyi üreten firma da Boston 'dadır.
Firmanın adı neydi?
Radionics Neurosurgical Instruments. Zaten, ben oraya gittiğimde, kafamızda yeni bir elektrot sistemi yapma düşüncesi vardı. Firmada, önceden projelerimi onlara anlattım, sonra iki gün, yapacağımız elektrot sistemini birlikte hazırladık. Firmanın başında bulunan kişi Massachusets Institute of Technology’nin (MIT) Fizik Bölümü direktörlüğünden firmanın yönetimine gelmiş bir öğretim üyesidir. Ve sonuçta, doğrusu benim için bir hayli büyük, güzel bir sürprizdi. Bu söylediğim işlere biz salı günü başladık, cuma günü öğleden sonra, ilk yapılmış elektrot sistemini bana teslim ettiler. Ve o, "001 "numara ile kodlandınlmıştı. Sistemin adı da “Kanpolat CT Elektrot Sistemi" idi.
Daha sonra, nasıl gelişti olaylar?
Ondan sonraki gelişmeler oldukça hızlı, benim beklemediğim kadar hızlı gelişti. Nisan ayında Amerika'nın en büyük cerrahi kongresi ki, dünyanın bu alanda kredisi en yüksek kongresidir, oraya özel konuşmacı olarak çağrıldım. Orada yöntemim çok iyi algılandı. Hatta, o gün izlenceyi değiştirip, bana bir konuşma daha yaptırdılar. Çalışmalarımın kısa taslaklarını alıp Amerika'da beyin cerrahlarına ulaşan, özel, ufak bir dergi vardır, bütün beyin cerrahlarına gider, beyin cerrahlarının ağrıyla “ilgilenenlerine" gider, bunun “Pain Chapter"ıdır (Ağrı Konusu), orada çalışmam yayımlandı. Gene Amerika'da yayımlanan Nöroloji ve Nöroşirurji dergisinin bir yıllığı vardır, dünyada yapılan, işte, soluğu olan çalışmaları toplarlar, 20-25 çalışmayı bir "Year-Book" yani “Yıllık Kitap” adıyla, o yılın kitabı gibi yayımlarlar. Benim yayımlanmış makalem, orada yeniden yayımlanmak üzere benden istendi. Sonra, Amerika’da gene, bu yıl yayımlanacak olan Fonksiyonel Nöroşirurji kitabının “Kordotomi” bölümünün benim tarafımdan yazılması istendi. Ben de yazdım. Kısmetse, bu yıl basılacak. Ekim ayında “Congress of Neurological Surgeons"dediğimiz, Amerika'nın ikinci önemli beyin cerrahları kongresinde, çalışmalarımı konuyla ilgilenen beyin cerrahlarına kurs şeklinde takdim ettim. Gene arkasından Illinois Üniversitesi, bu konudaki çalışmalarımı anlatmamı istedi. 1994 Ekim ayının 7’sinde Illinois Üniversitesi’nde konferans verdim. Bu yılın nisan ayında da Orlando'da gene ağrı cerrahisi ile ilgili yöntemlerimi anlatacağım ve bir başka kitapta da konuyla ilgili bir bölümü yazacağım.
(Artık Yücel Kanpolat’ın başarılarını dinliyordum.)