Erdal Bey’le söyleşimiz sırasında, söz Bülent Bey'e gelmişti dönüp dolaşıp; sordum:
Daha önce okumuştum, Bülent Bey'in Paşa’yla savaşımında sizin Bülent Bey'i desteklediğinizi, öyle mi?
Siyasette değildim ben o zaman, onun için "Bir tarafı destekledim'' diye bir şey söylemek yanlış olur. Ama arkadaşlığımız olduğunu biliyordu babam ve ben de her aşamada başarı kazandığında tebrik mektupları gönderdim. Genel Başkan olduğu zaman tebrik ettim. İşte.. Başbakan olduğu zaman tebrik ettim. Babam kaybedip o genel başkan olduğu zaman kendisine kızmadım ben. Bunu kendisi de söylemişti. "Beni yalnız Erdal Bey tebrik etti" diye söylemişti, Yani bunu normal gördüm ben; genç bir adam olarak kendi şeylerinin başarısı için uğraşıyor, başarı kazanıyor. Onu tebrik etmek normaldi. Babam da onu kabul etti zaten. Söylemişti bana, “Biliyorum senin arkadaşındır, ama bence yaptığı yanlıştır ve Türkiye'nin başına sıkıntı getirir" diye görüşünü söylemişti...
Ne düşünürdü Bülent Bey için, yani sohbetlerinizde, konuşmalarınızda?
O sırada yanımıza gelen şefe:
Tatlı bir şey ısmarlayalım Sayın Ekmekçi’ye, bana da... dedi. Şef tatlıları saydı:
Ayva tatlısı, ekmek kadayıfı, revani, tavukgöğsü...
Ne istersin?
Ayva!
Ayva? Ben bir tavukgöğsü yiyeyim, bir ayva. Kaymak koyuyor musunuz ayvaya?
Evet efendim.
Ağır olur, ama ne yapalım? Kaymaklı olsun ayva! dedim.
Nerede oturuyorsun?
Çankaya'da..
Eh, oraya kadar hazmedersin!
Bülent Bey'i anlatıyordunuz, babanızın düşünceleri?
Uzun müddet Ecevit’i desteklediğini biliyorsun babamın. Beraber iyi çalıştılar; işte son dönemde, tam da bilmiyorum nasıl oldu ayrılışları, o zaman siyasette olmadığım için yakından izlemiyordum, ama sonunda gerek Ecevit’e gerek Demirel’e ülkenin kalacağı kaygısı onda vardı, ölümünden evvel...
İyi değil diyordu, yani?
Evet, yeni iyi bir gelecek düşünmüyordu yakın gelecekte...
………
Sosyalist Enternasyonal ilişkileri nasıl?
İyi, aslında orada epeyi ilerliyoruz. Genel Sekreter son seyahatinde çok memnun kalmış. Avrupa Parlementosu, oradaki sosyalist grup ile konuşmuş, orada itibarımız çok yükseldi. Aslında çok da önemli, çünkü Avrupa Topluluğu'na girmek yalnız hükümetin gayretiyle olacak şey değil Avrupa Parlamentosu, bazı kararların alındığı yer. Üye olmak için oradaki kararları aldırmak gerekiyor. Hatta bir kararda değil, birkaç safhada oluyor. Tabii, oradaki çoğunluk da önemi. Bir grup kalabalık, komünistlerle bir araya gelince çoğunluğu sağlıyor. Onun için onlar üzerinde etkili olan, olabilecek insanlar, Türkiye’deki sosyal demokrat parti mensupları... Onun için, bir ilişki öncesinde gerçekten belirleyici bir tarafı da var işin...
Bülent Bey de gitti geldi, o konuda bilginiz nedir?
İşte, tabii eskiden kalan bir dostlukları var Ecevit’le, CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’a üye olduğu zamandan başlayan; iyi bir dost diye biliyorlar Sayın Ecevit’i, ama tabii şimdiki durumda, artık Türkiye’de hele bu seçimden sonra, sosyal demokrat parti olarak bizi tanıyorlar. Onun için kararları etkileyecek olan şey, bizim davranışımız. Sağlar da son seyahatinde görmüş onu...
…….
Başkaları övmezse ben kendimi övüyorum! dedim Erdal Bey’e, bilmem okuyor musunuz Ankara Notları'nı?
Okuyorum, okuyorum! Bazen yazılarında çok karakter oluyor; insan dikkat etmesi gerekiyor! İnsanları sevdiğin için sen çok insan koyuyorsun yazılarına. Eskiden böyle yazmaz mıydın, eskiden daha mı azdı adlar?
Diyorlar ki, bir yazıda iki, üç ad olmalı. Eski yazı türlerinde de öyledir, pek ad geçmez. Hiç geçmez, düşünceler geçer. Fıkrada geçmez, ama benim yazı türüm ayrı. “Koro türü" yazıyorum bazen. Niye insanın adına ambargo koyayım? Becerebiliyor muyum bilmiyorum, ama adlara ambargo koymayı yıkmak istiyorum. Hatta bir köyde muhtarla ihtiyar heyetini tümüyle yazdım. Herkes çok şaştı! Köyün sosyetesi de oydu!...
İsimlerini yazdığım insanların çok hoşlarına gidiyor! Herkes kabul etti bu yazı türünü, onun için (gülüşmeler) kabul ettirmek kolay değil!
Erdal Bey, son bir soru: Yakın bir seçimin sonucunu nasıl görüyorsunuz?
Taraftarlarımız kolay kolay fikirlerini değiştirmiyorlar. Yavaş yavaş artıyor taraftar sayımız. Onun için, büyük bir değişiklik olduğunu sanmıyorum, ama yavaş yavaş artıyoruz. Yani, öyle düşme olduğunu sanmıyorum. Öyle görülebilir, ama seçimde biz arttığımız intibaındayım. Seçim ne zaman olacak bilmiyoruz, onun için o zamana kadar daha artacaktır. Maalesef bizde seçim zamanı yapıyorlar, o halkoyu değerlendirmelerini...
……..
Erdal Bey'le Washington Restaurant’taki konuşmamızın bir kısa özetini daha vermeye çalıştım. SHP'de, Erdal Bey’in istifasıyla başlayan bunalım, istifasını geri almasıyla bitti mi? Yoksa için için kaynayacak mı? Bunları göreceğiz Parti meclisinin ilk gününde konuşan Ayla Akbal, konuşmasının bir yerinde şöyle demişti:
SHP bugün bilinçli halkımızın (emekçisiyle, köylüsüyle, işçisiyle, aydınıyla) gözünde en büyük umuttur, hatta tek umuttur. Bunu sanırım hepimiz bilmekteyiz. Yine genel seçimlerden bazı iddialara göre başarısız ve yetersiz çıktığımızı da kabul ediyorum. Noksanlarımız şüphesiz olmuştur, ama bunun sorumluları birkaç değerli yöneticimiz değildir. Bu görüş sadece benim düşüncem de değildir; aydınıyla emekçisiyle partimize gönül vermiş nice insanlarımızın da düşüncesidir. Hatta arkadaşlar, bazı ANAP ileri gelenlerinin de itiraflarıdır. Bizzat tanık olduğum itiraflar, şöyle demektedirler: ‘Eğer, bu propagandanız bir ay daha sürse yerle bir olacaktık. Mahalleye para dağıtmak için hanımın bileziklerini bile satmak zorunda kaldık.’ Tabii, bu üstün başarının başında sağlığını bile hiçe sayarak çalışan Sayın Genel Başkanımız gelmektedir...
Olaylar, Ayla Akbal’ı doğruladı. SHP'liler de Hinthorozu Erdal Bey’siz yapamayacaklarını gördüler mi? Yorgan geri geldi, kavga bitti?
3 Mart 1988, Cumhuriyet