Yılbaşı Eğlencesinde...

Öğretmen L.D. sürekli beynini toplamaya, yanıt yetiştirmeye çalışıyordu. Yanlış yapmamak istiyordu. Olmayan bir şeyi kabul ederek, başkasının canını yakmamak istiyordu. Bir de onu yaptırmaya mı çalışmışlardı? Yani, L.D.'ye göre, olmayan bir senaryo!
-Ben, olmayan ekmeği size nasıl vereyim? diyordu.
-Yatırın!
Yatırıyorlardı, hemen falaka, bir soğuk su banyosu! Banyo, sonra falaka, yeniden banyo! L.D. şöyle diyordu:
-Soğuk su banyosunu fizik tedavi olarak uyguluyorlar; elektrik şokundan sonra, özellikle 3-4 gün, salı gününden sonra "eşek" dedikleri şeye çıkmadım. Cumartesi günü yeniden çıkardılar.
-Ayın kaçı?
-30'u filan oluyor. Yılbaşına bir gün var, onların hediyesi, cumartesiye kadar, bilfiil banyomuzu yaptık! Şakaya vuruyordum artık:
-Annem olmadan banyoya gitmemi diyordum. Ben yıkanmaktan usandım, siz beni yıkamaktan usanmadınız be zalımlar!
-Gülüyorlar mı o zaman?
-Nasıl alay ediyorlar, nasıl alay ediyorlar? Gülüyorlar, sonra ikide bir aşağılıyorlar insanı: "Öğretmene bak yav, anadan üryan! Ayy, temiz de bayağı, tıraş da olmuş! Şuna bak hele, bayağı Müslümana da benziyor!" Tabii, bu arada lastiği kafamıza geçirdikten sonra, kıçımıza cop sokma denemeleri, girişimleri! (Onu yapmadılar, gözdağı verir gibi yaptılar). Bir de işkencede şunu gördüm: "Eşini ve çocuğunu getireceğiz ve şurada gözünün önünde tecavüz edeceğiz!” Ben dedim ki:
-Ben hiçbir organizasyon içinde değilim. Ben gerçekten yakına kadar Atatürk Lisesi’nde öğretmendim. Bugün de dersanede öğretmenim. Atatürkçü çizgiden bir adım öteye atmadım1 TÖB-DER’liyim, bundan da onur duyuyorum, hiç utanç duymadım bundan. Ama sizin dediğiniz türden bir insan değilim. Benim kapasitemin çok üstünde bu olaylar; benim bunlara gücüm yetmez. Ben, evimi yönetemiyorum; sizin dedikleriniz gücümün dışında bakın! Bunun dışında şunu gördüm ben; ordaki olaylar içinde, "Eşini getireceğiz!" deyince:
-Getirin!
-Gözünün önünde tecavüz ederiz!
-Edin?! Edersiniz, güçlüsünüz! Devlet elinizde, her şey elinizde!
-Yahu, sen insan değil mısın? Sen Müslüman değil misin? Sen adam değil misin? Gözünün önünde tecavüz ederiz, diyoruz. Bakın, örgütü korumak için avradını feda ediyor, namusunu feda ediyor!
-Ben namusumu falan feda etmiyorum. Siz. benim avradı kirletseniz bile, benim avrat dünyanın en temiz kadını. Gözümde dünya güzeli o. Bağrıma basarım ben onu. Ama olmayan bir şeyi kabul etmekle ben, hem içimi karartacağım hem yaşamımı karartacağım. Bunu ben göğüsleyemem, bildiğinizi yapın!
-Yatırın! diyorlar hemen; falakaya, soğuk su banyosuna. Şuralarıma, şuralarıma, sanırım kum torbasıyla vuruyorlar. Diyorlar ki:
-Ciğerlerin var ya, beş sene sonra görürsün! Sağlam bir ciğer koymayacağız sende!
Böbreklerin ordan, sırttan ve şurdan, kaburgaların hemen alt kısımlarından, böyle sistemli bir şekilde dövüyorlar. Fazla acı vermiyor, ama ciğerleri eliyormuş böyle yani, duyduğumuza göre. Ondan sonra, elektrik şokundan sonra su içmenin zararlı okluğunu bildiğimiz halde bizi su içmeye teşvik ettiler! "Ciğer parçalanır, içme!" diyorlardı deneyimliler, çoğu arkadaşımız su içtiler' Tesadüfen, cebimde sakladığım sakızı çiğneyerek susuzluğumu giderdim, gitmedim suya...
Ve bu arada, salı günü öğleden cumartesi günü öğleye kadar uyku durak yok. Ayaktasınız ve büyük bir talim yaptırdılar, 3,5-4 saat; perşembe günü askeri talim yaptırdılar. Ardından, iyice yordular, arkasından tezgâha çektiler. Benim tepkim o zaman oldu:
-Kabul etmeyeceğim!
-Burdan bir şey kabul etmeden çıkamazsın! Kellen çıkar, ölün çıkar, leşin çıkar! Burdan kimse bir şey vermeden kurtulamaz! dediler. Tabii bir şey vermedik, ama çok fedakârlık yaptık, horlandık! (Kanım donmuş gibi, dinliyorum. Sesim kısık, sordum:)
-Peki, bir şey soracağım. Bu işkenceyi yaparken, bir gün bunun hesabını vereceklerini düşünmüyorlar mı? Hiç mi gelmiyor uslarına? Siz söylemiyor musunuz?
E.B. — Ben bir şey söyleyebilir miyim Sayın Ekmekçi?
-Evet...
E.B. — Siz. diyorlar, iktidara geldiğiniz zaman bunları bize yapacaksınız, daha fazlasını yaparsınız! Artık ona ömrümüz yeter mi, yetmez mi bilmem, ama ben şunu söyledim kendilerine: “Biz insanlara işkence yapacak kadar aciz değiliz. İşkence yapılmasını insanlığa aykırı buluyoruz. Bundan dolayı işkence yapmayız, ama bu işkence yapanlara bunun hesabının sorulması için ne gerekiyorsa yapacağız." Tabii bu, insanları etkilemiyor. Çünkü, şey diyorlar: "Biz devletiz, biz bu devleti koruyacağız. Biz, bu devleti korumak için bunları yapmak zorundayız."
L.D. — Bu olaylardan sonra, cumartesi günü bir aç bıraktılar bizi, pazartesi öğleye kadar!
-Yılbaşı günü ekip değişti mi?
-Hepsi eğlenceye gittiler! Evlerine çekildiler. Orada görevliler var; şimdi, görevliler şöyle: Hücrelere kapatıyor. Tuvalet gereksiniminiz olduğu zaman kapıyı vurmalısınız!