Yazıyooor...

Önseçimler bitti, sıra şimdi seçimlerde. 30 kasım sabahı gazeteci çocuklar bağıracaklar:
Yazıyooor, ANAP'ın 300 sandelye kazandığını yazıyoooor
Yazıyooor, Ecevit'in oyları böldüğünü yazıyooor..
Pazar sabahı erkenden, "Yenişehir Sauna"ya gittim. Aday olmayan kimi eski politikacılar orada. Eh, laflamadan da saunada on dakikadan çok durulur mu? Eski milletvekillerinden Nurettin Özdemir anlattı; dağa çıkıyorlarmış iki arkadaş; biri öbürüne:
Yahu arkadaş, demiş, şuraya bir merdiven kur da dağı çıkalım!
Canım, diye yanıtlamış arkadaşı, dağa merdiven kurulur mu? Nerede bulayım merdiveni şimdi?
Merdiven dediysek, gerçek merdiven değil; bir söz söyle, lal lafı açar, biz de dağı kolay çıkarız!
Saunadan eski bakanlardan Sefahattin Babüroğlu'yla birlikte çıktık Selahattin Babüroğlu, politikayı çok seviyor ama, nasılsa bu kez treni kaçırmış; ona:
Ben dedim, önseçimlerin yapıldığı Atatürk Lisesi'ne gideceğim, isterseniz siz de gelin! SHP'nin Çankaya sandıkları orada…
Hay hay, dedi gittik...
Atatürk Lisesi'nin önü bir ana baba günü. Avlusu da öyle. Biri, halk otobüsü tutmuş, belli ki SHP üyeleri getirmiş. Otobüs bekliyor. Koridoru geçme olanağı yok. Elime adayların yaşam öyküleriyle ilgili kâğıtları tutuşturuyorlar:
Abi, Hüseyin Nergis 27 numarada. Ali Haydar Nergis'in abisi...
Haaa, tamam! Ama, ben üye değilim.
Geçti artık, aldık bir kez! Aldıklarımı da cebime koyup ilerlemeye çalışıyorum Selahattin Babüroğlu, buna “koridor planlaması" diyor:
Koridor planlamasını iyi yapamamışlar! diye ekliyor Koridor planlaması şöyle olacak: Koridorun başından sandığa dek, adayın en az on adamı olacak, birinde kaçmışsa, öbürüne toslayacak üye, en son biri sandığa dek izleyecek, oyunu verdiyse, geride bekleyen adaya göz kırpacak, 'Bu tamam’ diyecek. Şimdi buradaki yanlışlığa bak, ikimiz de üye değiliz, bize kağıtları dağıtıp boşuna vakit öldürüyorlar, bizim için yaptıkları boşuna bir çalışmadır!
Doğru, ama ne yapsınlar, bizi de üye sanıyorlar!
Sanmayacaklar; kime propaganda yaptıklarını bilecekler .
Atila Sav’ın oğlu Aydın, babasının yanında, onun kartlarını dağıtıyor. Atila Sav, beni göstererek:
Şuna verme, boşa gider! diyor
Adaylardan biri, birinin koluna yapışmış götürüyordu. Adam:
Ben önseçmen değilim efendim dedi. O da onun kolundan çıktı, başka bir kişinin koluna yapıştı!
Biri:
Buyurun Ali Dinçer'i işaretleyin derken, bir grup bayan:
Ali Dinçer’e oy vermeyin! diyordu, kimi tutuklu aileleri, Atatürk Lisesi avlusunda, böyle konuşuyorlardı.
Turhan Temuçin, bir köşede dönerli ekmeğini yiyordu. O, Akis'te çıkan Humeyni yazısından dolayı mahkemeye verilmiş, İstanbul'a gidip dönmüştü. Savcı, Humeyni yazısında suç olup olmadığını incelemek için süre istemişti. Babüroğlu:
Humeyni ilk Erzurum'a gelmişti. Orada oturmuş, fala bakmıştır, kimse bilmez! dedi.
Koridorun sonuna yaklaşıyorduk, bize baskılar artmaktaydı:
Abi, oyunu Doğan Taşdelen’e ver!
Abi, Kenan Keleş'i unutma!
Abi, İsmet Camuzoğlu...
Orada anlattılar, SHP'nin Mamak adaylarından Hasan Doğan, 20 bin kişiye, eski konservatuvarın orada yemek vermiş. Yemekle lahmacun, ayran varmış, on milyon lira harcamış! Adam başı, 500 lira düşüyor Hasan Doğan’ın gazete ilanları da pek görkemliydi!
Önseçimlerde, milletvekili aday adaylarının kendi üyeleriyle, böyle yakın ilişkiye girmeleri gerçekten ilginç ve güzeldi Seçmenler, kendileriyle ilgilenilmesini istiyorlardı ilçede, ilde işini kim izleyecek? ANAP’ın partizanlığıyla kim başa çıkacaktı? Çocuğunu sayrıevine kim götürecekti? Seçmenin geçmiş dönemden alışkanlıkları vardı, bu alışkanlıklardan hemen geçemezdi.
Babüroğlu'na sordum:
Su, koridor planlamasını nereden biliyorsunuz? Askerlikten filan mı?
Bu bilinir canım, askerlikten de var bir şeyler tabii.. içimden, "Kenan Bey’le arkadaşları 6 kasım koridor planlamasını nasıl yapmışlardı acaba?" diye geçirdim. Beş kişilik koridorda kuş uçuyor muydu ki?
Ne denli eleştirilirse eleştirilsin, SHP bu önseçimle parti içi demokraside kocaman bir adım atmıştır; üyeler, şimdiye dek yalnız delege seçerlerdi. Delegenin seçiminden sonra da unutulurlardı. Üye, delege seçiminin bir aracıydı. Şimdi üyeler, delege yerine geçiyorlar; bu yeni, alışılmamış bir şey. Bundan sonra çok kişi, çok aydın partilere üye olmak isteyecek. Üye, ikinci el olmaktan çıkacak. Bu az şey mi?
SHP'nin önseçiminden, Sarar İlkokulu'ndaki DYP'nın önseçim bölgesine gittik, orada da elimize bir dolu aday listeleri, broşürler tutuşturdular! Sesimizi çıkarmadık, aldık! DYP'de önseçim, SHP'ninki gibi heyecanlı değil, daha durgunca gibi miydi ne? Buradaki "koridor" daha bir karışık. Biri:
Abi, Hüseyin Üzmez, buyurun broşürünü, gelin sizi onunla tanıştırayım!
Tanırım Hüseyin Üzmez'ı, tanımaz mıyım? dedim, yürüdüm. Hüseyin Üzmez'i Ahmet Emin Yalman'ı vurduğundan beri duyardım, sonradan tanıştım. Demek DYP'li olmuş… Müfit Bayraktar, Bolu'da birinciliği garantilemiş, Ankara’ya oy vermeye gelmişti! Bayraktar şapur şupur öptü. Eskiden solculara en çok çatan, bağıran oydu Mecliste.
DYP, aday adayları konusunda, ANAP’la iyi kapışıyor. Muş'ta, ikisi de birer şeyhi liste başına getirdi mi? Ustayla çırak böyle olur işte!
4 Ekim 1987 günlü "Ankara Notları”nın girişinde şöyle demiştim:
"Amerikan Elçisi Hupe, bir sosyalist ülke büyükelçisine şöyle demiş.
Özal, 300'ün üzerinde gelir, biz istiyoruz!
Sosyalist ülke elçisinin adını saklı tutacağım Bunu bir arkadaşıma anlattım:
Doğrudur dedi, biz Amerikalılardan daha iyi bilecek değiliz ya!..."
Olay, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi'nin kokteylinde geçmişti. Bugüne dek bekledim, bir yalanlama, bir açıklama gelmedi. "UBA Ajansı" Amerikalıların, seçimlerle ilgili nabız yoklaması yaptığını yazdı, bunu önce kem-küm edip yalanlamak istediler, ancak mızrak çuvala sığmadı. Güneri Cıvaoğlu, 31 ekim günlü Sabah’ta, Özal'ın 300'ün üzerinde milletvekiliyle geleceğini yazdı. Bir yerde şöyle dedi:
"Özal'ın kurmaylarına göre, DYP'nin grup kurması bile zor. Milletvekilleri 20'nin altında kalabilir... 'DYP dükkanı kapatacaktır. . Kepenkleri indirecektir' diyorlar SHP grup kurar, ama 30'u geçemez' görüşündeler.
Tabii bu hesaplar. Ecevit'in DSP'sinin Türkiye genelinde yüzde 10 oy barajını aşamayacağı varsayımına dayalı
Eğer DSP barajı aşarsa SHP'nin çıkaracağı milletvekili sayısı düşüyor. Ama Anavatan’ın milletvekili sayısı daha da artıyor…”
İşte, gazeteci çocuklar bağıracaklar bu nedenle 30 kasım sabahı:
Yazıyooor, Ecevit'in oyları böldüğünü yazıyoooor!