Yarın Dil Bayramı...

Reyhan diye bir ot var, yemeklere konur. Erzincan dolaylarında, kırlarda bol yetişir. Reyhan, yemeklere değişik bir tat, güzel bir koku da verir.
Bir doktor yüzbaşı, hava değişimine giden erlere sorar:
— İçinizde Erzincan’lı var mı?
Biri karşılık verir:
— Ben varım komutanım!
— İyi, der yüzbaşı, dönüşte seni yine göreceğim. Gelirken bana reyhan getir.
Er karşılık verir:
— Komutanım, Reyhan’ı babası vermez ki!
Danışma Meclisi'nde, Anayasa maddeleri ikinci kez görüşülürken, bir yerde “Yaşam düzeyi” sözcükleri geçiyordu. Mehmet Pamak, oturduğu yerden
— Redaksiyon! diye bağırdı. “Redaksiyon” demek, “Aman bu sözcükler düzeltilsin, yerlerine Osmanlıcaları konsun!” demekti. “Yaşam düzeyi” verine, “hayat seviyesi” yerleştirildi, “redaksiyon” uyarıları üzerine “uygarlık”, “medeniyet” oldu; “önlem” sözcüğü de “tedbir”! “evren” sözcüğü geçse, “kainat” olacak mıydı bilmiyorum!
Bazı sözcükler değiştirildi ama; örneğin “içerik” sözcüğü, arada kaynadı. Bazı yerde “çağdaş”, özellikle başlangıç bölümünde kaldı: bazı yerce ise “muasır” dendi. Özgürlük çoktaaan, yerini “hürriyet”e bırakmıştı.
Bazı sayın üyelerin böyle, sözcükler üzerinde durarak, bunları değiştirmek istemeleri önemsenmeyebilir.
— Canım, sen de sözcükler üzerinde duruyorsun, önemli olan işin ruhu! diyenler çıkabilir…
Oysa, kazın ayağı öyle değildir. O sözcük değiştirmelerde, konunun özü yatmaktadır. Gerici, tutucu bir hava, anayasa maddelerine ağırlığını basmak istemektedir. Atatürk Türkiyesi'nde, 1932 yılında bunu yapmak öyle kolay değildir.
“Tercüman”ın kampanyasıyla başlatılan “Dil Akademisi”, geçmedi. Onun yerine “Atatürk Akademisi” benimsendi. “Atatürk Akademisi” de, dil akademisini içerecek. TDK'nın yaşamına son verecek bir başka kurum gibi geliyor bana...
“Atatürk Akademisi” olayı, yeni değil, 26.10.1971’de, o zamanın hükümeti, “Atatürk Akademisi kanunu tasarısı” adıyla bir yasa tasarısı hazırlayıp, Meclis'e sunmuştu. Mecliste, komisyonlarda uzun tartışmalar oldu. O zamanki Milli Eğitim Komisyonunda tasarıda geçen “devrim” sözcüğü, “inkilap” olarak değiştirilmişti. Tasarı, Atatürk'ün mirasına dokunmaktan çekinildiğinden olacak. TDK’na hiç değinmiyor; İnkilap Tarihi Enstitüsü”nü “Atatürk Akademisi” biçimine sokmayı amaçlıyordu. Tasarı, komisyonda. Mecliste, 2 yıl boyunca tartışıldı. Senato'da da kaldı. Meclis’in 8 Mart 1973 günlü birleşimde. Ordu Milletvekili Ferda Güley özetle şunları söyledi:
Ferda Güley (devamla) …Benim kanıma göre, yeraltı — yerüstü servetlerimizin, petrollerimizin, boraksımızın yabancıların elinden kurtarılmasını savunmadan Atatürkçülük olamaz.
Her Türk'ün, iş, konut, sosyal güvenlik sahibi olmasını sağlayarak bir ekonomik düzenin kurulmasını realize etmeden Atatürk ölmek istemezdi. Ve bugün biz böyle bir realizasyon İçin çalışmadığımız takdirde Atatürk’çü olamayız.
Halkın sırtından milyonlarca kazanan bu sömürü düzenini reddetmeden Atatürkçülük olamaz. Tefecilerin, aracıların milyonlarca Türk köylüsünün ve işçinin kanını emmesine güz yumarak Atatürkçülük olamaz… Dilde, düşüncedeler türlü taassubu, bağnazlığı reddetmeden Atatürkçülük olamaz.
Hemen işaret edeyim: hükümetin sevk ettiği tasarıda “Atatürk devrimi” deyimi germekte iken, bütün çabalarımıza rağmen bu, milli eğitim komisyonunda” “Atatürk inkılabı” haline getirilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, arapça “inkılap” sözcüğünün terminolojisinin şöyle bir iki yaprağını kaldırırsak, aynı kelimenin karşımıza çıktığını görüme “Kalabe”, “yaklibu”, “takliba”, “kalabe” değiştirmek; bir şeyi değiştirmek, başka şekle sokmak.
Yani, “inkılab” adlı adınca öztürkçe “devrim” demektir.
Atatürk yaşasaydı, dilde o türkçeleşmeyi yapan ve bu türkçeleşmeyi amaçlarına ulaştırabilmek için Türk Dil Kurumu'nu kuran Atatürk sağ olsaydı ve bizim, kendisinin bize açmış olduğu bu kutsal kürsüde bu konuları konuştuğumuzu: saatlerimizi komisyonlarda, genel kurulda bu basit vakıalara hasrettiğimizi görseydi hüngür hüngür ağlardı (CHP sıralarından alkışlar)
Nuri Çelik Yazıcıoğlu (Çankırı) — Ağlamazdı, bizi keserdi.
★ ★ ★
Türk dili sahipsiz değildir ve olmadı. Yarın Dil Bayramı, Atatürk’ün dil devriminin 50. Yıl Bayramı, Türk dilinin özleşmesine, anlaşmasına emek, gönül verenlere kutlu olsun!.