Uyanın Heeey!

Uğur Mumcu'yla, Nadir Nadi'lere gittiğimizde, Berin Nadi kazağımdaki kırmızıya takıldı'
Ekmekçi, sen de bir kırmızı mutlaka kondurursun! dedi.
Bir okurum ördü onu, dedim. Dilşat örmüştü o kazağı. Yıllarca hapis yatmış, işkencelerden geçmiş bir genç kadın; "Barış” adında bir oğlu vardı, titrerdi oğlunun üstüne. Bir gün,
"Mustafa abi, sana bir kazak örmek istiyorum" dedi. Ördü. Kocaman kırmızıları kondurmuştu kazağa Sıcak tutsun diye İstanbul'a onu giyip gittim.
TV'den Çetin Çeki, Nadir Nadi'yle röportaj yapıyordu. Bir ara şu soruyu sordu:
Efendim, yüksek öğrenim için 1930'da gittiğiniz Viyana'da, sizi sonsuz bir kültür ve sanat birikiminin çok etkilediğini söylüyorsunuz. Bize o günlerin Viyana'sını anlatır mısınız?
O günlerin Viyana’sı, bizim aşağı yukarı şimdiki durumumuza benzerdi, böyle, borç içinde memleket, şey yok... Vasıta yok, yardım yapmıyorlar, fazla yardım yapmıyorlar! Böyle bir Viyana'ydı. Operaya giderdim ara sıra, şeye giderdim, konserlere giderdim, tiyatrolara giderdim, böyle bir Viyana’ydı. Bir nevi kasaba azmanı diyelim!
Evet...
Öyle bir Viyana'ydı!
Bu sözleri dinlerken içimden "TV'de bunlar yayımlanmaz!” diye geçirdim Sonra izledim, gerçekten de bu tümceler sıkıdenetime (sansüre) uğramış olmalıydı. Bu tümceler dışındaki bölümler hemen hemen olduğu gibi yayımlandı…
Nadir Nadi, TV’ye konuşurken tutuktu. Ama TV izlencesi başlayıncaya dek çok keyifliydi, kahkahaları patlatıyordu. TÜYAP'ın "Onur Yazarlığı" ile PEN Yazarlar Kulübü "Onur Ödülü”nü verecek olan Yaşar Kemal, konuşmasını yazılı hazırlamıştı. (PEN, İngilizce Poet-Essayıst-Novelist sözcüklerinin baş harflerinden oluşuyor PEN 1921'de İngiltere’de kuruldu.) Berin Nadi,
Uğur Mumcu beni ağlattı, bakalım sen ağlatabilecek misin? diyordu. Yaşar Kemal de TÜYAP’ın "Halk Ödülü"nü almıştı. Berin Nadi.
Seni halk mı seçti? diye sordu Yaşar Kemal, Demirtaş Ceyhun’u göstererek,
Ben onun yalancısıyım! dedi. Bana, "Seni halk seçti” dediler; inandım. Dur, Ekmekçi’ye soralım: "Beni, bunlar mı seçti, halk mı seçti?"
Halk seçmiştir! dedim. Berin Hanım, takılıyordu Yaşar’a
Senin gibi kompradoru halk seçer mi? Şu kılığına bak Allah aşkına!
Kahkahalar gırla gidiyordu. Yaşar Kemal,
Nadir Bey, bu Demirtaş Ceyhun var ya Adanalı hemşerim: boyuna beni seçtiriyor! (Kahkahalar) Yemin etti, "Halk seçti" diye, "elinde vesikalar varmış. Eh, halk seçtiyse ben bu ödülü kabul ederim" dedim. Berin Nadi:
Senin gibi bir komprador, bütün kitapların Avrupa'da satılıyor, komprador bir adamsın! Halk seni niye seçsin? Demirtaş Ceyhun:
Efendim şimdi moda, Avrupa'dan gelenleri seçiyorlar! (Kahkahalar)
Yaşar Kemal:
Nadir Bey'i onur üyesi olarak biz seçtik, halk seçmedi!
O gün en keyifli Nadir Bey’le Berin Hanım’dı. Cumhuriyetçilerden bir bölüğü, her perşembe öğleyin Tarabya'da Hristo’ya giderler, yer içer, konuşurlar. Bu altı aydır, böyle sürer. Katılanlar Nadir Nadi, İlhan Selçuk, Oktay Akbel, Sami Karaören, Ali Sirmen, Salih Şanver, Turhan Selçuk, Yaşar Kemal, Dündar Akünal, Agop Arad, Coşkun Özdemir, Gencay Gürsoy...
Yazları da Arnavutköy'de "Ayazma"ya gidiyorlarmış. Bizim, Ankara'daki "cumartesi yemekleri"ne benzer bir toplantı. Nadir Nadi, geçen cuma, şöyle dedi:
Biz böyle arkadaşlar, aramızda perşembe günleri toplanıp erkek erkeğe yemek yiyoruz. Aklımıza geleni söylüyoruz. Bir perşembe bir baktık, bir araba durdu: içinden Berin çıktı! Berin Nadi:
Ben de kontrole gittim? (Kahkahalar)
Bizim, Ankara’daki "cumartesi toplantıları" bu hafta 21 yılı dolduruyor. Bu hafta toplantısında, ölen arkadaşlarımız Ceyhun Atuf Kansu'yu, Prof. Necdet Özdemir’i, "Halaoğlu" Erdoğan Erman'ı da anacağız...
* * *
Ankara'da da Türkiye'de de günün en önemli olayı, cezaevlerinde, tutukevlerinde yatanların durumu. Cezaevlerinde erinci (huzuru), barışı sağlayamayanlar ülkede, dünyada sağlayamazlar. Hükümet de Adalet Bakanlığı da kös dinliyor. Açlık grevlerine, ölümcül sayrılıklara seyirci kalıyor. Ana muhalefet partisi SHP de yakına dek yeterli ilgiyi göstermiyordu. SHP’de kimileri, "Partiyi dernekler mı yönetecek, biz mi?" diyorlardı. İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Akın Birdal'la, Haldun Özen, Hinthorozu Erdal Bey’e giderek cezaevlerindeki tehlikenin boyutlarını anlattılar, iktidarı uyarmasını istediler. Erdal Bey, ilk kez salı günkü grup konuşmasında, konuya eğildi, uyarılarda bulundu. Ancak eyleme gitmeden çözüme ulaşılmasını istedi. Bu siyasal bir sorun değil, insanlık sorunudur. Bakalım, iktidar uyanacak mı?