Torun...

Zengin yaşlı bir tüccar, yeni tanıştığı kişiye söyle demiş:

— Torun çok seviliyor Beyefendi, paranın faizi gibi!

Dinleyenin ağzı bir karış açık kalmış. Dinleyen de benim arkadaşım.

Söyle konuştu:

— Adam, çocuk sevgisini neye benzetiyor görüyorsun. Nasıl  değerlendiriyor?

★★★

Balaban'ın Ankara'da Evrensel'de açtığı resim sergisi kapandı. Sergiye iki kez uğradım. Biri açılıştan önce öbürü de a.a.’nın yıldönümü kokteyline giderken, Balaban’ın eşi Emine Hanım da gelmiş sergi için birlikte. Ama, tartışıp dönmüş. Balaban heyecanla anlatıyor:

— Arabayı solladım, Emine yanımda oturuyor. Tutturdu:

— Ben ineceği! diye. Arabanın kapısını da açtı, neredeyse atlayacak...

— Dur, nereye iniyorsun? Arabayı durdurayım... Dedim. Biz konuşurken polis geldi...

— Bu kadını nereye götürüyorsun? diye sordu.

— Bir yere götürmüyorum yav, o kadın benim karım... dedim. Bizi bıraktı...

Emine hanım, köylü kadını İbrahim Balaban da köylü ama, yıllardır kentli. Onun sanat yaşamına ayak uydurmak kolay mı? Almanya'lara da gitti, oralarda sergi açtı sükse yaptı...

Balaban, yeni çalışmalarını anlatıyor heyecanla:

— Oniki büyük tablo yapacağım. Bunlar, «Erenlerin resimleri» olacak. Hazreti Ali ile başlayacağım. Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedrettin, Hallacı Mansur, Nesimi, belki Hacı Bektaş Veli de girebilir. Harika şeyler olacak. Yunus Emre de olacak.

Anlatıyor Balaban:

— Çünkü, bir yanda karasapan, bir yanda Evliyalar bizim toplum yapımızı biçimlendirmişler. Bunların içinde canlarını verenler olmuş...

Gençler, sergiyi geziyorlar. Balaban bu sergisinde «Kadınların yalnızlığını» resimlediğini anlatıyor birine:

— Kadınların kocaları kentlere, Almanya'lara gitmişler. Kadınlar, dağlarda yalnız kalmış. Hani, bunalınca «başımı alıp, dağlara gideceğim» derdi ya analarımız , öyle.

Dağlar ovaya inmiş resimlerde. Dağların içinden analar çocuklarını emziriyor cömertçe dağları sunuyor, içiriyor çocuğuna sanki. Analık işte.

Balaban'dan a.a.'nın kokteyline, oradan AST'ta oynayan «İyi Bir Yurttaş Aranıyor» kabaresini izlemeye gittim. Ataol Behramoğlu'nun şiirlerini oyunlaştırmışlar. Deniz Türkali söylüyor şarkıları. Oyunun ilk gecesi, İstanbul'dan Türkan Şoray, Atıf Yılmaz da gelmiş, izlemeye. İngiltere'de müzik eğitimi görmüş olan Deniz Türkali güzel söylüyor, güzel de oynuyor. Bir bölümde hafiften göbek atma sahnesi de var. Deniz Türkali'nin küçük kızı Zeynep, evde annesini seyretmiş de;

— Göbek öyle atılmaz, sen iyi göbek atamıyorsun, demiş.

★★★

Ankara'da özel eğitim gerektiren çocuklarla ilgili, bellibaşlı bir tek özel eğitim kursu var. Yeri, Etlik'te. «Öğretilebilir Çocukları Koruma Derneği» açıyor kursu, zihinsel yetersizliği olan 75 çocuk, burada eğitiliyor. Bakanlığın şimdiye değin bu yolda açtığı bir okul olmadığı gerekçesiyle, buraya «Okul» niteliği verilemedi. Başkanı Makbule Ölçen. Eski CHP milletvekili Ali Nejat Ölçen'in eşi..

Dernek bugün Kızılay'da Milli Piyango İdaresi binasında, dernek yararına bir kermes düzenledi. Kermeste bir makyaj uzmanı, isteyen bayanlara ücretiyle, nasıl makyaj yapmaları gerektiğini öğretecek..

Eğdim Fakültesi de. 23 Nisan'da özel eğitim gerektiren çocuklar için bir özel eğitim birimi kuruyor. Büroda, toplumsal, zihinsel ve bedensel sorunu olan çocukların sorunları ile ilgilenilecek.

İki kuruluş da, konuların kamuoyuna duyurulmasını istedi. Duyuruyorum.