Tonguç'un Savunması...

Köy Enstitüleri’nin kurucularından, emekçilerinden İsmail Hakkı Tonguç için yarın saat 14.00’te Türk Eğitim Derneği Ankara Koleji Vakfı Konferans Salonu’nda (Ziya Gökalp Cd. No. 48’de) bir anma toplantısı yapılıyor. 1978 yılından beri eğitim ödülleri veren Türk Eğitim Derneği’nde İsmail Hakkı Tonguç gibi bir eğitimcinin ilk kez de olsa anılmış olması, olumlu bir davranış. Geç kalmış da olsalar, TED yöneticilerini kutluyorum!
İsmail Hakkı Tonguç, 1893 yılında Bulgaristan’da Silistre’nin Totrakan ilçesinin “Sokol" köyünde doğdu. “Sokol”un eski adı, Tataratmaca’ydı. Tonguç, 1893'te doğmasına karşın, Avrupa'ya eğitime gönderilirken yaş sınırlaması gerektiğinden olacak, yaşı küçültüldü, 1897 olarak değiştirildi. Tonguç, 23 Haziran 1960'ta öldü.
TED'de kimlerin konuşacaklarını yazacağım. Ancak, Köy Enstitüleri'ne, eğitime çileli bir yaşam vermiş “Baba Tonguç”un, 28 Haziran 1950'de, Danıştay'a verdiği savunmasından kimi bölümleri -özetle vermek istiyorum. "Savunma"nın bütünü Mahmut Makal'in “Zulüm Makinası" adlı yapıtıyla (s. 22-32). Mehmet Cimi'nin “Tonguç Baba-Ülkeyi Kucaklayan Adam" adlı yapıtında (s. 246-253) var.
Tonguç'u, görevlerinden alındıktan sonra, Danıştay kapılarına götüren olay şu: Tonguç, 1943 yılında, İlköğretim Genel Müdürü olarak. Hasanoğlan Köy Enstitüsü'ne gittiğinde, Tarımbaşı İzzet Palamar’a İtalyan romancısı lgnazio Silone’nin (1900-1978) “Fontamara "adlı yapıtını armağan eder. Roman, Sabahattin Ali’nin dilimize çevirdiği, faşist İtalyan yöneticilerinin elinde inleyen İtalyan köylülerinin durumunu anlatan bir kitap. Milli Eğitim Bakanlığının Talim-Terbiye Kurulu, kitabı okullara önermiş, Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde bir öğrenci, kitabı sınıfta tanıtan bir konuşma bile yapmıştır. CHP döneminde, Reşat Şemsettin Sirer CHP'nin Milli Eğitim Bakanı olunca, Tonguç'u görevden almadan önce. Tonguç ona gider; görevden ayrılmasına izin verilmesini ister. Reşat Şemsettin Sirer:
Ben meslek efkârı umumiyesi huzuruna ne yüzle çıkarım, böyle şey olmaz, beraber çalışacağız! der.
Ancak Tonguç, bakanın, çok geçmeden bazı milletvekilleriyle elbirliği ederek Büyük Millet Meclisi’nde aleyhine tertipler kurmaya çalıştığını sezer. İlk dileğini kendisine yineler bu kez Reşat Şemsettin Sirer:
Kardeşim, senden Talim ve Terbiye Heyeti üyesi olarak istifade edeceğiz, öğretmen olarak bakanlıktan ayrılman uygun görülmedi, yalnız sana bir noktayı söyleyeyim: Biz Meclis'e tavizat (ödün) olarak Köy Enstitüleri’ni bir operasyona (işleme) tabi tutacağız, buna üzülmeyecek ve ses çıkarmayacaksın! der.
Tonguç, kendisine yanıt olarak o zaman yeni çıkan “İlköğretim Kavramı" adlı kitabını vermekle yetinir:
Cevabım bu kitapta yazılıdır! der.
Genel müdürlükten alınan İsmail Hakkı Tonguç, Talim Terbiye Kurulu üyesi olarak bakanlıkta çalışmaya başlar. Her çeşit kitap işleriyle ilgili “meseleler" bu daireden geçtiği için, Milli Eğitim Bakanı'nın kitaba karşı nasıl korkunç bir nefret duyduğunu yakından öğrenmek “bedbahtlığına" uğrar. Bakan, Köy Enstitüleri'nin okuyan ve düşünen müdürlerini uzaklaştırarak, bunların yerine okumayan, otomat gibi hareket eden kimseleri getirir. Ayırdıkları müdürler hakkında en kötü şeyleri uydurarak çevreye yaymaya başlar. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nden çıktıktan sonra, öbür enstitülere atanmış olan gençleri, oralarda kitap okuma ve öğrenciyi buna alıştırma işine hız verdikleri için kişisel bir buyrukla toptan yedek subay okuluna sevkettirir, bunları oradan çavuş olarak çıkarttırır. Sözlü buyruklarla, enstitülerde serbest kitap okumayı yasaklar. Köy Enstitüleri’ni bitirirken, bakanlıkça satın alınarak kendilerine verilen kitapları köylerden toplatarak Milli Eğitim dairelerinin depolarına yığdırır. Bakanlıkça yayımlanan kimi dergileri toplattırarak yaktırdığı ya da İzmit Kâğıt Fabrikasına gönderterek hamur haline getirttiği söylentileri yayılır. Eski Maraş Milletvekili Emin Soysal’la işbirliği yaparak onu bazı enstitülere gönderir. Bu milletvekili de ansızın ve gece baskını şeklinde Köy Enstitüleri'ne girerek posta paketlerini açmak suretiyle kitap veya dergilere elkoymaya kalkışır. Kitap yasağını dinlemeyen ya da çok kitap okuduğu okul kitaplığındaki imzalarından anlaşılan öğretmenleri “bakanlık emrine" alır ya da yerlerini ve işlerini değiştirerek çoluk çocuklarıyla birlikte aylarca süründürür. Burada ilginç bir nokta var: Reşat Şemsettin Sirer, Hasan  li Yücel'in (16.2.1897-26.2.1961) yerine gelmiş CHP'li bir bakandır, İsmet Paşa, (24.9.1884-25.12.1973) Cumhurbaşkanı’dır. Sirer (1903-1953), Tonguç’u görevinden almıştır; ama Tonguç. bunun için Danıştay'a gitmez. Daha sonra gelen, yine CHP'li Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu, bu kez onu orada da bırakmaz; Talim Terbiye'den alarak Atatürk Lisesi resim öğretmenliğine atar. Tonguç, yine Danıştay'a gitmez. “Bana haksızlık ediliyor" demez. Tahsin Banguoğlu'nun bakanlığı sırasında, 1950 seçimlerine giderken. “Fontamara" kitabı gündeme gelir. Ta, 1943 yılında armağan ettiği kitabın hesabı 1950'de sorulur. Bakanlık Disiplin Komisyonu'nun 5.4.1950 sayılı kararı ile hakkında “disiplin" soruşturması açılmak istenir. Ancak, bakanlık hukuk danışmanı, genel müdürler hakkında böyle bir işlem yapılamayacağını bildirir, disiplin yönünden bir karar alınması için evrakın Danıştay'a gönderilmesi ve görüş alınması gerektiğim bildirir. Mahmut Makal'ın ve Mehmet Cimi'nin yapıtlarında tam metnini verdikleri “savunma" budur. Ankara Atatürk Lisesi öğretmeni İsmail Hakkı Tonguç'un savunmasının tarihi 28 Haziran 1950'dir. Danıştay, soruşturmayı reddetmiştir.
Demokrat Parti (DP) iktidara gelmiştir. Tevfik İleri (19111961) Milli Eğitim Bakanı olunca, İsmail Hakkı Tonguç’u öğretmenlikte de bırakmaz, “bakanlık emrine" alır. Tonguç, o zaman da Danıştay'a başvurur, davayı kazanır, ama karar dinlenmez. “Görülen lüzum" böyledir.
Yarınki konuşmacılardan ikisi Talip Apaydın ile Mehmet Başaran, yedeksubay okulundan “çavuş” çıkartılanlar arasındadır. Mehmet Başaran, arkadaşlarına:
Biz kurmay çavuşuz, yedeksubay okulundan çıkanlar kurmay çavuştur! diye takılır. (1947'de 29 Köy Enstitülü çavuş çıktı!)
Yarınki konuşmacılar şöyle: Prof. Dr. Özcan Demirel, İbrahim Ortaç, Dr. Ferhan Oğuzkan, Emin Özdemir, Rauf İnan, Nazif Evren, Dr. Engin Tonguç, Prof. Dr. Cevat Geray, Talip Apaydın, Mustafa Aydoğan, Mehmet Başaran ve Hidayet Telli.