Tarihten Kopan Parçalar

Ahmet Şükrü Esmer, Ahmet Emin Yalman’la Amerika'ya gazetecilik öğrenimi görmeye 1908’leröe gitmiş. Ünlü bir Profesör gazeteci adaylarına ilk dersi verirken iyi bir yazar olmanın koşullarını anlatmış. “Şu üç ilkeye uyarsanız başarıya ulaşırsınız” demiş. Bu üç ilke de şu: Konuyu seçmek ve sınırlandırmak, yazmaya başlamak, yazıyı bitirip noktayı koymak:
Ders bitmiş. Ahmet Sükrü ile Ahmet Emin, daha başka Türk öğrenciler birbirlerine bakmışlar.
— Biz Türkiye'den koşa koşa bunları öğrenmeye mı geldik? demişler. Bu denli basit şeyleri bilmeyen mi var?
Bunu, emekliye ayrıldığı zaman onuruna verilen yemekte anlatan Ahmet Şükrü Esmer konuşmasını şöyle bitirmiş:
— Adamın ne kadar haklı olduğunu yılların deneyimi bana gösterdi. Bugün ben de bu üç ilkeyi öğütlerim...
Bu anıları, SBF'nin yayınladığı “Prof. Dr. Ahmet Şükrü Esmer'e Armağan” adlı yapıtta. Prof. Dr. Fehmi Yavuz'un yazısında okudum...
Gerçekten konuyu bulup onu sınırlandırmak, yazmaya başlamak, hele noktayı koyabilmek ne zordur. Siz onu bana sorun.
Geçenlerde bir Askeri Yargıç.
Sayın Ekmekçi, kalemi kağıda dokundurup çektiğiniz oluyor mu? diye sordu;
Demek belli oluyor.
Prof. Fehmi Yavuz anlatıyor: DP iktidarının son günlerinde, basında Bağdat Paktını öven yazılar çıkıyormuş. Ahmet Şükrü Esmer de, o zaman Ulus Gazetesi'nde Bagdat Paktı’nın sanıldığı kadar yararlı ve güçlü olmadığı görüşünü ileri süren yazılar yazıyormuş. Fehmi Yavuz da o zaman SBF’de dekan Bir gün Milli Eğitim Bakanlığı’ndan “zata mahsustur”, “gizlidir” damgalı bir zarf gelmiş. Zarfın içindeki kağıtta, “Ulusal çıkarlarımıza ters düşen makaleleriyle, Bağdat Paktı’nı kötüleyen Prof. Ahmet şükrü Esmer hakkında, en kısa zamanda gereken işlemin yapılması ve sonucunun bildirilmesi” isteniyormuş. SBF Yönetim Kurulu toplanmış, bir işlem yapılmasına gerek olmadığı, durumunda Ahmet Şükrü Esmer’e duyurulması kararı alınmış. Fehmi Yavuz, durumu Ahmet Şükrü Esmer’e anlatarak. Bakanlığın yazısını göstermiş. Yönetim Kurulu'nun kararını da açıklamış. Ahmet Şükrü Esmer, teşekkür ettikten sonra şöyle demiş:
— Sizi güç durumda bırakacaksam, hemen istifa dilekçemi verip ayrılırım. O sütunu bana Atatürk emanet etti. Sağ olduğum, gücüm yettiği sürece. Atatürk'ün emanetim koruyacağım..
Hacıbayram’daki cenaze törenindeydik. Neden bu denli az kimse gelmişti? Hasan Esat Işık, İsmail Hakkı Birler, Cahit Talaş, Turhan Feyzioğlu, Güngör Aydın, Cemalettin Ünlü konuşuyorduk Feyzioğlu Ahmet Şükrü Es anları. Biri şöyle:
Mülkiye’nin o yıllar arabası filan yok bir atlı faytonu var. Ünlü Berlin Belediye Başkanı Reuter'in bisikleti vardı. Bahçeliden Cebeci’ye bisikletiyle giderdi. Ona imrenirdik. Pedalı yarım çevirirdi, o nedenle ona “Reuler-Lenk” (topal Reuter) derdik. Sonra, Marshall yardımından mı ne Mülkiye’ye bir araba geldi. Ta Bahçeli’den, erken dersi olan hocaları evlerinden toplar götürürdü. En son Ahmet Şükrü Bey’i alırdık. Biz Kızılırmak Sokağına vardığımız zaman, o BBC’nin sabah haberlerini dinlemiş olur, arabada bize anlatırdı. Okula varıncaya dek, dünya haberlerini öğrenmiş olurduk...
İlhan Öztrak, SBF’deki törene gitmiş. Hacıbayram’dan Ahmet Şükrü Esmer, öksuz ölüsü gibi kaldırıldı. “Atatürk Bana Dedi ki..” diyen bir yazar, sessizce gömüldü. Hasan Esat Işık:
— Bunlar müstesna insanlar, bunlar için devlet töreni düzenlenmeli… dedi.
Tarihten parçalar kopup kopup gidiyor.
Ahmet Şükrü Esmer'le aynı günde öldü Prof. Enver Ziya Karal. İkisi de, imrendiğim insanlardı. Bir arkadaş:
— İkisinin ölümü de Ankara’nın hava kirliliğinden; dedi.
Sena Meray gergef örer gibi çalışan bir kişiydi. Ona arkadaşları, neden bu denli çalıştığını sormuşlar.
— Başka iş yapmasını bilmiyorum ki; karşılığını vermiş.
Yani, ticaret yapmasını, bankerliği beceremeyeceğini söylemek istemiş.
Ahmet Şükrü Esmer de öyleydi. Yazarlıktan, gazetecilikten başka iş yapamadı, yapmadı.
Her konuda, uzmanlarına danışırmış bir çalışma yapacağında. Örneğin Seha Meray’a, bir başkasına. Diyelim Gündüz Ökçün’e… Gazete kupürlerini, konularına göre ayırır, saklarmış. Korkunç denecek derecede bir kupür yığını varmış evinde. Bakanlık da yapmış olan Prof. Suat Bilge anlattı:
— Ben gazete kupürlerim saklamayı ondan öğrendim. 1944 yılından beri gazete kupürlerini toplar, saklarım. Hükümette bile, geçmiş bir konuşma arandığında, bana sorarlardı... dedi. Ahmet Şükrü Esmer’in arşivi dünyalar kadarmış. 1933 Olimpiyatlarında yüz metre birincisi kim mi? Hemen elinin altındaymış Esmer’in...
Ahmet Şükrü Esmer’in yazılarından bir seçme yapılıp bunlar, bir ya da birkaç ciltlik kitapta toplanamaz mı acaba? Basın — Yayın Yüksek Okulu böyle bir seçme işini üstüne alır gerçekleştirir mi?.